Medya:Zeynep/Candice Accola
İthaf; DilanBengin ve Hilal_YSR aşkıma gelsin
İyi okumalar.
******************************
Pınar'dan:Vücudum titriyordu,hiçbir yerimi hissetmiyordum. Soğuktu, hemde fazlasıyla soğuktu. Kapalı göz kapaklarımdan iki damla yaş aktığını hissettim. Gözlerimi araladım kurumuş olan dudaklarımı yaladım. Hala üzerimde iç çamaşırlarım vardı. Dışarıda değildim,içerideydim ama soğuk depo gibi bir yerde boylu boyunca uzanıyordum.
Yerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım. Kapıya uzandım ve çelik yuvarlaktan oluşan tokmağı çevirdim. Bunu yaparken her yerim titriyordu. Kilitli olduğunu görünce yere doğru kayarak oturdum. Başımı diz kapaklarıma koydum. Titrek bir nefes aldım ve;
-"Açın kapıyı" dedim fısıldayarak.
Dışarıdakilerin duymuş olması imkansızdı. Başımı kaldırdım ve etrafı inceledim. Köşede duran kırmızı ışık dikkatimi çekti. Bu bir kameraydı. Ellerimi vücuduma sararak;
-"Kıyafetlerimi verin lütfen" dedim titremem iki katına çıkarken.Bir cızırtı kulağıma ilişti,ardından yukarıdaki hopörlerden bar sokağındaki çocuğun sesini duydum.
-"Nasılmış Pınarımız?" dedi ve arsızca kahkaha attı. Cevap vermedim saçlarımla göğüslerimi kapatmaya çalıştım. İç çamaşırım vardı ama yinede kapatma gereksinimi duyuyordum. Boğazını temizleyerek;
-"Merak etme Pınar sana zarar vermedik" dedi.
Onu dinlemiyordum. Ben Dilan'ı düşünüyordum. Acaba hala o sokakta yerde mi yatıyordu? Yoksa benle birlikte buraya mı getirmişlerdi? İlk defa konuşarak;
-"Dilan nerde?" dedim. Adam şaşırmış bir ses tonuyla:
-"Bence sen Dilan'ı bırak,senle biraz gerçeklerle yüzleşelim. Bekle yanına geliyorum" dedi.
Merdivenden adım sesleri duyuldu ve kapı kiliti çevrildi kapıyı açınca beni tehdit eden sarışın çocuk olduğunu gördüm.
Yanıma çömelerek elini yanağıma koydu,sırıtarak;
-"Buz gibi olmuşsun Pınar. Ama umrumda mısın? Tabiki hayır" diyerek kendi sorusunun cevabını kendi verdi.
-"Gerçekleri açıklayalım mı Pınar? Mesela annen" dedi. Annem lafını duyar duymaz yüzüne tükürdüm ve
-"Annem hakkında tek kelime etme"dedim. Yüzünü badisine silerek;
-"Senin annen benim hayatımı aldı Pınar. Küçük kız kardeşim Cansu ve benim annem" dedi
Annem ne yapmıştı ki? Benim annem bir insanı öldürmezdi.
Cümlesini devam ettirmeye başladı;
-"senin baban anneni aldatıyordu Pınar,hem de benim annemle"dedi ve sinirle soluk aldı. Elini saçıma doladı ve çekti çığlık atmamak için dudağımı ısırdım.
-"Bunu annen duydu Pınar ve ertesi gün evimize geldi. Babanın silahı ile önce annemi vurdu Pınar" dedi ve yandaki soğuk duvara yumruk geçirdi.
-"Nedeni hâla bilinmiyor ama beş yaşındaki kardeşimi de öldürdü." eli hala saçımdaydı çırpınıyordum bağırarak;
-"Benim annem böyle birisi değil"dedim ve hıçkırdım.
-"Maalesef böyle birisi Pınar." dedi ve odadan çıktı. Çığlıklarım,gözyaşlarım,hıçkırıklarım ve titremem dinmiyordu. Yandaki sandalyeyi alıp kameranın önüne koydum ve yere uzandım. Gözyaşlarım yere damlıyordu,soğuktan dolayı vücudum morarmıştı.
Ağlamaklı bir ses tonuyla;
-"Kıyafetlerimi istiyorum" dedim. Yalvarmak işe yaramıyordu. Karnımdaki sargı bezi hafif kırmızı renge bulanmıştı. Hıçkırıklarımı elimle engellemeye çalıştım ama olmuyordu. Vücudum soğuğa daha fazla dayanamadı ve gözlerim kapandı.Araf'tan:
Saat gece bire geliyordu ama Dilan ve Pınar daha gelmemişti. Bir terslik olduğunu sezip Gökhan'ı aradım. Gökhan bardan üç saat önce ayrıldıklarını söyledi. Üç saat mi? Şimdiye kadar gelmeleri gerekiyordu. Merdivenlerden hızlıca inerek kapıdaki şoför Ahmet'e seslendim. Ahmet önünü ilikleyerek karşıma geldi bağırarak;
-"Ahmet kızları almadın mı?" dedim.
Ahmet korkmuş bir şekilde;
-"Benim işim çıktı abi o yüzden alamadım kızları" dedi
Hızlı bir şekilde suratına yumruk geçirdim. Burnunu tutarak dışarı çıktı. Sinirle soluk alıp yandaki sehpayı dağıttım.
Gökhan'ı bidaha arayarak kamera görüntülerini incelemesini söyledim ve arabama atlayıp Gökhan'ın barına sürdüm. Bir hışımla içeri girdim. Saat gece ikiye geldiği için kimse yoktu içerde temizlik yapıyorlardı. Kamera kayıtlarının olduğu odaya gireceğim sırada Gökhanla çarpıştık. Gökhan direk lafa atladı;
-"Kamera kayıtları en son arkadan çıktıklarını görüyor Araf." dedi ve koşar adımlarla koridorun sonuna gittim. Kapıyı ittirip çıktım. Tek bir sokak vardı oraya girip koşmaya başladım. Çıkmaz sokağa gelince sağıma bakındım. Lacivert bir elbise gözüme ilişti. Elbisenin yanına gidip kucağıma aldım ve burnuma tarçın kokusu doldu. Bu Pınar'ın elbisesi olabilirdi. Elbiseyi alarak bara doğru koştum. Gökhan'nın yanına gidip suratına kafa attım ve bağırmaya başladım;
-"Lan gerizekalı kızları neden yalnız bırakıyorsun?!" dedim
Gökhan elimdeki elbiseye bakarak gözlerini korkuyla büyülttü;
-"Bu Pınar'ın elbisesi mi? Düşündüğüm şey olmamıştır değil mi?"dedi.
-"Belki oldu Gökhan diyelim,seni her gün işkence yaparak gebertirim!"dedim. Telefonum çalmaya başladı,açıp kulağıma götürdüm.
-"Ne var? Buldun mu? Tamam" deyip telefonu kapattım. Gökhan'a sinirle bakarak;
-"Yerlerini bulmuşlar sende geliyorsun yürü" dedim. Gökhan önümden yürümeye başladı. Ensesinden tutarak arkaya fırlattım.
-"Benim önümden bir daha yürüme!" dedim. Dışarı çıkıp arabaya bindim ve mesaj gelen adrese sürmeye başladım. Yarım saat sonra bir depo karşıma çıktı. Arabadan hemen inerek bagajı açtım ve silahımı elime aldım. Bir silah daha alarak Gökhana fırlattım. Tam içeri girmeye hazırlanıyorken bir çığlık sesi geldi. Gökhanla arka tarafa geçtik. Yaşlı bir adam sarışın bir kızı sürüklüyordu.
Kız bağırarak;
-"Oraya girmeyeceğim baba" dedi ve hıçkırdı. Gökhan'a talimat vererek kıza yönlendirdim. Babasının yanına gitti ve kolundan tutup geriye fırlattı. Kızın elinden tutarak bize doğru getirdi. Bende silahıma susturucu takarak babasına ateş ettim ama korkup ormanlığa doğru koştu. Gökhan'a seslenerek;
-"Kızı arabaya koy ve dıştan kitle Gökhan" dedim kız sürekli soru soruyordu;
-"Bırakın beni.Siz kimsiniz?"
Gökhan en sonunda dayanamadı ve tıslayarak
-"Eğer susmazsan beynini dağıtırım. Hem Adın ne senin?"dedi
Kız mırıldanarak;
-"Zeynep"dedi.
Onlara bakarken aklıma Pınar ve Dilan geldi Gökhan'a seslenerek;
-"Gökhan yürü ve sen küçük kız arabada bekle"dedim.
Gökhan yanıma gelerek "hadi abi" dedi. Adımlarımı hızlandırdım ve depo girişine geldim iki el ateş ederek kapının açılmasını sağladım.
İçeri girer girmez rutubet kokusu burnumu doldurdu. Aşağı kata indim. Kapıyı açtım ve gördüğüm görüntüyle donakaldım. Dilan yerde kanlar içinde yatıyordu. Silahım elimden düştü,koşarak yanına gittim ve kucağıma aldım. Gökhan'nın kucağına Dilan'ı vererek yerdeki silahımı aldım.
-"Dilan'ı arabaya koy" dedim. Bir kat daha aşağı daha indim. Yer altı gibi bir yerdi. İlk gördüğüm kapıyı açtım,içerde hiç kimse yoktu. Diğer kapıyı açtım ve önüme iki adam çıktı. Yüzlerine bakınca tanıyamadım, adam bana yaklaşarak
-"Kime baktın?" dedi. Silahı onlara doğrulttum ve;
-"Pınar nerde!?" dedim bağırarak.
