BÖLÜM 2: SAKLI KİR

253 86 17
                                    

Berrak olmayan dünya üzerinde attığımız adımlar bir çift zardan ibaretti. Bazen şanslı adımlar atarken bazen en tehlikeli yüzünde asılıyordu ruhumuz. Tehlike, damarlarıma işlemiş bir uyuşturucu gibiyken kurtulmanın imkansızlığı kanımın karıştığı kâğıtta harf harf ruhuma işliyordu. Bu defa zarın tehlikeli yüzünde denk gelmiştim.

Artık sobelenmenin vakti geldi, ha?

Soluğumu dışarı verirken gözlerimi sımsıkı kapatıp kağıdı yastığın altına koydum. İçimdeki ateşi belli edercesine kızarmış gözlerimle karşımdaki aynaya bakarken gördüğüm neydi algılayamıyordum.

Göz çukurlarımdaki cesetlerin kanları göz bebeklerimin etrafına sıçramışken ruhunu emdiğim vücudun sahibi kolunu belime dolayarak başını boynuma gömdü.

"Günaydın." boğuk çıkan sesiyle birlikte nefesi boynuma çarpıp saç uçlarıma tutundu. "Günaydın." derin bir soluğu içine hapsedip biraz daha bedenime sokularak yanağını yanağıma yasladı. Bakışlarımız aynada kesişirken öylece öylece yataktan boşluğa uzanan bileğimi tutup sıcak parmaklarıyla ovmaya başladı. "Gözlerin kan çanağına dönmüş yine." nefesimi dışarı verip ona doğru döndüm.

Benim dönüşümle bedenini geriye çekerek başını yastığa, elini kalbimin üzerine yerleştirdi. Nabzı nabzıma ortak olurken aldığım nefesleri veriyordu. "Uyuyamadım." eli yanağımı bulup saçlarımı geriye iterek tenimde gezindi. Dokunmak istediği neydi o an, bilmiyordum.

"Dün için..." nefesimi dışarı verip cümlesini devam ettirmesine izin vermedim. Her zaman bir şekilde önündeki engelleri aşmaya çalışır, buna izin vermeyince hırçınlaşırdı. Hayatımın bir kısmında yer edinmeye çalışırken canının yanacağı kısıma geçmek istediğinin farkında değildi. "Dün bir şey mi oldu?" boynumdaki bakışları gözlerime çıkarken harelerindeki parıltı bir kez daha yaktı ruhumu, küllerimin altında yeniden varoluşu beklerken vişne rengindeki dudakları aralandı.

"İç dünyan bu kadar kötüyken bir de bedenine zarar vermeni istemiyorum. Belki o küçük haplar kadar dünyadan soyutlayamam seni ama acını en aza indirmek için elimden gelen her şeyi yaparım. Yemin ederim." dudaklarım kıvrılırken benim avuç içim de onun tenini bulmuştu.

"Bir gün bırakacağım, söz."

"Kendinden bir şeyler kaybetmeden bırakmış ol." gözlerimi ağır şekilde şekilde kapatıp açtım. Yaklaşıp dudaklarını yanağıma bastırırken derin bir nefes aldı. Geri çekilirken yara çekti dikkatini. "Buraya ne oldu?"

"Önemli bir şey değil," diyerek geçiştirdim içime bir avuç alev düşerken. "Dans ederken oldu." O, yataktan kalkarken ben de doğrulup ayaklarımı sarkıttım.

"Bugün kaç dersin var?" parkedeki bakışlarımı ona çevirdim. Aynada saçlarına bakıyordu. "Beş, sizin?"

"Bizim de öyle, hazırlan da birlikte çıkalım." başımı sallarken yanıma gelip saçlarımdan öperek odadan çıktı. Yastığın altındaki kağıdı alıp tekrar tekrar okuduktan sonra sert soluğumu dışarı verip yerdeki kapişonumun cebine sıkıştırdım. Yataktan kalkıp banyoya geçerek duşakabinin kapaklarını açtım.

Üzerimdekilerden kurtulup kendimi açtığım sıcak suyun altına attım. Siyah saçlarımdan süzülen su damlaları vücudumdan akıp giderken titreyen kirpiklerim iç içe girmişti. Ruhumda sallanan kanlı ipler parmaklarımdan zemine düşerken çıplak tenim temizlenmiyordu. İçim bu kadar kirliyken bunu hissetmeye de hakkım yoktu sanırım.

Banyodan çıkıp dolabın önüne gelerek giyeceklerimi alıp kapılarını kapattım. Havluyla ıslak saçlarımı kurutup üzerime koyu yeşil kazak geçirdim. Pantolonum ve kapşonumu da giydikten sonra elimi cebime atarak kağıdı büzerek yok etmek istesem de bunun imkansız oluşunu biliyordum. Derin bir nefes alıp kenarda duran çantamı omuzuma atarak odadan çıktım. Çocuklar salonda beklerken kendi aralarında bir muhabbeti sürdürüyorlardı. Fatih beni görünce muhabbetten sıyrılıp bakışlarını gözlerime sabitledi.

KARANLIK İZLER (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin