Şimdi diyeceksiniz ki bu yazar hem ayda bir bölüm atıyor hem de okumamızı istiyor. Haklısınız. Çok uzun bekletiyorum farkındayım. Bunun nedeni ciddi anlamda yazdıklarımın çoğu içime sinmiyor ve çok fazla ilham geldiği de söylenemez. Okulda da fazlasıyla yoruluyorum ve sınav haftaları cidden beni bitiriyor! Sınav haftasından sonra hasta oldum ve onunla uğraştım falan. Zaten şu son üç hafta öyleydi. Çok bekletmemeye çalışacağım ama bu aralığı kestiremiyorum tatlişler!
Çok yüzüm yok ama okurken oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim! Bazen arada 'artık bölüm at' diyorsunuz o zaman çok gaza gelip yazıyorum! Bende böyle değişik bir insanım işte.
Çok konuştum gene tatlişler umarım bölümü beğenirsiniz! Yorum yapmayı unutmazsanız halay çekerim sizi seviyorum!
MEDYA: BUĞRA VE GÖKSU'NUN SAHİLDEKİ HALİ.
Not: 7K olmuşuz kız! 10K olunca facebook grubu açmaya ne dersiniz? 😇
-ÇOK BEKLETEN CADI YAZARINIZ.
GÖKSU
"Kızlar bu kaçıncı olay? Market raflarını yıktınız bir kere sesimiz çıkmadı ama üç kez yıkmak nedir!" diye bağırdı babam. Tamam, bu sefer haklıydı.
"Hadi, tamam. Market raflarını yıktınız. Ki bu Göksu'nun başının altından çıktı kesin. Gece kızın saçını neden kestin? Gökçe sen? Kızın kafasında bardak kırmak ne demek!" diye bu sefer amcam bağırdı. Çok fena köşeye sıkıştık sanırım.
"Ama baba..." derken Gökçe'nin sesi titriyordu. Gökçe, babamın bağırmasına dayanamazdı. Ve gözleri dolduğu için babam genelde kıyamazdı ama bu sefer... Kıydı.
"Çıkın odanıza!" dedi babam sinirle koltuğa otururken. Bir şey demeden odaya çıktık. Hepimiz bir köşeye sinmiş oturuyorduk.
"Kızım okula gitmem lazım diyorum. Dersim başlayacak ama şimdi babamla da kavganın üstüne... Hala sinirli mi acaba?" dediğimde Gece,
"Bu sefer cidden fazla ileri gitmişiz lan. Bir düşündüm de. Ben kızın saçını kestim, Gökçe desen başka kızın kafasında bardak kırdı. Bir de o market meselesi..." dediğinde kafamı salladım. Yalnız kızlara onları yapmaları için gazı veren bendim. Ama ben Gece'nin cidden kızın saçını keseceğini ve Gökçe'ye dal şu kıza derken kafasında bardak kıracağını düşünmemiştim. En fazla gider iki tokat atar, kafasını masaya vururdu.
Neyse o kızların ikisi de bunu hak etmişti zaten.
"Okula bir şey diyeceklerini sanmıyorum. Gidelim bence," dedi Gökçe. Yani bence de demezler herhalde. Okula gidiyoruz yani. Boru değil. Dolabımı açtım ve ne giyeceğime karar vermeye çalıştım. Çok abartmamak amacıyla siyah pantolonumu ve düz bordo bluzumu çıkardım. Onları kenara hazırladıktan sonra hızlıca rimelimi sürdüm. Dudaklarım için de vanilyalı parlatıcı tabii ki. Kokusu çok güzel lan.
Kendi kendime gülümsedim ve daha sonra kızların bana seslenmelerini umursamadan üstümü giyinmeye başladım. Kıyafetleri üstüme giydikten sonra aynanın karşısında son bir kez üstümü düzelttim ve aşağıya indim.
"Ay patladınız değil mi? Bekleyemiyorsunuz bağırıp, çağırmadan," dedim montumu üstüme geçirirken. Babamlardan izin almış neyse ki kızlar. Tabi bundan yırtmış oldum bende. İşte geç hazırlanmanın en büyük faydalarından biri bu. Kesinlikle.
"Ay durun Müge'yi arayacağım," dedim. Evden çıktıktan sonra kızları hunharca durdurdum tabi.
"Kuzu! Okulda mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3G
HumorBirbirine bağlı iki kardeş ve bir kuzen. Gökçe, Göksu ve Gece. Göksu'nun kıskanç pandaları, Gökçe'nin en kıymetlileri ve Gece'nin yakışıklı followerları Gökhan, Gökcan ve Giray. Gökçe'nin yakışıklı muavini Murat. Gece'nin Tumblr boy'u Tunç. Göksu'nu...