Sükut-3

159 20 16
                                    

Her zaman Nisan ile oturduğum masaya oturdum.
Her anımız bu masa'da geçmişti bizim.Bu masa'da otururken başlamıştı aşk'ımız,bu masa'da otururken açılmıştım ona.
Beni terkedip gittiğinde bu masa'da ağlamıştım gidişine.
Hiçkimse'ye aldırmadan bu masa'da ağlamıştım.

Nisan'ı bulmak için harekete geçmeliydim,ama onu nerde bulabileceğim,nasıl bulabileceğim hakkında hiçbir bilgiye sahip değildim.Ama belki,Melike hanım yani Nisan'ın annesi nereye gittiğini biliyordur.Akşam iş çıkışı Melike hanım ile görüşmeliyim.

Öyle Hasrettim ki güzel gözlüme.
Sevdiğim'in bana aşk dolu bakışını görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki.Bana aşk dolu bakışını es geçin,onun gözlerini bile görmüyordum artık.Her kahrolduğumda o gözlere bakıp sakinleşmiyorum artık.
Sırf bu yüzden o kadar -istemeden-
kırdığım,üzdüğüm insan var ki.
Her yeni güne onun o güzel sesi ile uyanmayalı çok uzun zaman oldu.
Onun ağzından,onun sesinden ismimi duymayalı o kadar zaman olmuştu ki.
Ve ben,artık eskisi gibi değildim.
Eskisi gibi neşe saçmıyorum etrafıma.Eskisi kadar -hatta hiç-gülümsemeyeli o kadar çok oldu ki.
O benim bir parçam değil,tamamen her iki yanımdı.
O gittiğinden beri ben,ben değilim.
Neden gittiğini,nereye gittiğini bilmiyorum ve bu durum gerçekten çok can sıkıcı bir durum.
Ondan yıllardır haber alamadım.
Belki de,hayatına başkaları girmiştir.Başkalarına gülmüştür.
Başkalarını görmüştür gözleri.
Başkalarını öpmüştür.Başkalarına "seni seviyorum" demiştir.
Başkalarını alabilmişmidir hayatına?Başkalarını sevebilmişmidir?Ben burda ölürken,o orda gülebilmişmidir?
Başkalarının "Nisan Yağmuru" olmuşmudur? Hala beni seviyormudur,başkalarına izin vermemişmidir?
İşte tüm bu soruların cevapı Nisan'da saklı.
Umarım hala bana aşıktır,benim için atıyordur o minik kalbi.
Ben o gittiğinden beri hayatıma başkalarını alamadım.
Başkalarını sevemedim.Sadece o oldu,hala da sadece o var,o olacak.

Havanın kararmış olması ile çıkış vakti'min geldiğini anladım ve ne kadar oturduğumu bilmediğim o sandalyeden kalktım.
Bu akşam,belki de Melike hanım'dan Nisan'ın nerede olduğuna dair bilgi alacaktım.
Küçücük bir ümitti bu.Ama ben bu ümide sımsıkı sarılmıştım ve bırakmaya niyetim yoktu.
Hastaneden çıkınca direk Melike hanım'ın evine doğru yürüdüm.
Heyecanlıydım,yıllar sonra ilk defa gidecektim o eve.Nisan'ın gittiğini öğrendiğim gün son defa gitmiştim o eve.Birdaha gidememiştim,o kokan hiçbiryere birdaha gidememiştim.
Melike hanım'ın zilini çaldım ve kapı'nın açılmasını beklemeye başladım.Melike hanım ile aramız her zaman çok iyi olmuştu.O beni olmayan oğlu yerine koymuştu.
Bende onu olmayan annem yerine koymuştum.

-'Sinan?!'
Beni uzun yıllar sonra gördü ki,şaşırdı.Hiç değişmemişti Melike anne,hala Nisan'a benziyordu.

-'Melike anne,merhaba.'

-'Hoşgeldin oğlum,girsene içeri.'

İçeri girdim ve burnumu Nisan'ın kokusu doldurdu.O gideli yıllar olmuştu ama o ev hala Nisan kokuyordu.Gözlerim duvar'da asılı olan çerçeve'ye takıldı.Nisan'ın fotoğrafıydı.

-'Oğlum,açmısın?Birşeyler hazırlayayım mı?'

-'Yok annem,Sağol.Ben senin ile bir konu hakkında konuşmak istiyorum sadece.'

-'Hangi konu hakkında konuşacaksın benimle oğlum?'

-'Nisan hakkında,anne.'

Melike anne,gelip karşımda ki koltuğa oturdu.Gözleri dolmuştu.
Onu tekrar hatırlamak ikimizi de çok üzmüştü.Ama benim için durum farklıydı,ben hiçbir zaman unutamamıştım Nisan'ı.

-'Anne'm,Nisan'ın nereye gittiğini biliyormusun?Söyledi mi sana?'

-'Bak,oğlum.Ben seni tanıyorum.
Sen çok iyi bir çocuksun,ama söyleyemem.Nisan giderken söz verdi söyleme diye bana.'

-'Anne,lütfen bana nereye gittiğini söyle.Benim ona çok ihtiyacım var anne,ben o olmadan yaşayamıyorum.Görmüyormusun halimi,o gittiğinden beri yaşayan bir ölüden bir farkım yok benim anne,lütfen söyle.'

Bu cümleleri kurarken birkaç göz yaşı gözlerimden akıp yanaklarımda yerini bulmuştu.
İçimde ki yangın'ı söndürecek tek şey Nisan'ımdı.Ve şu anda belki nerede olduğunu öğrenecektim.
Melike anne,oturduğu koltuktan kalktı ve komidin'e doğru ilerledi.
Çekmece'den bir zarf çıkardı.

-'Al,oku yavrum.'

Bu mektup,belki de bana Nisan'ın nerede olduğunu söyleyecekti.
Belki de beni daha çok üzecek,
daha çok yaralayacaktı.
Derin bir nefes aldım ve zarf'ı açıp içindeki mektup'u açtım.

"SİNAN AKYÜREKLİ'ye"

Sinan benim Nisan.

Seni çok seviyorum,herşeyden,herkesten daha çok seviyorum.
Bendeki değerin tartışılamaz bir gerçek.

Ama ben gitmek zorundayım.
Lütfen neden diye sorma.
Sadece gitmek zorundayım, bunu bil.

Ben,sen beni çok mutlu ettin Sinan.Her zaman,her anımda yanımda oldun.Teşekkür ederim.Ama artık gidiyorum.
Senin de mutlu olmanı istiyorum.Ben gidiyorum diye hayata hiç küsme olur mu?
Asla yaşamaktan vazgeçme.
Ben,asla seni sevmekten vazgeçmeyeceğim.

Elveda,Sinan!"

Mektup'u okurken,gözyaşlarım daha da hızlanmışlardı.
Hani derler ya sol yanım acıyor diye,o kelime mecaz değil işte.
Kalbim çok acıyordu.Sanki içeriden bir el sıkıyormuş gibi çok acıyordu.Nefes alamıyordum.
Çok,çok zordu bu.

Melike anne,tekrar komidin'e doğru yürüdü ve bir anahtar ile bir not kağıdı çıkarttı.

-'Yaşadığı evin yedek anahtarı ve adresi.Onu bul ve hayatınıza yeni bir sayfa açın...'

Melike anne'ye minnettar bir şekilde sarıldım.

-'Çok Sağol,anne...'


"Seni bulacağım Nisan Güneş Soylu."

SükutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin