BÖLÜM 5: "GEÇMEYEN GEÇMİŞ"

170 79 10
                                    

Gerçek, avuçlarımdaki kader çizgisi kadar somut haldeyken hangi hayalin peşinden koşarsam koşayım aynı yerde takılıp kalıyordum. Ayak tırnaklarıma kazınmış olan geçmiş yavaş yavaş tüm benliğime yayılırken tek yapabildiğim acıyı hissederek yaşamaktı.

Bir yol yürümeyi seçmiştim, o yolda yanımda sürüklediklerim yanlış tercihler yapmak zorunda kalmıştı ve şimdi içlerinden birinin yaptığı tercih mızrak gibi derisinin içine saplanıyordu.

Simay geri dönmüştü.

Geriye bir şeyin kalmadığını bile bile hem de.

Terk ettiği geçmişine yeniden yüzünü dönen sadece ben değildim, belli ki Simay'ın da yüzleşmeleri, hesaplaşmaları olacaktı. Geriye dönemeyecek acı bir Eylül vardı sadece.

Bir de... Bakışlarım Buğra'ya dokundu, geriye dönmesini beklediği senelerdir dönmemişti. Belki bir yerlerde can verirken son defa aynı gökyüzüne bakmışlardı ya da hâlâ bir yerlerde aldığı nefesi verirken buraya dönmemeyi düşünüyordu.

Oysa Buğra senelerdir olduğu yerde sayarak onu bekliyordu, hiç bıkmadan.

Buz kesen ellerimi deri koltuğa bastırıp bedenimi kaldırırken babamın gözleri üzerimdeydi. Dik bir duruşla karşısına geçip gözlerinin içine baktım. "İstediğin toplantıyı istediğin insanlarla yap, beni kimse o şirkete sokamaz."

"Benim hırçın kızım, büyük konuşmaman gerektiğini yıllardır sana söylüyorum." bedenim kasılırken dudaklarına ilişen gülüşünden belliydi hepimizi buna mecbur kılacak bir planının olduğu.

"Ne demek istiyorsun?"

"Çıkmaz bugün çok büyük bir para karşılığında ihale ile satılıyor." gözüm seyirmeye başladı, kirpiklerim dahi titrerken parmak boğumlarımda yanan yangını hissedebiliyordum. Beni yakmaya çalışıyordu, beni yakıp etrafındaki tüm engelleri ateşe verdirecekti. Beni çok iyi tanıyordu ve her defasında işine yarayacağı şekilde kullanıyordu.

"Ne demek satılıyor?"

"Berva-" Buğra'ya bakmadan elimi kaldırarak susmasını sağladım.

"Buradan gitmeden Çıkmaz'a dokunmayacağını, geldiğimde her şeyin ve herkesin daha iyi olacağını söylemiştin."

"Evet söyledim ama senden sonra işler düşünemeyeceğin kadar çok değişti. Burada yaşadığın o kötü olayın burada yarattığı yankıyı görmemeni sağlasak da Deniz'in babası altı yıldır durmak bilmiyor."

"Deniz'e olanlardan beni sorumlu tutmaktan vazgeçmeyeceğini biliyordum, yıllardır peşimde olmasının başka bir açıklaması olamaz zaten."

"Aslında... Var." bakışlarım çocuklara değip tekrar babama yöneldi. "Ne demek var? Oğlunun ölümünden başka ne için suçlayıp peşime düşebilir ki?"

"Senin derin zaafını biliyor, yaşamak istemediği yola sürüklenen insanlar. Çıkmaz'ın içindeki Kuyu'yu hatırlıyor musun? Seni bir zaman yetimhane bırakmak zorunda kaldıran yeri?"

"Kuyu'dakileri istiyor." omuzlarım ve saçlarımdaki ağırlık çoğalmıştı. Etrafıma göz gezdirdiğimde bunu yeni öğrenenin ben olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Buğra'nın canımın yanacağını söylemesinin sebebi de buydu.

Kuyu'ya düşen çocuklar yaşları kaç olursa olsun orada emri geçenlerin himayesine düşerdi. Kimi hırsızlık yapar, kimi mendil satar, kimi uyuşturucu pazarına girerdi. Kirlilik ilk orada ruha işlenirdi. Kuyu'yu elde eden ise köşeyi dönen zengin milyoner olarak görünürdü.

"Simay'ın babası ile ihaleyi kazanırsak Kuyu senin. Anlaşma yaparken tek madde olarak bizzat kendim koydum ama olur da kazanamazsak... Deniz'in ve kızından dolayı bana düşman olan Berrin'in babası Çıkmaz'ı dahi uyuşturucu şirketine dönüştürebilir." yerdeki bakışlarım hızla babama döndü. Tüylerim dahi kabarmıştı sinirden.

KARANLIK İZLER (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin