3G

"Empati."

Selamlar! Sanırım çok bekletmedim bu sefer he? Neyse neyse civcivlerim. Eee nasılsınız bakalım? Tatil nasıl gidiyor? Mesela benim çok güzel. Her gün evdeyim :') 

Neyse, geçelim bunları. Gene tatlış olduğunu düşündüğüm bir bölümle karşınızdayım. Ama şu oy şeysini azıcık arttırsak çokzel olurdu. Yorumları da eksik etmeyelim arkadaşlar. Yazarınızın buna ihtiyacı var. 

Neyse neyse bunları da geçelim. Biz en iyisi bu bölüm Murat ve Buğra'yı sevelim. Gökçe'yle Göksu da baya mal açıkçası. Kafaları falan iyi bunların. Eheheh. 

Bir de şey. Geçen bölüm Göksu'yu biri kaçırdı arkadaşlar. Orayı pek taktınız mı bilmiyorum ama neyse lsjfşlsjkfd.

Tunç'la Gece çok mutlu arkadaşlar. Neden bu kadar mutlusunuz abaca? 

Neyse neyse neyse bölüme geçelim artık azıcık susayım ben. 

-Buraya yazacak bir şey bulamayan ponçik yazarınız. 

GÖKSU

Gözlerimi açmadan önce olanları düşündüm. En son sahildeydim ve ağzıma bir bez tutulmuştu. Yani sanırım...

AMAN TANRIM KAÇIRILDIM!

Gözlerimi açmaktan korktum bir an. Neyle karşılaşacağımı bilmiyorum. Neden? Çünkü kaçırıldım.

Vay be hayatımda ilk defa bu ekşını da yaşamış oldum.

Aklıma Buğra'yla kavga ettiğimiz an geldi. Kavga da sayılmaz aslında... Ne olduğunu bende bilmiyorum ama aramız iyi değildi. Bence hiç uğraşmadan kafama sıksınlar kurtulalım. Değil mi ama? Zaten ben ejderham olmadan ne yapayım?

"Kafama sıkın kurtulayım," dedim gözlerimi açmadan. Tepki gelmeyince tek gözümü açtım ve etrafa baktım. Ve yatağın karşısında elinde bira şişesiyle oturan Buğra dikkatimi çekti. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

"Ne oluyor Göksu? Ne sıkması?" dediğin de yatış pozisyonundan oturma pozisyonuna geçtim.

"Kaçırılmıştım ben en son?" dediğim de güldü. Daha sonra da elindeki bira şişesini kafasına dikti. Ne oldu şimdi buna? Kendisiydi cevap vermeyen.

"Ne o benim taktiğimi mi deniyorsun? Orada cevap vermeyen sendin Buğra," dediğimde yanıma geldi ve oturup arkasına yaslandı. Aynısını bende yaptım.

"Sadece seni sevdiğimi ne zaman anlayacaksın Göksu? Daha ne kadar yıpranacağız?" dediğinde suratına baktım. O da bana dönüktü.

"Beni sevdiğini biliyorum ama... Şüphelerimden kurtulamıyorum. Aklımın bir köşesini sizin geçmişiniz kurcalayıp duruyor," dedim. Bir şey demedi. Uzun uzun duvara baktık. Belki de mantıklı olan arkadaş olarak devam etmemiz ha? Daha az yıpranırız belki.

"Arkadaş olarak devam edelim Buğra. Önceden daha az kavga ediyorduk," dediğim de suratıma baktı. Uzun uzun baktı.

"Ciddi değilsin değil mi?" dediğinde omuzlarımı silktim.

"Çok ciddiyim Buğra. Çok fazla yıprandığımızı farkında mısın? Ben artık kavga etmek istemiyorum. Yani tamam ilişkimiz iyi güzel gidiyordu ama... İşte," dediğim de ayağa kalktı ve şu an bağlı olduğunu fark ettiğim ellerimi çözdü. Hayır canım yabancı kaçırmıyor ya niye ellerimi bağlıyorsun ki sen? Sebebi neydi ki?

"Madem öyle istiyorsun öyle olsun kanka," dedi. Kankaya özellikle vurgu yaptı bir de. Geri zekalı. Tamam şu an belki azıcık bir pişman olmuş olabilirim ama...