multi de Yaprağın giymiş olduğu kıyafet
Bilinmezlikler sıkar insanı şüpheler, emin olamamak, ne yaptığını dahi bilememek sıkar Yektanın itirafıyla anladım aslında ikimizin de birbirimizden kaçtığımızı ama iyi de neden? Bu sorunun cevabını bulmam gerekiyordu Yektaya soracak cesareti bulamıyordum bütün yol boyunca ikimizde tek kelime etmedik eve geldiğimiz de herkes dışarı da oturmuş akşam yemeğini yiyordu arabadan inip Yektayı bekledim yanıma geldiğinde içeriye geçtik Tuna'nın bakışları hiç hoşuma gitmiyordu Yektaya bir şey yapmasından korkuyordum üst kata çıkıp dedemin odasına girdik önünde ki dosyalara bakıyordu " dede ne yapıyorsun ya senin dinlenmen gerekiyor" " kızım işle ilgili birkaç durum vardı da hem benimde canım sıkılıyordu" " ver şunları dede" dosyaları karşısından alıp çekmeceye bıraktım gülümseyip Yektaya döndü " ee gezdiniz mi bakalım" " evet efendim" " yemek yediniz mi güzel kızım?" " hayır dede ineriz şimdi aşağıya" " e pekala sizden bir ricam olacak çocuklar oturun hadi" ben yatağın ucuna Yekta da sandalyeye oturmuştu " bir akşam yemeği var geçen ay aldığımız ihale için yapılıyor ortaklarımız hepsi orada olacak baban gilde katılacak ama benim adıma senin katılmanı istiyorum Yekta da seninle gelsin kim olduğunu kimse bilmiyor zaten" "iyi de dede bizim hiçbir yerde görünmememiz gerekiyor" " basın olmayacak yavrum orada olacak kişilerde seni zaten tanıyor Yekta içinde yakın koruman dersin benim adıma konuşma yapman gerekiyor güzel kızım ama yok diyorsan ben hasta yatağımdan kalkarım" duygu sömürüsü yapıyordu gülümseyip Yekta'ya döndüm o da bana bakıyordu " Ekrem amcaya da danışalım" " olur" dedeme döndüğümde kafa salladı " dedem bir konuşalım sana haber verelim olur mu tehlikeli olabilir çünkü " tamam yavrum" Yektayla odadan çıkıp aşağıya indik "Sema teyze bize burada bir masa ayarla sana zahmet" "olur tabii kızçem oturun siz" sen hazırla biz geliyoruz Yektayı tutup dışarı çektim Ekrem amcayla Sema teyzenin yanında konuşamazdı ağzında fazla bir şey tutamazdı o " ne oluyor?" " yukarıda odamda konuş" kafa sallayıp odama geçtik telefon hala kulağındaydı anlaşılan Ekrem amca cevap vermiyordu bende şortla t shirt alıp banyoya girdim elimi yüzümü yıkayıp üstümü giydim odaya geçtiğimde Yekta bana döndü üstümü süzüp kaşlarını çattı " yok sen laf anlamayacaksın dimi illa onları da keseyim" " ya burada başka kıyafetim yok ne yapayım" "bir tanede mi pantolon yok ya" " sen niye taktın benim üstüme bu kadar ya" soruma cevap vermeyip arkasını döndü " Ekrem amca sorun olmayacağını söyledi ama basının olmadığından emin olun dedi" Yektaya yaklaştığım da kapım açıldı arkamı döndüğümde Tuna içeri girdi " bu adam burada kalmayacak Yaprak" " seni ilgilendirmez çık dışarı" " Yaprak!" " siktir git Tuna canını yaktırma" " hala görmüyorsun değil mi bunlar paran için senin yanında Yağız da aynıydı anlamıyor musun kimse seni benim kadar sevemez" Yekta tam Tuna'ya doğru gidiyordu ki önüne geçip ellerimi göğsüne dayadım " yapma" burnundan soluyordu sinirden yumruklarını sıkmıştı Tuna biraz daha devam etse ben bile elinden