Kızıl bile değilim.

477 35 14
                                    

Öncelikle, bölüm çok kısa oldu. Biliyorum. Diğer bölümü uzun tutmaya çalışacağım, söz veriyorum. Sizi daha fazla bekletmek istemedim. Bu arada, Cory Monteith Özel Bölümü'ne gösterdiğiniz ilgi için teşekkürler. Verdiğiniz oylar, yazdığınız yorumlar için çok teşekkürler.

"Hey, tüm o şeylerin arasında bizi unutma sakın. " diye fısıldadı Carol omzunu başıma koyarken. Doktor, TARDIS'e yaslanmıştı. Sabırsızca ayağını yere vururken kısa aralıklarla, önü bileğinin iç kısmında ve ters takılmış saatine bakıyordu. En sonunda dayanamadı. Carol'ı omuzlarından tutarak geri çekti. "Hadi ama, kızlar. Bunu kaçıncı defa yapıcaksınız?"

Peggie kafasını kaldırdı. Gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle silip bize doğru gelmeye başladı. "O haklı. Git artık hadi."

En yakın arkadaşlarımın, tek arkadaşlarımın, bana "Git." dedikleri her seferde kalbim kırılıyordu.

"Peki..." dedim bitkin bir sesle. Kızlardan uzaklaştım. Doktor'un yanına gittim ve yüzüne baktım. Kızlara bakıyordu. "Güvende olacak. Bana güvenin." Kafamı kızlara çevirip gülümsedim.

"İşin garip tarafı ne biliyor musun, uzay adamı? Sa..." Carol duraksadı. Kısa bir aradan sonra daha kısık bir sesle devam etti, "Sana güveniyoruz.. İyi misin?" 

Doktor'a baktım. Kafasını öne eğmişti. Carol'ın sorduğu soruya karşılık güldü. Kafasını kaldırıp omuz silkti. "Sadece eski bir dostum bana 'uzay adamı' derdi de.. Şey.. Bana güvenmenize sevindim."

"Eski bir arkadaşın mı?"

"Carol..."

"Şimdi nerede?"

"Peggie?!"

"Ne? Nerde olduğunu bilme hakkımız var bence, Josephine?" 

"Carol." dedim sabırla. "Eski bir arkadaşı. Şimdi yok. Hadi ama."

Carol kaşlarını yukarı kaldırdı. "Ciddi misin?"

Pes edip Doktor'u TARDIS'e çekiştirmeye başladım. "Hadi, gitme zamanı. Tüm uzay ve zaman. Vay be. Hemen başlamalıyız." Fakat Doktor tam olduğu yerde duruyordu ve tek yaptığı bana gülmekti. "Hadi ama." 

"Bence bilme hakları var, Josephine. Ve, tabi senin de var."

Doktor'un kolunu bırakıp TARDIS'e yaslandım ve kollarımı kavuşturdum. "Peki..."

Doktor kafasını kızlara çevirdi. "Iı.. Donna. Donna Noble. Arkadaşımdı. Benimle seyahat ederdi. Josephine da bunu yapacak."

"Peki, nerede?" diye üsteledi Peggie.

"Ailesiyle. Güvende. Bu sormaya çalışıyordunuz sanırım?"

Carol kafasını salladı. "Evet. Sağol."

Doktor ellerini beline koyup kafasını öne eğdi. Biraz bekledi. Sonra bana dönüp "Hadi bakalım." dedi. TARDIS'in kapısını itti, içeri girmeden önce kızlara döndü. "Görüşmek üzere, bayanlar." Kızlar gülümsedikten sonra TARDIS'e girdi.

TARDIS'e yaslanmayı sürdürürken "Vay be." diye fısıldadım. "Günün böyle biteceğini kim bilebilirdi?" Kızlara doğru yürümeye başladım.

"Sadece bir polis kulübesi, değil mi?" diyerek güldü Carol.

Peggie iç çekti. "Annenlere ne demeliyiz sence?"

TARDIS'e doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım. " 'Kaçtı.' diyin. 'Kulübesi olan deli bir adamla kaçtı.' "

Peggie kahkaha attı. "Emredersiniz, leydim."

Carol da Peggie'nin kahkahasına katıldı. "Hey, gittiğin güzel yerlerden bize de bir şeyler getir. Olur mu?" 

All Too WellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin