1 aydır yeni bölüm gelmiyor biliyorum, elimden gelebildiğince kısa sürede çevirmeye çalışıyorum. Bu sene bildiğiniz üzere sıkışığım ve yarıyıl tatilinin ilk haftasında da okulum vardı, ayrıca bunun dışında okulun yaptığı ders programı da var o yüzden çevirmeye vakit bulamadım. Bu bölümü biriciğim olan PercysBlueCake'e ithaf ediyorum. Bir sonraki bölüm için ithaf isteyen olursa yorum yazabilir, muhabbet falan etmek isterseniz mesaj atabilirsiniz, ayrıca çeviriyle ilgili düşüncelerinizi de yazabilirsiniz. Bundan sonra her bölüm açıklama kısmına bir soru yazmaya karar verdim soru-cevap tarzı bir şey yapalım diye. İyi okumalar!
Soru- Nico mu Leo mu? (Biliyorum can evinizden vurdum *evil laugh*) Cevaplarınızı yorumlar kısmında bekliyorum! ^_^
Benim Cevabım- Bence Nico, neden bilmiyorum ama ben hala ikinci seri kahramanlarına pek alışamadım...
---
Frank ateşe bir tane daha odun parçası atınca siyah gökyüzünü aydınlatan turuncu alevler güçlendi. Közler dumanlı havada sıçrayınca Frank biraz sendeledi. Yıldızlar bu bulutsuz gecede parıldıyordu ve Percy ilk defa Samanyolu'na baktı, bunu en son ne zaman yaptığını hatırlayamayacağı kadar uzun bir süre geçmişti. Büyüyüp şehirde yaşamak dışarıya çıkıp baktığında görebileceği güzellikleri ona unutturmuştu.
Percy şekerleme kızartırken kullanmak için ormandan topladığı uzun çubuklardan bir tanesini Franke'e uzattı, bir süre sonra diğerleri de onlara katıldı. Akşam yemeği Andy ve kendisinin verdiği emeği boşa çıkartmayacak kadar güzeldi ve Percy yemek komasına girebilecek kadar çok yemişti. Andy aralarına en son katıldı ama Percy Nico'yla arasında ona bir yer ayırmıştı. Sandalyeye oturdu ve Percy ona şekerleme çubuklarından birini uzattığında gülümsedi.
Percy'nin öbür yanında oturan Leo ise bir kızda aradığı özellikleri anlatıyordu. "Bakın, ben sadece güzellik ve seksilik arasında bir fark olduğunu söylüyorum."
Jason ateşin öbür ucunda oturduğu yerden sordu "Biriyle birlikte olup öbürüyle olmaz mıydın?"
"Büyük Kanyon'un güzel olması onunla birlikte olmak istediğim anlamına gelmez."
Percy sırıttı ve şekerlemesini kararana kadar ateşin içine tuttu. Leo muhabbetin sıkıcılaşması konusunda asla başarısız olmazdı.
Jason ve Leo'nun ortasında oturan Frank "Yani bir kızla seksilik derecesine göre mi çıkardın?"
"Sanki bir kız ona şans verirdi de," Nico nefesinin altından fısıldadı. O ve Andy kıkırdamaya başladılar.
"Tamam," dedi Leo "Seksilik bir tavır gibidir. O kişinin bir parçasıdır."
"Özgüven. Bahsettiğin şey özgüven," dedi Jason, "Özgüven çekici bir şey."
"Hayır, dostum. Soru 'Onunla birlikte olur muydum?' değil, soru 'O seksi mi?' Bir de şu yönden bak, Audrey Hepburn güzel, değil mi? Hepimiz bu konuda hemfikiriz. Ama seksi mi? Hayır."
"Peki o zaman senin bu çılgın şartlarına göre kim seksi?" Percy tek kaşını kaldırarak sordu. Kendi o kadar seçici bir insan değildi.
Leo yanağının içini kemirerek bir süre düşündü ve sonunda bir cevap verdi. "Piper."
Diğerleri gülmeye başladı ve Jason ayağa fırladı. Percy karnını tuttu ve kendini sandalyede geri attı, ayağa kalkan Jason'u görünce Leo ellerini suçsuzmuş gibi havaya kaldırdı.
"Bu sadece görüşüm. Masum bir görüş." Leo gülümseyerek söyledi.
Jason geri oturdu ve gülümseyerek kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Got A Boy (Tumblr Çeviri Hikayesi) by: flyingcrowbar
FanficAnnabeth Chase'i Andrew Chase'e dönüştürmek için gereken tek şey bir makas. Sadece erkekler için olan seçkin bir özel okulun - en iyilerin hayallerine erişmek için gittiği bir okul- üniforması karşılığında uzun, sarı at kuyruğunu kesmek, onun mimar...