alamazdım sırtımı Yektanın göğsüne dayayıp Tuna'ya döndüm gözleri kızarmıştı ne zaman kendini sıksa gözleri kızarırdı " çık dışarı" " Yaprak bir dinle beni bir konuş benimle ne olur" " tamam çık geliyorum" başka çarem yoktu Yekta daha çok gerilmişti arkamda Tuna çıktıktan sonra Yektaya döndüm "ne olur sakin ol hemen geleceğim" " hayır konuşmayacaksın onunla" " Yekta lütfen bu saçmalığa bir son vermem gerekiyor artık" hoşnutsuz bir şekilde başını salladı pencerenin önünde ki koltuğa oturdu kapının önüne çıktığım da Tuna beni bekliyordu " bahçeye çıkalım" dedemin kapısının önünde onunla tartışamazdım her an Yekta da çıkabilirdi zaten aşağıya inip bahçeye çıktık " dinliyorum" " onu seviyor musun?" " ne saçmalıyorsun?" " bir anda bu kadar değişmenin başka açıklaması olamaz" " onunla bir alakası yok hem ben değişmedim" " bu söylediklerine kendin inanıyor musun? Yıllardır yüzünü güldürebilmek için uğraşıyorum ama gram beceremedim bir kere bile bana sarılmadın o şerefsiz için ağlarken bile yaklaştırmadın yanına şimdi ona gülüyorsun ona sarılıyorsun elini tutuyorsun ama hiçbir şey değilsiniz öyle mi inanma mı nasıl beklersin Yaprak" " kes artık ben gidiyorum" kolumdan tutup tekrar önüme geçti " paran için yanında o seni sevmiyor aynı acıyı yaşayacaksın anla artık bir tek menfaatsiz ben varım yanında aç artık gözünü" " bırak kolumu beni rahat bırak Tuna dediklerinin hiç biri doğru değil" bir anda dudaklarıma yapıştığında itip tokat attım " hayvan herif sen ne yaptığını sanıyorsun" " Yaprak seni seviyorum" millet dışarıya çıkmıştı başımı onlardan taraf çevirdiğimde babam sinirli bir şekilde bize doğru geliyordu asıl kötü olan ise arkasından hızla daha sinirli bir şekilde Yekta geliyordu önüne geçtiğimde beni iteleyip Tuna'nın üstüne atladı boğuşmaya başladıkların da Şeyda malı çığlık attı korumalar koşarak geldiklerinde Yektayı Tuna'nın üstünden kaldırmaya çalışıyorlardı en son dört kişiyle tutup kaldırdıklarında Yekta'nın önüne geçtim burnundan soluyordu ve gözlerime bakmıyordu yüzünü avucumun içine aldığımda yavaşça sakinleşiyordu gözlerime baktığında göz temasını kesmeden korumalara " bırakın" dedim Tuna'yı yerden kaldırıp içeri götürdüler ardından babam gilde içeri girdi " seni öptü" gözlerimi kapatıp ellerimi indirdim evet beni öpmüştü hem de zorla şu an Yektanın beni öpmesine ihtiyacım vardı istiyordum ama cesaret edemiyordum yokluğunu hissettiğimde gözlerimi açtım arabasına doğru ilerliyordu arkasından koşup kolunu tuttum "nereye gidiyorsun?" " bilmiyorum küçük kız bırak kolumu" gözlerim dolmaya başlamıştı gitmesini istemiyordum " gidemezsin ki burayı bilmiyorsun hadi içeri girelim" şuan küçük bir kız çocuğundan farkım yoktu biri yanımıza yaklaştığında o tarafa bakmadım gözlerim doluydu " efendim affedersiniz Mehmet bey siz ve Yekta Beyi acil çağırıyor" koruma gittiğinde hala Yektanın yüzüne bakıyordum " hadi bak dedem çağırıyor" başını sallayıp eve doğru ilerledi arkasından bende gidiyordum lanet olsun eğer Yekta'nın sözünü dinleseydim öyle bir şey olmayacaktı sanki Yekta'yı kaybetmiş gibi hissediyordum bu