Yaralarına uzun uzun baktı Watson, sırtının ve omuzlarının acı hala sürdürmekteydi. Odayı derinden süzdü. Oda eski bir yapıya benziyordu. Tablolar ve kitaplarla doluydu. Her yerlerde tütsü ve kuru kafalar vardı.
Mat ve koyu renkler ile süslenen bu oda bazı noktalar da da hint desenleri ile süslüyordu ortamı. Işık sadece mumdu. Onlarca mum vardı odada. Gereksiz fazla olsa da her mum birbirine paraleldi.
Oda karanfil, yaz meyveleri ve deniz kokuyordu. Watson sağındaki masaya baktı, masanın üzerinde bir bıçak, kıyafet ve anahtar vardı.
Yatağından kalkan Watson kıyafetlere uzun uzun baktı. Kıyafetler ipeksi bir yapı gibi duruyordu. Soğuk havalara dayanaklı gibiydi . Kıyafetleri eline aldı ve hepsini giydi. Kıyafetler üstüne tam oturmuştu. Sonraysa masadaki bıçağı eline aldı. Bıçak bir av bıçağına benziyordu ve bıçağın üstü tamamen semboller ile doluydu. İlk çağda çizilmiş gibi duran bu semboller bir şeyleri anlatıyordu. Watson sol eline bıçağı aldı ve anahtarı cebine koydu. Kapıya ilerledi açmaya çalıştı fakat tahmin ettiği gibi kilitliydi.
Dışarıdan kahkaha sesleri, yemek pişirme sesleri geliyordu. Cebindeki anahtarı çıkardı ve kilitli deliğe anahtarı sokup çevirdi.
Bu doğru anahtardı...
Kapı kolunu aşağı indirdi ve kapıyı yavaşça kendisine doğru çekti. Kapıdan çıkan gıcırtı sesleri kahkahaları bastıramıyordu. Kapıyı sonuna kadar açtı ve dışarı çıktı.
Onlarca kazazede buraya sığınmış, kimisi yemek yiyor kimisi ise muhabbet ediyordu. Kimi çocuklar ve bebekler özel bir odada bakım görüyor. Kimi insanlar ellerine bıçak, silah ve el feneri alıp dışarıya çıkıyorlardı.
İnsanlar biraz da olsa mutlu ve umutluydular. Watson ' nın zihni bu düşünceler ile dolup taşarken, yadan siyahi bir adam çıkıp Watson'nın omuzuna dokundu.
" Seni o kurtların arasından eğer kurtarmasaydım şimdi burada olamazdın, farkındasın değil mi ? Ben Jax. Buranın kurucusuyum. Senin adın ne ? "
"Watson." dedi boş ve anlamsız bakarak.
" Sadece Watson mı ? "
" Hayır. Tam adım, Luis Watson Marriet."
" Tanıştığımıza sevindim " dedi adam kocaman gülümsemesi ile. Ardına devam etti.
" Sana hangisini dememizi istersin dostum. "
" Watson ' ı tercih ederim. " tebessüm ederek.
" Peki Watson, Evime hoş geldin. Aç mısın ? " diye sordum adam ciddi bir tavırla.
" Evet... Biraz."
" Hemen şu ilerideki uzun koridoru tamamladıktan sonra sağa dön. Orada senin karnını doyuracaklar."
" Teşekkürler."
" Rica ederim, eğer sorun olursa ben odamda olacağım. Odamı sorarak bulabilirsin."
"Peki." dedi Watson gülerek.
Gösterdiği yere doğru ilerledi. Burası fazlasıyla büyüktü,sanki yeni bir dünya yaratılmış gibiydi. Yemek salonları, tuvalet, uyuma odaları, hastane, mühimmat odaları, eğlence odaları ve daha fazlası.
Watson hala buranın neresi olduğunu tam kavrayamasa da kurtulduğu için mutluydu, fakat içinde hep bir soru vardı. Ne zamana kadar burada kalacaktı ?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENKAZ
Novela JuvenilKaranlık onları yavaş yavaş gelecekle hapsedilmiş geçmişe sürüklerken "Geçmişin yoksa geleceğinde yoktur " dedi. Islak bedeni ve gözleri boş boş bakıyordu. Ağlamak istiyor fakat kuruyan göz yaşları masum bedeni yakıyordu. " Yaşamak için öldürmen...