Kurtar beni.

643 46 16
                                    

Bölüme başlamadan önce; yorum yapanlara, okuyanlara, oy verenlere çok teşekkür ediyorum. Uzun zaman sonra beni güldürdünüz. Çok sevindirdiniz. Eğer beğendirebildiysem ne mutlu bana. Çok teşekkürler. 

"Doktor mu.. Kulübenin üstünde polis yazıyor, yakışıklı?"

Peggie yerden kalkıp üstünü eliyle temizlemeye çalıştı. Gözlerini Doktor'dan ayırmıyordu ve korkuyor gibiydi. "Carol, yabancı biriyle flört etmeye başladığına inanmıyorum."

Adam, eliyle saçını arkaya itti. Daha sonra da bana doğru yaklaşmaya başladı.

"Geri gel." Carol sanki Doktor duyamazmış gibi fısıldıyordu. Geri çekilmedim.  Aramızda iki adım mesefe olacak kadar bana yaklaştı. "Sen Josephine olmalısın." Sesi sakindi ve sanki bir sır veriyormuş gibi konuşuyordu.

"Sen.. beni nerden.."

Hafifçe gülümsedi daha sonra benden uzaklaşıp elini ceketinin iç cebine attı. Cebinden kart gibi bir şey çıkardı. İlk önce kendi okudu, daha sonra da bana gösterdi. Üstünde bir yazı yazılıydı. "Yardıma ihtiyacım var. Gerçekten." Benim el yazımdı.

"Birden bire psişik kağıtta belirdi." diye açıkladı Doktor. "Bunu daha önce çok az kişi başarmıştı. Nasıl yaptın bilmiyorum. Ama gerçekten içten yazdığın kesin, yoksa bana ulaşamazdı. "

Gerçekliğin sonunda kafama dank edişiyle bağırmaya başladım. "Annem bana bir doktor mu tuttu? ANNEM BANA BİR DOKTOR MU YOLLADI? Üstelik günlüğümü karıştırıp sana vermiş! İnanamıyorum!" Kağıdı Doktor'un elinden kaparcasına aldım. "Bu.. bu.. Annem madem sorunlarım olduğunu biliyordu neden.. neden bana insan gibi davranmayı akıl edemedi? LAFIMI KESME BAY DOKTOR. Defol. Defol git. Şu.. şu kulübeni de alıp götür. Benim bir Doktor'a ih..." Doktor ağzımı kapamıştı ama hala konuşmaya devam ediyordum.

"Konuşuyorsun ama ne dediğini anlamıyorum, Josephine. Önce beni dinle. Ben o tür bir Doktor değilim ve bu," kulübeyi eliyle gösterirken gözleri ışıldıyordu, "bu bir kulübe de değil."

Carol elindeki sopayı yere atıp bize doğru koştu. Doktorla aramıza girdi. "Sus. Lütfen. O iyi." Sesi sanki biri onu boğazlıyormuş gibi boğuk çıkıyordu. Ellerini iki yana açmıştı, sanki beni adamdan korumak istiyormuş gibiydi. Kimse uzun süre konuşmadı. Doktor sadece Carol'un gözlerinin içine bakarak bir şey anlatmaya çalışıyor gibiydi. Carol da onun gözlerinin içine istemeye istemeye bakıyordu. Peggie başını öne eğmişti, kollarını kendine dolamıştı. Sessizliği bozan Doktor olmuştu. Carol'a bakarak konuşmaya başlamıştı. "Biliyorsun, Carol. Farkındasın. Onu bu kadar korumanın nedeni bu. Ve Peggie," Gözünü Carol'dan ayırmadan devam etti. "Senin de bildiğine eminim."

"Neyi biliyorlar?

"Josephine" diye fısıldadı Carol. "Belki biraz oturup konuşmalıyız?"

"Ne?" Hayretle sordum. "Deli bir adamla oturup konuşmayacağım."

"Buna ihtiyacın var, Jose."

"Hayır, Peggie. Yok."

"Lütfen." Peggie'nin bezmiş bir ses tonuyla konuşması kalbimi kırmıştı. Carol bana doğru döndü. Gözleri yaşlıydı. Peggie'nin dediğini tekrarladı.

"Lütfen."

"Burda neler dönüyor, hiçbir halt bilmiyorum. Ama pekala." Cümlemi tamamlar tamamlamaz Peggie ve Carol evimin kapısına doğru yürümeye başladı.

Doktor'a baktım. Onu dinleyeceğim için rahatlamış gibi bir hali vardı. Önüne gelen saçlarını-ciddiyim, bu saç kesimi de ne böyle- kafasını geriye atarak yüzünden uzaklaştırdı. Papyonunu düzeltti. Bana bakıp gülümsemeye başladı. İçimdeki "Gülümsemesine karşılık ver." çığlıklarını bastıramayarak gülümsedim. "Papyon mu?"

All Too WellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin