Cory Monteith Özel Bölümü

814 37 3
                                    

Öncelikle, bu özel bölümü yazmak istedim nedense. Ve hemen, şuan koymak istedim. 3. bölüm sonrasını beklemedim. O yüzden, kafanızın karışmaması için bazı açıklamalarım olacak. Öncelikle, bu, Josephine ve Doktor'un ilk yolculukları değil. Ayrıca, Doktor bu bölümde az gözüktü bir Doctor Who hikayesi olmasına rağmen. Nedeni yok. Bölümde geçen şarkıyı multimedia bölümünde bulabilirsiniz. Her neyse dediğim gibi, sadece bu hikayeyi yazmak istedim ve beğeneceğinizi düşündüm.  Bu arada 2. bölümü okuyanlara çok teşekkür ediyorum. 

Keyfim yerindeydi. Daha az önce bir ejderhanın sırtından inmiştim. Ejderha beni dağların tepesinden uçurmuştu, yemyeşil ovaların üstünden geçmiştim onun sırtında. Denizin üstünden geçmiştik. Deli gibi mutluydum. Ejderhanın sırtında tattığım özgürlük hissi içime sığmıyordu. 

Pembe dağlarla ve evcil ejderhalarla dolu olan gezegenden gitmek üzereyken Peggie aradı. Sesi boğuk geliyordu. "Josephine, haberin var mı?" 

"Neden?" Sesim o kadar neşeli gelmişti ki kulağa ben bile inanamamıştım.

"Aman Tanrım, cidden mutlusun. Doktor'la." 

"Pekala, sesindeki hüzün canımı yakıyor. Neler dönüyor? Neden haberim var mı?"

"Cory..."

Adamın ismi bile kalbimin yerinden çıkıcak gibi atmasına yetmişti. Cory Monteith. Ve Josephine Hudson. Onunla evlenicek kız. Merhaba deyin. Ama Cory'nin haberi yok, bu bir sır.

Ciddiyim, Cory Monteith'i deli gibi seviyorum. Nasıl sevmem? En kötü anımda beni güldürebilir, sesiyle beni huzura bulabilir, gülümsemesiyle kalbimde kelebekler uçurabilir ve dediğim gibi, isminin geçtiği yerde kalbimin yerinden çıkıcak gibi atmasını sağlayabilir. Tam da deli kızlar gibi konuştum. Biliyorum. Ama, hadi, bu Cory Monteith. Kahramanım. Onun sayesinde hala gülebiliyorum. Tamam, asıl sorun; Peggie'nin sesi neden böyle üzgün geliyordu?

"Iıı.. evet?"

"Yani cidden haberin yok öyle mi?"

"Peggie, Cory konusunda nasılım biliyorsundur. Hemen söyle yoksa oraya gelir ve seni pataklarım."

"Peki, tamam. İlk önce üzgünüm. Haberi benden almanı istem..."

"Peggie. Şöyle şunu."

Bir şeylerin ters gittiğini anlamam için dahi olmam gerekmezdi.

"Tamam, tamam. Söylüyorum. Cory, ölmüş..."

Bir an için durdum. Kelimeleri idrak etmeye çalıştım. Cory. Tamam. Ölmüş. Pardon?

"Cory ölmüş mü?"

"Evet..."

Boğazımda oluşan yumru dayanılmaz hale geliyordu. Telefonu kapadım. TARDIS'e girdim.

"Pekala, şimdiki durağımız nedir?" Doktor ellerini bir çocuk gibi çırparak bana baktı. "İyi misin Josephine?"

"Cory..."

Doktor ellerini birleştirdi, "Ah... Nerden öğrendin?"

Kolumu zar zor kaldırarak telefonu Doktor'a gösterdim. "Peggie..." diyebildim sadece.

Göğsümün ortasındaki boşluk acı vermeye başlamıştı.

"Carol da bana söylemem gerektiğini söylemek için beni aramıştı. Sen ejderhayla uçarken."

Zar zor gülümseyerek "Demek ki kavga çıkacak desene." Elimi boğazıma götürdüm. Sanki yumruyu tutup çekebilirmişim gibi elimi boğazımda gezdirmeye başladım. "Daha tanışmadım. Ona sarılamadım bile. Yapayalnız mı ölmüş? Acı çekmiş mi? Hiçbir şey bilmiyorum..."

All Too WellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin