Yeni bir bölümle karşınızdayım, biliyorum aradan çok zaman geçti. Bu bölümü kitapkurdu_tahire ye ithaf ediyorum. Bir dahaki bölüme ithaf isteyen varsa yorumlardan yazabilir veya mesaj atabilir.
Aslında dün yayınlayacaktım bölümü ama İstanbul'da olan patlama yüzünden yayınlamadım. Herkese baş sağlığı diliyorum ve buradan terörü lanetliyorum.
Herneyse, iyi okumalar...
---------------------------------------------
Percy'nin kafası karışmıştı.
Doğrusu, birçok şeyden dolayı kafası karışıktı, fakat bu sabah iyi başlamamıştı. Andy duşa girdiğinde, Percy düşünceleriyle baş başa kalmıştı. Geceden kalma olduğu için beyninin pişmiş yumurta gibi olması da pek yardımcı olmuyordu. Üzerinden yorganları çekip yatağın ucuna oturdu. Ayaklarını serin parkenin üzerine koyup elleriyle başına masaj yapmaya başladı. Rüyayı yavaş yavaş unutmaya başlamıştı ama hala bir şey aklındaydı.
Andy.
Lanet olsun, diye geçirdi içinden Percy. Lanet olsun!
Omzundan aşağı bir titreme yayıldı. Rüyasında Andy'i görmüştü. Andy, oda arkadaşı. Andy, bir oğlan. Andy.
Percy şimdiye kadar hiç bir oğlan hakkında böyle bir rüya görmemişti. Mümkün olduğunu düşünmemişti. Karşı cinsten hoşlanan oğlanlar başka bir oğlan hakkında rüya görmezdi. Midesi odanın yana doğru dönmesiyle çalkalandı, Percy baş dönmesini engellemek için gözlerini kapattı. Bir daha asla ama asla bir partinin yakınına dahi gitmeyeceğine yemin etti. İçmemesinin bir sürü sebebi vardı, ve bu da onlardan biriydi. Çok dikkatli olmuştu ve şimdi bu haldeydi.
Pişmanlık damarlarının içine sızdı ve Percy yatağının içine tekrar girip kafasını yastığa gömdü. Yastık hatırlayamadığı gecenin hatırası olarak küflü kokuyordu, Percy kolunu yastığın soğuk tarafına soktu. Diğer elini karnına bastırarak yumruk yapmıştı, mide bulantısına biraz yardımcı oluyordu, ama kendini ölüyormuş gibi hissediyordu. Andy banyodan çıktığında onu ölü bir şekilde bulsa, umursar mıydı? Percy onu yatağında uyurken yakaladıktan sonra Andy'e haksızca çıkışmıştı, suçluluk duygusu midesini daha da kötü yaptı. Eğer Andy'nin onu odaya geri taşımakla ilgili söyledikleri doğruysa, onu sorgulamak yerine bir teşekkür borçluydu.
Sadece bir rüyaydı. Aptalca bir rüya. Onların hiçbirisi yaşanmamıştı. Hepsi bilinçaltının bir parçasıydı. Derin bir nefes aldı, ağzının ve burnunun üzerindeki yastık onu engelliyordu, yüzünü duvara döndü ve iç çekti. Gözlerini açtı, gün ışığının tuğladan duvarın üzerine yansımasına baktı ve düşünceleri detaylı rüyasına geri döndü.
Kaşlarını çattı. Percy'nin kişisel güvenlik balonu bir iğnenin ucunda patlamak üzereydi. Bütün bir yılı az önce rüyasında gördüğü oğlanla birlikte aynı odayı paylaşarak nasıl geçirecekti? Eğer işler tuhaflaşacak olursa, Percy şimdiden başka odaya taşınıp beladan kurtulmalıydı.
Hem rüya ne anlama geliyordu ki? Percy'nin şey olduğu anlamına mı..?
Tüm hayatı boyunca kızlardan hoşlanmıştı. Hareketlerinden, gülümseyiş şekillerinden, sadece bir sözcükle Percy'i serçe parmaklarına dolayabilmelerinden. Nazik olmalarından ve ne kadar güzel olduklarından, varlıkları zihninin takip edemediği olgun yollardan dolanmasını sağlıyordu. Geçmişte kız arkadaşları olmuştu, gerçi hiçbiri ciddi değildi. Çoğu ilişkisi birkaç hafta sonra sona ermişti.
İlk defa bir kızı üçüncü sınıfın yazında öpmüştü, kız onu kaydıraktan aşağı itmişti. Annesi ona 'kızlar senden hoşlanmıyorlarsa öpülmeyi sevmezler, ufaklık' demişti. İlk defa kalbi kırılmıştı. Ortaokulda, ailesinin onu almaya gelmesini beklerken yanağından öpmesine izin veren bir kızla dansa gitmişti. Bu on iki yaşındaki Percy için büyük bir zaferdi. Tabi sonraki gün kız onu terk etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Got A Boy (Tumblr Çeviri Hikayesi) by: flyingcrowbar
FanficAnnabeth Chase'i Andrew Chase'e dönüştürmek için gereken tek şey bir makas. Sadece erkekler için olan seçkin bir özel okulun - en iyilerin hayallerine erişmek için gittiği bir okul- üniforması karşılığında uzun, sarı at kuyruğunu kesmek, onun mimar...