İçeriye girdim.Sakince sordum"BU KİM?!"
Sevil Zehra ve Emre birbirine bakıyordu. Emre dudaklarını oynatarak "Sıçtık!" dedi.
Sevil konuştu.
"Bu eski sevgilin Can!" dediğinde "Onu anladık. Nerede bu çocuk?" diye sordum.
Zehra devam etti."Trafik kazası geçirdi. Hayatını kaybetti. İşte sende onun için içerken ..." Devam edemedi. Emre 'ye baktığımda göz göze geldik
Yine sordum.
"Onu çok mu seviyordum?"
Emre cevapladı. "Maalesef evet!"
İçimizde en gaddar olan Sevil'di. Ama o da devam edemediyse artık çok fenaymış demek ki. Fotoğraflardanda belli de oluyordu aslında aşkımız. Ben onu hatırlamıyordum.Çok zorladım. Ama olmuyordu. Ne yapacaktım hiç bilmiyordum.Şu an birisine ihtiyacım vardı. Ama kim olduğun hakkında hiç bir fikrim yoktu. İç geçirip evden dışarı çıktım. Yolun karşısına geçtim. Kimliğimi gösterip bir kaç bira aldıktan sonra en yakın banka oturdum.Biranın hepsini ağzıma diktikten sonra diğer birayı açtım.Boğazım yanmıştı ama kimin umrunda?
"Güzelim fazla içme yaramaz" diye bir ses duydum. Ses demir gibi soğuktu.Kafamı yana çevirdiğimde iki mavi göz bana bakıyordu. Elimden birayı alıp denize doğru savurdu.
"Niye attın amına koyım?" diye sordum.
"Geçen akşamda çok içtin.Sonra kaza geçirdin.Yine kaza geçirmeni istemezsin dimi?" dedi gözlerini devirerek.
Nerden biliyordu bu benim kaza geçirdiğimi? Sordum hızlıca.
"Sen bunu nereden biliyorsun?"
Dalga geçermiş gibi cevapladı ama sesi yine buz gibiydi."Seni takip ettim"
Gözlerimi devirdim. Ege hala maviliğini koruyordu. Dikkatimi çekmişti deniz. Denizin karşısında oturduğumun ya da oturduğumuzun farkında değildim.
"Ege ben" dedi. Bir an afallayarak 'HA' diye karışılık verdim. O da zorla gülümseyerek tekrarladı"Ege"
"Sara bende." diye karşılık verdim.
Ege dedi iç sesim. Ve mavi gözlü.İç sesimi susturduktan sonra Ege'ye döndüm.
"Yürüleyim mi?"
İkimiz aynı anda söylemiştik. İsterik ufak çaplı bir kahkaha attıktan sonra o da gülümsemeyi başardı.
"Ne oldu anlat bakalım?" diye sordu. Öğrenmek istermişçesine.
Cebimden fotoğrafları gösterip anlatmaya başladım.
"Bu Can.İki yıldır falan çıkıyorduk. Trafik kazası sonucu öldü.Yani ölmüş. İşte ben de onun için içerken yanıma bir çocuk geldi. Sonra nasıl olduysa kamyona çarptık.Bende küçük bir travma sonucu onu hatırlamıyorum. Böyle. Sana noldu?"
İç geçirdi. Dudaklarını diliyle ıslattıktan sonra başladı.
"Ben dört yıl önce uçakta bir kızla tanıştım. O daha 15 yaşındaydı. Bende 17. Sonra o kızı Buca'da gördüm. Arkadaşlarına falan ulaştım. Bir gün tam onla buluşmak için birşeyler ayarlayacaktım. Arkadaşını aradığımda öldüğünü söyledi. Bugün de burada öyle dolaşırken karşıma çıktı. Hayal olması için dua ettim ama değildi." dediğinde beni kendi çevirdi.Bir kaç kere gözlerimi kırpıştırdığımda daha da yaklaştı."Adı Sara'ydı."
"Saray..Güzel isim" dediğimde sırıttı ve "Sara"diye düzeltti.
Devam etti."Onun öldüğünü bilmek bana her gün acı verdi. Ve ben onu dört yılın sonunda onu buldum.Artık o beni sevmese bile acı çekmek zorunda kalmayacağım.Onu buldum.Çok şükür Allah'a. Ama o acı çekiyor. Hem de sevdiği insanla. İnsan sevdiği insanla sınav olurmuş. Buna artık inanıyorum." dediğinde gözünden bir yaş damladı.
