Watson çantasını sırtına taktı ve uçağına binmek için yürümeye başladı. Arkasında bıraktığı onlarca şeyi göz arda eden Watson kendisine yeni bir hayat kuracaktı, Bu konuda ümitliydi, yaşadığı kötü olaylar onu çok yıkmıştı. Belki yaptığı yanlıştı, belkide doğru fakat bu Watson'ı fikrinden döndürmeyecekti. Arkasında ailesini bırakıyordu sonuçta. Eşini ve kızını...
Uçağa girdikten sonra yavaş yavaş yerine doğru ilerledi, İçini heyecan ve mutluluk kaplıyordu. Kendisine ait olan koltuğa oturduktan sonra sırtındaki çantasını öne aldı ve içini açarak biraz karıştırmaya başladı, içinden bir kulaklık bir de çizgi roman çıkardı.
Emniyet kemerini taktı, nasıl takılacağını biliyordu, nasıl olsa ilk uçağa binişi değildi onun. Arkasına doğru yaslandı ve rahatlamaya koyuldu. Ne kadar rahatlamak istese de arkasında bıraktığı o şeyler ona bir cımbız gibi batıyordu, her gözünü kapattığında o masum yüz geliyordu zihnine. Odaklanmaya ve rahatlamaya çalıştı, her şey düzelecekti... Her şey...
Kim bilir ?
Bir kaç saat sonra tuvalete gitmek istedi, koltuğundan kalktı. Yavaş bir şekilde başka başka koltuklara tutunarak tuvalete gitti ve içeri girdi. Klozete oturdu, tuvaletini hem etmek için hazırlanıyor hemde yapacağı tatili aklından çıkaramıyordu. Sonuçta gideceği yer harika bir yerdi.
Gerçi, kim sıçarken tatil düşünür ki ?
Bu güzel umutla tuvaletini etmeye kalkışırken bir veya iki dakika sonra bir anda uçak sarsıldı ve Watson kafasını duvara sert bir şekilde vurdu. Yüzünün sağ alt kısmı kızarmış ve daha şimdiden şişmişti. Hemen pantolonu çekerek dışarıda neler olup bittiğini öğrenmek için dışarı çıktı. Fakat dışarı çıkmasıyla kendisini uçağın tavanından bulması bir oldu.
Sert bir sallanma daha yaşayan uçak, Watson ve bir çok insanı rastgele bir yerlere fırlattı. Watson o sarsılmanın acımasız gücü ile bir kadının kafasına fırlamış ve kadın o sert darbe ile bayılmıştı.
Yerde acılar ile kıvranan Watson'ın kafasına bavul düştü ve dudağının küçük bir kısmı patladı. Hemen ayağa kalmaya kalkıştı fakat uçağın bir kanadı koptu, kopmasıyla beraber bir çok motor paramparça hale geldi. Koltuklar bavullar ve hatta uçağın tüm kontrolleri kullanılmaz hale geldi. Bunun üstüne de çok sert bir türbilans yaşıyorlardı. Bir anda uçak ters döndü ve neredeyse tüm yolcular uçağın tavanına yapışmışlardı, bazı yolcular ise koltuklarında emniyet kemeri ile korku ve panik içinde ağlıyorlardı. Bir yolcu kontrolünü kaybetti ve kafasına onlarca bavul düştü ve basıncın kontrolsüzlüğünden dolayı kafasını farklı farklı yerlerde duvara çarptı ve öldü.
Bir yolcuda kopan bir koltuk ile çarpıştı ve koltuğun sivri kısmı gözüne girdi. Paramparça olan gözü ve kafatası onu ölüm ile süslemişti.
Tam o sırada uçak bir anda ortadan ikiye ayrıldı ve uçaktaki her şey yüksek basınç ve hızdan dolayı dışarı fırlamaya başladı. Hatta o kadar yüksekti ki basıncın kuvveti, uçağın bir çok büyük bölümü kopmuştu.
O hıza ve o sert hava basıncına dayanamayan onlarca insan uçaktan dışarıya fırladı. Gövdeleri ikiye ayrıldı
Watson ters bir şekilde uçağın eşya koyma yerine tutundu,ayaklarını geriye sarkıttı ve tüm gücünü toplayarak kendisi oradan da bir koltuğa fırlattı . Oturur oturmaz dışarıya tam fırlayacak iken hızlı bir şekilde emniyet kemerini taktı, ardını da hava maskesini yüzüne geçirdi.
Kalbi çok hızlı atıyor, etraf bulanıklaşıyor,mantıklı bir şey düşünemiyor ve öleceğini hissetmeye başlıyordu. Elleri titremeye, ayakları titremeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENKAZ
Novela JuvenilKaranlık onları yavaş yavaş gelecekle hapsedilmiş geçmişe sürüklerken "Geçmişin yoksa geleceğinde yoktur " dedi. Islak bedeni ve gözleri boş boş bakıyordu. Ağlamak istiyor fakat kuruyan göz yaşları masum bedeni yakıyordu. " Yaşamak için öldürmen...