canımı yakıyordu dedemin odasına girdiğimiz de dedem sinirli gözüküyordu odada Tuna da vardı " Tuna şimdi bu saçmalığı açıkla bu kaçıncı ya" " dede bu adama güvenmiyorum o da Yaprağın parası için burada" Yekta tekrar sinirlenmişti koluna dokunduğumda geri çekildi sanki biri boğazımı sıkıyordu sinirle Tuna'ya döndüğümde dedem bağırdı " Yaprak!" dedeme döndüğümde Yektayı süzüyordu " Yektanın öyle bir insan olmadığını biliyorum Tuna bir daha Yaprağa yaklaştığını duymayayım bu seni son uyarışım" Tuna sinirli bir şekilde dışarı çıktı " Yekta odanı hazırlattım Yaprak sana göstersin yarın da balo var sabah erkenden çıkıp alışverişinizi yapın hadi odalarınıza şimdi" dışarı çıktığımız da direk misafir odasına ilerledim benim yanımda ki odaydı zaten kapıyı açıp çekildim kendi odama girdim bana kötü davranmasına dayanamıyordum dolabımı açıp geceliklerimden birini giydim annemler çoktan eve gitmişlerdi zaten bütün günleri burada geçer evi otel gibi kullanırlardı ben genelde burada kalırdım zaten ışığı kapatıp yatağıma girdim Yektanın sürekli değişen ruh hali beni yoruyordu ona yakın olmak istiyordum ama cesaretim yoktu bir daha reddedilmekten korkuyordum uyumaya çalışıyordum ama o yan odadayken olmuyordu ayrıca Tuna bir şey yapabilirdi bu gerçek aklıma bir daha geldiğinde göğsüm sıkıştı yatakta biraz daha döndüğümde artık iyice uykum gelmişti tıkırtı sesleri geldiğinde hızla yataktan kalktım sanki hiç uyumamış gibiydim yan taraftan silah sesi geldiğinde koşarak odamdan çıktım Yekta'nın odasının kapısı açıktı içeri girdiğimde Yekta yerde yatıyordu vurulmuştu Tuna elinde silah bir köşeye sinmişti gözlerini beni bulduğunda silahı bana doğrulttu korkuyla yatakta dikleştim Allah kahretsin kabustu ağlıyordum hemen yataktan kalkıp Yektanın odasına daldım yatakta dikleşip bana baktı korkuyla yatağın üstüne çıkıp ona sarıldım bir müddet durup o da sarılmıştı " ne oldu neden ağlıyorsun?" " iyisin vurulmadın Tuna gelmedi dimi?" " şşşt hayır kimse gelmedi iyiyim" boyun girintisine soktuğum başımı tutup kaldırdı ağladığımı görmesini istemiyordum başım eğikti çenemden tutup kaldırdı gözyaşlarımı silip beni kucağına çekti o zaman fark ettim yektanın üstünde baksırdan başka bir şey olmadığını " sen bana bir şey oldu diye mi bu kadar korktun?" başımı salladığımda anlamaya çalışır gibi yüzümü inceledi "neden" cesaret hapı yutmuş gibi boynuna sarıldım " bilmiyorum" oda bana sarıldığında eli tenime denk geldi geceliğin sırtı açıktı off ne diye giydim ki bunu yerimde rahatsızca kıpırdandığımda Yekta parmaklarını belime geçirir gibi bastırdığında hareketsiz kaldım " küçük kız azıcık seni tanımasam bilerek yaptığını zannedeceğim" " ben özür dilerim bilerek yapmadım gerçekten" kucağından kalkıp ayağa kalktım hızla kıpkırmızı olduğuma adım gibi emindim " şey ben en iyisi odama gideyim iyisin sen zaten" başım eğik bir şekilde arkamı döndüm tam kapıyı açacaktım ki arkadan sarılıp havada duran elimi indirdi bütün vücudum yanıyordu nefesim bile ateş gibi çıkıyordu Yekta başını omzuma bırakıp boynumu öptü istemsiz olarak başımı arkaya attığım da daha