"Onun la adaşız" dedim ve denize doğru döndüm.
"Hala kim olduğunu anlamadın mı?" diye sorduğunda kafamı hayır anlamında salladım.Gözümdeki yaşları elimin tersiyle sildikten sonra ona döndüm.Bana sarıldığında bende ona sarıldım. Ağladığını hissetim
Güneş batıyordu.Bir süre boyunca öyle kaldık.Eve gitmem gerekiyordu. Babam sanırım bugün gelecekti. İnşallah bulamamıştır o karıyı. Ege'den ayrıldım. Gözlerini sildi ve bana baktı.
"Eğer canın falan sıkılır gelmek istersen ben sabaha kadar buradayım." dediğinde gülümsedim ve "Kaçabilirsem gelirim." dedim.
Bir kaç metre ilerledikten sonra arkama dönüp baktım. O da bana bakıyordu. El salladıktan sonra gülümsedi. Yoluma devam ettim.
Kapıyı çaldığımda kimse açmadığı için gizli bölmede ki anahtarı alıp kapıyı açtım. İçeriye girdikten sonra ayakkabılarımı çıkarıp babamın odasına ilerlemeye başladım.Oraya vardığımda kapıyı tıklattım ama kimse ses vermediği için odama çıktım.Aynadaki görüntümden anlaşılıyordu kaza geçirdiğim. Banyoma ilerleyip küvetimin dolmasını bekledim. Üstümdekileri banyonun bir kenarına fırlattıktan sonra küvetin içine girdim.Bir süre küvette öyle oturduktan sonra saçımı şampuanlayıp çıktım. Bornozumu giydikten sonra saçımı havluyla sardım.Banyomdan çıktıktan sonra hızlı adımlarla odama gittim. Siyah dar eşofmanımı giydikten sonra göbeği açık beyaz bir tişört geçirdim üstüme. Saçlarımı ıslak ıslak topladıktan sonra tekrar banyoya girdim ve çilt bakımımı yaptım. Azcık da olsa canlı görünebiliyordum. Göz altlarımda ki morlukları kapatmak için elime likit kapatıcımı alıp göz altlarıma sürdüm. Elimle kapatıcıyı dağıttıktan sonra rimelimi uyguladım. Balmımı dadudaklarıma iyicene yedirdim. Karnım gurulduyordu. İki günden beri bir tek su ve beş altı şişe birayla duruyordum. Gözlerimi devirip kendime bir şeyler sipariş etmek için aşağıya indim. Fakat babamın odasından gelen sesle irktim.Hemen odaya gittim. Ses bir çığlığa benziyordu.
Kapıyı açtım.
Uzun koridor gibi bir yeri geçtim.
İlk olarak o karıyı çıplak bir şekilde gördüm.
Ardından tanımadığım bir adamı..
Gördüklerim karşısında gözlerimi kırpıştırıp çığlık attım.
Gözlerim yuvalarından fırlayacakmış gibi oldu şaşkınlıktan.
Babamın yatağında annem ve tanımadığım adam şey yapıyolardı.
Onlar da bana şaşkın bir şekilde bakıyordu.
Bu görüntüyle daha fazla karşı karşıya kalmamak için koşarak odadan çıktım. Odama doğru hızlı bir şekilde koşuyordum. Merdivenleri hızlı bir şekilde çıktıktan sonra sırt çantama iki eşofman iki tişört ve çok fazla olmasa da bir miktar para koyup yedek telefonumu elime alıp koşarak odadan çıktım. Evin giriş kapısına geldiğimde annem geceliğini giymiş bana düşman bir şekilde bakıyordu.
"Bunu babana söylersen bu evin yüzün göremezsin tatlım." dediğinde onun taklidini yüzüne karşı yapıp evden beyaz sneakerslarımı giyip çıktım. Ege'nin yanına gidecektim. İyi çocuktu. Sevmiştim. Sara'ya olan aşkı çok fazlaydı. Adaş olmamız dikkatimi çekmişti. Hızlıca Sevillere gidiyordum.Oradan karşıya geçecektim...