Episode 26

12.5K 1K 63
                                    

Bölüm dün gelecekti. Ama yetişmedi. Özür dilerim. Umarım bölümü beğenirsiniz. Finale az kaldı. Arkadaşlar lütfen eğer TANITIM VİDEOSU yapabilecek olan varsa bana özelden ulaşsın. Sizleri seviyor ve desteklerinizi bekliyorum.
Player: Adele-Hello
İyi okumalar...

Çatılan kaşlarımla karşımdakinin yüzüne bakıyordum. Az önce ne demişti? Beni O mu göndermişti? Gözleri tepki vermemi beklercesine yüzümde dolaşıyordu. Hücrelerim titriyordu. Damarlarımda akan kan hızlanmıştı. Ciğerlerime oksijen yerine zehir doluyordu. Parmak uçlarım karıncalanıyordu. Beynim kafatasımı delip dışarı çıkacak gibiydi. Beni boşluğa bırakan O'ydu. Beni hissizleştiren, delirecek duruma getiren O'ydu. Beynimin kanla dolduğunu hissettim. Ağzımdan çıkan çığlığı engelleyemezken odanın içini büyük bir ışığın kaplamasıyla Hades'in gözlerini kapatıp ışığı eliyle engellemeye çalıştığını gördüm. Büyük bir ışık dalgasına kapılmış gibiydik. Bir ışık girdabının içinde gibi. Gözlerimin yavaşca kapandığını hissettim. Havada süzülüyor gibiydim. Hiçbirşey yapamıyor, hareket edemiyordum. Ve son zamanlar sık sık olduğu gibi yine bilincimi kaybettim.

******

-Ne zaman uyanır?

-Merak etmeyin. Çok az kaldı.

-Tanrım. Ne kadar da güzel.

- Tabikide güzel olacak aptal. O bir Tanrıça.

- Liam! Louis! Sessiz olun.

Başımın üstünde seslerine bakılırsa beş kişi vardı. Uzaktan gelen bu sesleri bir süre algılayamasamda sonunda bilincim tam olarak yerine geldiğinde yavaşca gözlerimi araladım.

- Uyanıyor.

Duyduğum ses kafamın içinde yankı yapmıştı. Gözlerim etrafı taradığında başımın üstünde şifacıyı, ikizleri, Retrayı ve Kraliçe Mariana'yı gördüm.

-O iyi efendim. Birkaç saate kendine gelir.

Bana fazlasıyla tanıdık gelen konuşmaları hatırlamak istercesine kaşlarımı çattım. Elimi yatağa yaslayıp doğruldum.

-Hey hey. Dinlenmen gerek.

Diyen Louis'e baktım.

-Ben iyiyim Louis.

-Bir dakika. Adıçı nerden biliyorsun?

Kaşlarını çatarak sorduyu soruyla bende kaşlarımı çattım. Ne demek nerden biliyorum. Eğer bu bir şakaysa hiç komik değil.

-Pardon?

Mariana odadaki herkes gibi kaşlarını çatmıştı. Birkaç adım atıp bana yaklaştı.

-Alexa?

Alexa mı? Uzun süredir kimse bana bu ismimle seslenmemişti. Abigail'e o kadar alışmıştım ki bu isim bana yabancı geldi biranda.

-Efendim Kraliçe?

-Çocuklar. Bu kız hepimizi tanıyor.

Ellerini teslim olmuş gibi kaldıran Liam konuştu.

-Anlamıyorum. Sorun ne?

Bu sefer Retra'ya bakıyordum. Oda odadaki diğer herkez gibi şaşkındı. Ama ortada şaşırılacak bir durum yoktu.

-Alexa. Sen bizi tanıyormusun?

-Ah. Tanrım. Kraliçe Mariana tabikide tanıyorum. Fakat sorun ne? Tanımamalımıydım?

Biraz sinir biraz şaşkınlıkla söylediğim sözler herkezi daha da germişti. Daha fazla beklemeden ayağa kalktım. Ani kalkışımla başım hafif dönsede umursamadan Kraliçe'ye baktım.

-Pardon ama birisi bana sorunun ne olduğunu açıklaya bilirmi?

-Sorun şu ki Alexa buraya birkaç saat önce dünyadan getirildin ve sen hepimizi tanıyorsun.

-Ne?! Şaka mı bu? Hiç komik değilde.

-En son ne hatırlıyorsun?

-Diye soran Retra'ya baktım. Hatırlamak istediğimde hafif bir baş ağrısıyla karşılaşsamda hatırladım.

-En son Hades beni Karanlığa gönderenin o olduğunu itiraf etmişti.

-Hades mi?!

Odadaki herkezin şaşkın ifadesiyle sinirlerim daha da bozuldu. Dayanamayıp bağırdım.

-Sorun ne!!!

-Herkez dışarı!

Kesin ve sert konuşan Kraliçe'yle herkez büyük kapıdan dışarı çıktı. Bakışlarımı kapıdan Kraliçe'ye çevirdiğimde bana soru ve merak içinde bakıyordu.

-Alexa.

-Aslında Abigail'e daha çok alışmıştım.

-Demek ikinci adını biliyorsun. Yani gerçek adını.

-Bunu bana siz söylemiştiniz efendim.

-Ahh. Anlamıyorum Al-Abigail. Sen nasıl...Ah aklım almıyor.

-Asıl benim aklım almıyor. Olan onca şeyden sonra nasıl olduda biranda buraya ilk geldiğim günü yaşıyorum.

-Zamanda yolculuk.

İkimizde bakışlarımızı sesin sahibine çevirdik. Büyük tahta kapılara yaslanmış ukala bakışlı Martin gözleri hafif kısık biçimde bana bakıyordu.

-Zamanda yolculuk mu?

-Evet Kraliçe. Nasıl olduğunu bilmiyorum. Ama prenses büyük ihtimalle bunu yaptı.

-Gerçekten böyle birşey varmı?

-Bu dünyaya alışman gerek.

-Ben buraya zaten alıştım. Yaklaşık beş ay önce.

Martin'in kaşları hafif havalanınca aklıma gelenlerle yüzüm ifadesizleşti. Bu halimi gören Kraliçe hemen sordu.

-Noldu? Neyin var tatlım?

-Bunu geriye çevirmenin bir yolu varmı?

-Zamanda yolculuğu sen yapıyorsun. Yani tekrar sen bunu geriye çevire bilirsin.

-Nasıl yapacağım?

-Bilmiyorum. Bunu daha önce sadece 3 kişi yaptı.

-Nasıl geri çevirdiler?

-Yapamadılar Abigail. Zamanda geriye geldikleri için her seferinde aynı şeyleri yaşadılar. Ölümceyedek aynı yere geri döndüler.

-Bir yolu olmalı.

Endişeyle odanın içersinde ilerliyordum. Bir şeyler yapmalıydım. Aynı şeyleri tekrar yaşayamazdım.

-Abigail. Gelecekte yani geldiğin zamanda neler oluyor?

Kraliçenin merakla sorduğu soruyla düşünmeye başladım. Yaşadıklarımın hepsini. Element bakanlığına gitmemi, orda Cody, Drake, Drago ve Cristian ile tanışmamı. Saldırıya uğrayıp geri Host'a dönmemi düşündüm. Hades'le yaşadıklarımızı düşündüm. Ruh avcılarını ve Hades'ten kaçmamı düşündüm.Öğrendiğim kehaneti ve Troy'u düşündüm. Ve Karanlığa gönderilmemi.

-Kötü şeyler Kraliçe. Kötü şeyler.

Bilinmeyen ElementHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin