"Kovalamaca"

26 2 0
                                    

Yağmur yağıyor aşık olduğum sokaklara. Hayatımın en güzel dönemlerini çocukluğum sanırdım; değilmiş. Hiçbir şeyden haberdar olmamak ve tek amacın oyun oynamak olduğu zamanlar bana çok kutsal gelirdi. Özlerdim o günleri. Ama şimdi özlemiyorum. Kendimi tam da şu anda kendim gibi hissediyorum. Acıları olan ama onları bir engel gibi değil de, daha yükseklere çıkmaya olanak sağlayan birer basamak gibi gören güçlü bir kız.
Yaşamak zorundaysan eğer dolu dolu, hiçbir anından pişman olmadan yaşayacaksın ki bu eziyete değsin. Bir kovalamaca oyunu gibi düşün. Oyunun sonunda ödül var ve onu istiyorsun. Deli gibi koş. Hayır izin vermezler. Peşinden koşarlar kazanmana engel olabilmek için. Zaten eğer onlar yoksa, sana bir engel yoksa bu bir oyun değildir ve zevki de yoktur. Yaşamak istiyorsan koş. Kazanacaksın. Ciğerlerin patlayana, nefessiz kalana kadar koş ve KAZAN!

Kim olduğunu bilmediğim birilerinin geldiğini haber veren tekerlek seslerinin durma anında çıkardığı sesleri duymamız ile Karya'nın beni aniden evin penceresinden çıkarması bir oldu. Araba evin ön tarafında kalmıştı ki büyük ihtimalle arabadan kolaylıkla bulmuşlardı. Evin arka tarafı büyük bir ormana yol açıyordu ve biz deli gibi koşuyorduk. Karya'nın elimi tutması koşmamızı yavaşlatıyordu ama onun elimi bırakmaya niyeti yoktu. Söz vermişti bana. Ormanın içinde yolumuzu bile görmeden koşarken nefesim ciğerlerime yetmiyordu ve nefes darlığım kendini hatırlattı. Artık dayanamaz hale gelince durdum ve eğilip ellerimi diz kapaklarıma yerleştirip nefes almaya çalışıyordum. Karya bir elini sırtıma koysa da bana bakmıyor, sürekli arkasına bakıyordu. En sonunda eğildi ve herşeyden bihaber konuşmaya başladı.

"Arya biliyorum yoruldun ama acele etmemiz gerekiyor. Bak yakalanırsak.." sıkıntılı bir nefes aldı. Değil böyle bir şeyi yaşamak söylemek bile istemiyordu.
"Eğer yakalanırsak seni benden alırlar. Beni öldürmeleri umrumda değil ama sana zarar vermelerini izin vermem. "

"Karya.." sesim fazla kısık çıkmıştı çünkü şuan aldığım nefes ciğerlerime yetmiyordu.

"Arya iyi misin? Nefes al Arya. Arya nolur.."

Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Aslında utandığında yüzü kızaran kızlardan değilim ama nefes darlığım yüzünden yüzüm renk değiştirdi. Elimi göğsüme koyup daha fazla nefes almaya çalıştım ama nafile. Karya fazla endişeliydi çünkü bizi yakalamak isteyenler fazla uzakta değillerdi. Karya en sonunda dayanamadı ve beni kucağına aldı. Bu şekilde ne kadar gidebilirdik bilmiyorum ama bildiğim tek şey Karya'nın beni bırakmayacağıydı.

Karya'nın kucağında nefesim biraz olsun düzene girdiğinde yola çıkmıştık ve Karya bir kamyonu durdurdu.

"Amca bizi şehir merkezine götürebilir misin? Kız kardeşim hastalandı. "

Kız kardeş? Bir dakika. Merkezde bizi bulmaları kolaydı.

"Tabi çocuklar gelin. Çabuk olun."

Kamyonun içinde sadece orta yaşlı bir amca vardı. Ön koltuğa beraber oturduk ama Karya beni kucağından indirdiğinde bile elini belimden bir an olsun çekmemişti. Bende başımı omzuma koydum ve anında başımın üstünde başının ağırlığını hissettim. Hayatımda belki de ilk defa birileri için değerliydim.
Kısa bir yolculuktan sonra Karya amcaya durmasını söyledi ve indik. Burası pek de şehir gibi durmuyordu. Daha çok köy gibi. Nerede olduğumuzu bilmiyorum ve sormuyordum. Elimi sıkıca tutup bir eve doğru ilerledik.

"Burası neresi. Bizi bulmaları çok kolay burada."

Endişeli gözlerini hüzün aldı. Hayatta her konuda tecrübem yoktu ama hüznün insanın hayatında aşılması zor bir engel olduğunu bütün hücrelerimle tecrübe edinmiştim. Bu korkusuz çocuk zor bir hayat sürmüştü. Belki sevdikleri alınmıştı elinden. Belki en güvendiği insanlar tarafından böyle bir hayata mecbur edilmişti. Bilemezdim. Sorsam hala kapanmamış yarasına tuz şişesini boşaltmış olur muydum?
Ama biz güvenirdik birbirimize.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 22, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZİFİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin