Ah unutamadığım o aktiviteler yok mu..
Önce hep birlikte Burger King'te birer milkshake içtik. Sohbet ettik diyemicem çünkü sohbet etmedik. O da bende telefonla uğraştık. Bir türlü birbirimize bakamıyorduk. Ecem'in seslenmesi ile kafaları telefonlardan kaldırdık. Sonunda.
" Hadi 5D sinemaya gidelim!! " Hımm kulağa hoş geliyor. Herkes onayladı. Gitmeye karar verdik. Yalnız bir sorun vardı. Biz beş kişiydik ama 3 gözlük vardı. Tabi ecem bunu da halletti. "İlk ben Ahmet bide furkan girelim sonra damla ile ömer girsin." Amacı belliydi. Bizi yalnız bırakmak. Biz ne kadar sızlansak da coktan kabul edilmişti bu fikir. Önce Ecem'in dediği gibi üçü girdi sonra biz ikimiz girdik sinemaya. Bu kısada olsa bizim ilk filmimizdi. Kısa da olsa eğlenceliydi. Gülmüştüm. Beraber gülmüştük. Gözlerimizin içine bakarak, samimiyetle.
Sinemadan sonra karşıdaki play land e girdik. Baktık baktık... Bize uygun bir sey bulamadık. Ama oyun oynamak istiyorduk. Hmm yine bir Ecem ve yine o güzel fikirleri. " Gençler lunaparka ne dersiniz?" Aslında bu gerçekten kulağa hoş geliyordu. Kabul ettik. Otobüse bindik ve ikinci durağımız olan lunaparka gittik.
Hepsi o kadar eğlenceli görünüyordu ki... Yine o güzel gülüşümüzle girdik lunaparka. İç sesim benden daha çok beğenmişti Ömer'i. ( ne kadar güzel gülüyorsun sen öyle. Aşık mı olacağım ne? Yok yok sevdim ben seni ya 😍) İstemesem de hak versem de şimdilik iç sesimi susturmak zorundaydım. Çünküüü bir gondol bizi bekliyordu. Herkes biletini almıştı ama Ömer hariç. Sanırım o gelmeyecekti gondola. Lanet olsun! Furkan Ahmet Ecem ve ben gondola bindik. Ömer de bu anı ölümsüzleştirmek için olsa gerek videoya alıyordu bizi. Ve hareket etmeye başladık. Ahmet yükseklik korkusu yüzünden biraz korkuyordu, Furkan sakin görünüyor ve tabi biz kızlar olarak zaten sakiniz 😎
Gondol hızlandıkça Ahmet'in yalvarışları, Furkan'ın ( hoş olmasa da ) küfürleri bizi gülmekten kırıp geçirmişti. Tabi Ömer Bey'in keyfi yerindeydi. Habire bize gülüyordu. Sıpa 😄.
Birkaç dakika sonra gondoldan indik. Etrafımıza baktık. İkinci oyuncağımızı çarpışan araba olarak seçtik. Tabi bu sefer tam takım.
Yok böyle bir eğlence! Onun yanındayken bu kadar mutlu olmayı nasıl becerebiliyordum bende bilmiyorum 😅. Gözlerimin içine bakarak gülüşü hiç gitmiyor aklımdan. Arkamdan sessizce gelip çarpışı da cabası 😂
Çarpışan arabalardan sonra lunaparktan çıktık. Acıktığımızı hissedip hemen yan taraftaki restauranta oturduk. Daha yeni tanıştığım çocuğun yanında hayvan gibi yemek yemeyecektim herhalde. Garson gelip siparişleri aldı. Ben Ahmet Furkan içecek aldık. Ömer acıkmıştı. Ama o da utancından bir şey yiyemiyordu. Son çareyi Ecem'e yalvarmakta bulmuştu sanırım. "Ecem nolur sende bir şeyler ye. Hem acıkmadın mı ya? Çoban salata falan söylesene!" Eğer Ecem yiyecek bir şey söylemezse bu dırdırdan kurtulamayacaktı. İlk örnekteki ço an salatası hoşuna gitmiş olacak ki onu sipariş etti. 10 dk sonra bütün siparişler geldi. Ben pipetimi içeceğime koydum ve yavaş yavaş içerek Ömer'e baktım. Utanmıştı galiba, rahatca yiyemiyordu. Bunu fark edince sanki telefonla işim almış gibi çantamdan telefonumu çıkardım ve boş boş kurcalamaya başladım. Herkes yiyeceğini ve içeceğini bitirdikten sonra hesabı ödeyip kalktık. Sonrası mı?
İskeleye indik, giyim mağazalarını gezdik, dondurma yedik, akşama kadar gezdik. Eve gitme vakti gelince hep beraber otobüse bindik. Onların ineceği yer bindiğimiz yere yakındı ama bizi tek bırakmak istemedi centilmen erkeklerimiz.