uzun bir öpücük bıraktı " Yekta" fısıltı şeklinde söylemiştim " benden kaçmalısın Yaprak sana zarar veririm seni incitirim benim hayatım bok çukuru seni alamam" kapı tıklandığın da yanan vücudum bir an da buz kütlesi oldu şimdi bittik hemen geri çekilip banyoya girdim kapıya yaslandım Tuna olmasın ne olur dedeme söylerse utancımdan yerimde duramam Yekta kapıyı açtı " ne vardı?" " bir şey lazım mı diye geldim benden çekinmene gerek yok bana söyleye bilirisin" duyduğum sesle yumruklarımı sıktım orospu bu sefer de Yektaya sardı " bir şeye ihtiyacım yok sağ ol" " gece böyle mi uyuyorsun?" kapı kapanma sesi geldiğinde ayaklandım galiba yüzüne kapatmıştı " gördüğün gibi evet şimdi çık dışarı" inanmıyorum içeri mi girdi " çok merak ediyorum Yaprak'ta ne buluyorsun?" " ne saçmalıyorsun?" " ona sarılışın bakışların dışarıdan saçmalık olarak görünmüyor ama neyse sana bir şey diyeyim mi o kızdan uzak dur canını yakar öyle bildiğin kızlardan değil o sana göre hiç değil" kapıyı araladığımda Şeyda aşırı kısa bir gecelik giymiş ellerini de Yektanın vücudunda gezdiriyordu tam kendime sahip olamayıp çıkıyordum ki Yekta Şeyda'yı kendinden uzaklaştırdı " bana bulaşma kızım Yaprağı da senden iyi tanıyorum uzatma şimdi çık dışarı " canın yanacak benden söylemesi" kapı açılıp kapandı sinirden kudurmak üzereydim şuan o kızı gebertmek istiyordum banyonun kapısı açılıp içeri Yekta girdi yüzüne bakmıyordum ona da çok sinirliydim ne diye üstün olmadan kapıyı açıyorsun yani önümde durduğunda iteleyip odaya geçtim tam kapıyı açacaktım ki kolumu tutup tekrar durdurdu kendine çevirdiğinde sinirli bir şekilde ona bakıyordum şuan Şeyda'nın dokunduğu yerlere yumruklar atmak istiyordum ya nasıl dokunmasına izin verir " ne oluyor" " bırak ya odama gideceğim" " sana ne oluyor dedim ben ne yaptım ya o benim odama geldi" " bu halde çıkmayabilirdin ama" " ne bileyim o olduğunu" " dokunmasına izin verdin bırak ya" kolumu çekiştirdiğimde beni kapıya dayadı sinirle yüzüne baktığımda gülmeye başladı bütün sinir damarlarım sanki alındı bir anda bu nasıl bir gülüştür ya gülerken yüzünde ki her bir çizgi de kaybolmak istiyorum ben kolumu tutup beni banyoya çekti suyu açıp dudaklarımı yıkamaya başladı ne yaptığını anladığımda bende gülmeye başlamıştım bir anda durdu suyu kapatıp dudaklarımı hırsla öpmeye başladı karşılık verdiğimde daha büyük bir açlıkla öpmeye başladı nefeslerimiz artık tükendiğinde geri çekildi soru sorar gibi ona baktığımda gözlerini kaçırdı o da bilmiyordu işte birbirimize karşı koyamıyorduk adını koyamıyorduk ya da ikimizden biri bir adım atmıyordu hiç bir şey demeden odama geçtim artık beynimde ki sorulardan kaçamıyordum ve Yekta hiç yardımcı olmuyordu yatağıma girip uyumaya çalıştım yarın yorucu bir gün bizi bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİ DE KALAN
General FictionHer şeyi geri de bırakmış bir kız.. Sırlar içinde kaybolan bir erkek... Birbirlerinden ne kadar kaçsalar da bedenleri fazla uzaklaşmalarına izin vermiyor... Bambaşka oyunlar , onların sandığı gibi oyunu yönetenler onlar mı? Yoksa onlar da oyunun bi...