Yanındaki adam belinden silahı çıkarak bana doğrulttu. Ondan önce davranıp adama dört el ateş ettim. Yanındakine de iki el ateş ettim ve ceplerini karıştırdım anahtarlarını çıkarıp elime aldım, odadan çıktım. En sondaki kapıyı anahtarla açtım ve yüzüme soğukluk vurdu,titrediğimi hissettim. Yerde sararmış şekilde yatan Pınar'a yaklaştım. Dudakları ve parmak uçları morarmıştı. Yüzünde gözyaşı vardı ve hafif hafif hıçkırıyordu. Üzerimdeki ceketi çıkarıp kollarından geçirdim,önünü kapattım. Sıcaklıktan dolayı gözlerini açtı, tekrar kapattı ve ağlamaya başladı. Kucağıma alarak yerden kaldırdım. Şu anda kucağımda insan değil de buz kütlesi varmış gibi hissediyordum. Başını göğsüme gömerek hıçkırmaya başladı. Kollarını boynuma doladı. Yukarı çıkardım ve arabaya bindirdim. Dilan hala baygındı. Zeynep denilen kız uyuyordu. Gökhanda arabada yoktu. Pınarı bıraktım ve dışarı çıktım tam o sırada korna sesi duydum. Arkamı döndüm ve Gökhan başka arabadan indi yanıma gelerek;
-"Mesaj attım ve bir araba daha istedim abi" dedi. Tamam anlamında başımı salladım.
-"Dilan seninle geliyor"dedim Gökhan arabanın içinden Dilan'ı çıkardı. Bir kez daha baktım kardeşime,neden bu halde dedim kendi kendime.
Gökhan tam arabaya binecekken;
-"Bizim arabayı takip edin hastaneye götüreceğiz kızları" dedim cevabını beklemeden kendi arabama bindim. Arka koltuğa baktığımda,Pınar kafasını Zeynep'in Bacağına yaslamıştı ve cekete iyice sarılmıştı,titrek nefesler alıyordu. Gözlerimi sıkıca kapatıp bir daha açtım,son sürat hastaneye sürmeye başladım. Yarım saatlik olan yolu on beş dakikada geldim. Pınar'ı kucağıma aldım hastaneye girdim ve "Sedye getirin" diye bağırdım. Doktorlar koşarak sedye getirdiler,Pınar'ı sedyeye koydular. Acil odasına aldılar,doktorlar müdahale etti yaşlı olan yanıma geldi;
-"Soğuk yerde çok fazla kaldığı için beyin fonksiyonlarından konuşma yetisi bir hafta boyunca çalışmayabilir"dedi ve odadan çıktı. Dilan yan taraftaki yatakta kolunda serumla yatıyordu,hemşire de pansuman yapıyordu. Yandaki koltuğa oturdum,Gökhan içeri Zeyneple birlikte girdi onlarda ikili koltuğa oturdular. Gözlerimi onlara dikip bakmaya başladım.
Gökhan hissetmiş olacak ki bana baktı;
-"Ne oldu abi?" dedi kafamı olumsuzca sallayarak;
-"Hiç birşey" dedim. Başımı ellerimin arasına alıp ovmaya başladım. Ayağa kalkıp hemşirenin yanına gittim. Ağrı kesici istedim ve yan taraftaki sürahiden plastik bardağa su doldurdum. Ağrı kesiciyi içip suyu kafama diktim. Bardağı buruşturup çöpe fırlattım. Geri koltuğa dönerken Pınar'ın uyandığını gördüm. Koltuğa oturdum. Pınar'ın uyandığını gören doktor yanına geldi;
-"Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?" dedi Pınar konuşmak için ağzını açtı ve geri kapattı. Doktor bana bakarak;
-"Dediğim gibi konuşma yetisi çalışmıyor,iki saat sonra taburcu olabilirsiniz" dedi ve gitti. Pınar'a baktığımda yüzünü tavana çevirmiş sanki bir şey aramak ister gibi bakıyordu. Bir anda sessizce ağlamaya başladı. Yanına yaklaşarak saçlarını geriye attım;
-"Ne oldu Pınar" dedim ama Pınar cevap vermedi. Hemşireden kalem kağıt aldım ve Pınara verdim.
-"Buraya yazar mısın?" dedim.
Kalemi eline aldı ve yazmaya başladı. Yazarken eli titriyordu. Cümle bitince kağıdı elime aldım gördüklerim karşısında kağıda bakakaldım. Kâğıtta;
-"Benim annem Katilmiş Araf." yazıyordu.*********bölüm sonu**********
1374 kelime. Vote vermeyi unutmayın seviliyorsunuz :) :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HABERSİZ
ChickLitKanlı ellerini siyah badisine sürerek Pınar'a doğru bir adım attı. Adamın o adımları içerisinde Nefret,acı ve üzüntü vardı. Pınar hala yerinde olayın şokunu atlatamamış bir şekilde Araf'a bakıyordu. Araf, Pınar'ın yanına yavaşça eğilerek kulağına fı...