Kulaklıklarını kulaklarına takan Çiğdem gözlerini kapayarak şu son bir haftada yaşadıklarını düşünmeye başladı. Önce bir hafta öncesine götürdü onu düşünceleri. Bir hafta öncesine kadar yaşamak için bir sebebi , güzel bir hayatı , severek yaptığı bir işi ve en önemlisi bütün bunları değerli kılan Sinan vardı.
Yirmi altı yaşının ortalarındaydı ve her insan gibi yaşamak istediği bir hayatı vardı . Tâki öleceğini öğrenene kadar . Evet yanlış anlamadınız öleceğini . Nasıl mı derseniz , bunu öğrenmek için biraz geriye gitmeliyiz .
---------------------
Bir hafta önce
Çiğdem çalan alarmın sesiyle gözlerini açtı . Pazar pazar ne alarmıydı böyle . Biraz yatakta oyalanıp uyuyamayacağına emin olduktan sonra oflayarak yataktan kalktı . Paytak adımlarla banyoya girip işlerini hallettikten sonra odasına geri döndü .
- Sinan uyandı mı acaba ? Yok ya pazar pazar deprem olsa uyanmaz o ayı bu saatte
Diye söylenmeye başladı Çiğdem . Ama Sinan 'ın uyuyor olması , Çiğdem 'in onu uyandıramayacağı anlamına gelmiyordu. Hızla komidinin üzerindeki telefonunu alıp tuş kilidini açtı . Gördüğü tarih ile neredeyse gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Ne demek SALI.
Gözlerini ovuşturup tekrar bakan Çiğdem küçük bir çığlık attı . Bugün salıydı ve işe geç kalmıştı . Ama... ama nasıl olurdu .
- Günleride karıştırmaya başladığına göre yaşlanıyorsun güzelim
Diyerek aynadaki görüntüsüyle dalga geçti ve hemen dolabının kapağını açtı . Giyecek bir şeyler seçtikten sonra hızla üzerine geçirdi . Çantasını alıp odasından çıktı . Kahvaltıyı da okulda yapacaktı mecburen .
Arabasına doğru ilerlerken bir yandan da Sinan 'a günaydın mesajı yazıyordu .
" Yine bir güne senin aşkınla uyanmak gibisi yok sevgilim "
-Kırçiçeği -
Mesaji gönderdikten sonra telefonunu çantasına koyarak arabasına bindi ve okula doğru yola koyuldu .
----------------------------
O zamanlar ne kadarda mutluydu Çiğdem . Gerçi neden mutlu olmasın ki insan yaşamak için sebepleri varken . Yada öleceğini öğrenmeden önce ...
Çiğdem aklına gelen gerçekle yüzünü buruşturdu . Yakında ölecekti ama Çiğdem buna hazır değildi ki . Yaşamak istediği daha çok şey vardı . Hayalleri ,
geleceği ...Kendini onlara adadığı bir avuç öğrencisi vardı . Şimdi onlar ne yapıyordur . Tekrar düşünmeye başladı Çiğdem .
---------------------------
Bir hafta önce
Arabasını park eden Çiğdem çantasını alarak arabadan indi . Okulun bahçesi bomboştu . Derse girmiş olmalılardı . Adımlarını hızlandırarak küçük bahçeyi geçip binaya girdi . Merdivenleri ikişerli tırmanırken telefonuna bir mesaj geldi . Mesajın sahibi belliydi . Sinan
" Gözlerimi senin varlığınla açmak gibisi yok be kırçiçeğim, günaydın "
Mesajı tekrar tekrar okuyacağını aklının bir köşesine yazıp , yüzündeki sırıtışı silerek sesi koridorun başından bile duyulan sınıftan içeri girdi .
Sınıf resmen savaş alanına dönmüştü . Sıralar , kalemler , kitaplar ...
Her şey birbirine karışmıştı , tıpkı havaya karışan sigara kokusu gibi. Öğretmeni gören öğrenciler hayal kırıklığıyla yerlerine geçerlerken en arkadan bir erkek çocuğu alelacele camı açmaya çalıştı. Amacı sınıfta hakim olan sigara kokusunu yok etmekti .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaşım Kırçiçeği
ChickLitSessiz gözyaşlarını içine akıtarak , toplayabildiği tüm cesaretiyle gözlerini sevdiği adamın gözlerine kenetledi ve belkide onun için dünyanın söylemesi en zor iki kelimesi döküldü dudaklarından - Seni Sevmiyorum Adam ise duyduklarını idrak etmekt...