Sükut-6

112 17 3
                                    

Doğumlar,ölümler yaşamın bir parçası

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Doğumlar,ölümler yaşamın bir parçası.Her insan'ın doğumu olduğu gibi ölüm'ü de var.
Kimi hasta bir şekilde,kimi ise eceliyle ölecek.
Peki,elbet bir gün öleceğimizi
bildiğimiz halde neden ölüm bize yaklaştığında bu kadar kötü hisseder,kendi hayatımızı kendimize zehir ederiz?
Benim'de ölüm vaktim gelmişti, ölecektim.Ama beni üzen ölüm değil,Nisan'ı bırakıp gidecek olmam.Ölüm'ün ne zaman kapımı çalacağını bilmeden yaşıyorum ve beni asıl yoran bu bilinmezlik.
-Ahh!

Duymuş olduğum acı dolu ses ile adımlarımı hızlandırdım ve hızla sokak kapısını açtım,sesin geldiği yöne doğru ilerledim.
Nisan'ın parmağından damlayan aşağıya doğru süzülen kan ile karşılaştığımda,hızla yanına doğru  ilerledim.

-Nisan,geçti canım,geçti.

Nisan,gözlerini bana dikti ve acı dolu gözler ile bana baktı. Yara olmayan elinden tutup yavaşça koltuğa oturttum onu.
Dikiş set'ini aldım ve Nisan'ın elinde ki dikişi dikmeye başladım.
Canını yakmaktan korkuyordum.
Olabildiğince yavaş ve ağır hareketler ile dikmeye devam ettim .
Dikişi bitirdim.Yavaşça ip'i kestim ve dikiş'i sonlandırdım.Elini hafifçe yukarıya  doğru  kaldırdım ve nazikçe az önce acıyan parmağını öptüm.
Güneş bana sorgu sorar bir şekilde bakıyordu.

-Ben...Sinan.

Çaresizlik kalbimi parçalarken,tüm bu olumsuzlukları sevdiğim kadın'a yansıtmamaya çalışıyordum.Onun bana boş bakışları her ne kadar bu durumu güçleştirse de onu mutsuz etmemek için çabalıyordum.
Bana olan bakışları can yakıcıydı.
Gözyaşlarım'ı daha fazla saklayamadım ve Güneş'imi kendime çektim.Gözyaşlarım tuzlu su gibi kanayan yaralarımı tekrar kanatıyor,kabuklarımı soyuyordu.
Sanki bir el vardı boğazımda,beni boğuyor nefes almamı engelliyordu.
Eğer geldiğinde,sana boş gözlerle bakarsam,üzülme olur mu?
Çünkü aklı silinmemiş olan Nisan senin üzülmene katlanamıyor.
Bunu unutma,olur mu?
Seni seviyorum,Güneş'in.
Gözyaşlarını sildim ve Güneş'in gözlerinin içine baktım.Kalbimin her atışı acı yayıyordu bedenime.
Bana tekrar eskisi gibi baksa,bana seni seviyorum dese tüm bedenimdeki acılar yok olacaktı.
Ve imkansız kelimesi işte tam bu anda ortaya çıkıyordu.İmkansızdı,ve imkansızlığı can yakıyordu.
Öyle birşeydi ki,varlığı da,yokluğu da ölümle eş değerdi.

-"Seni seviyorum....Seni seviyorum.....Seni seviyorum..."

Kalbinde duyduğu yoğun sızı genç Adam'ın sesine,gözlerine yansımıştı.Genç kadın'ı oturduğu koltuktan kaldırdı ve yavaşça odasına doğru götürdü,odasının kapısını açtı ve içeri girdiler.

-"Bak sevgilim,bu sensin.İlk yaz tatilimizde çekilmiştik bu fotoğrafı seninle.O zaman beni çok seviyordun..."

Derin bir nefes aldı ve sözlerine devam etti genç adam.

-"Bu da kartopu savaşımızdan.Sen kar yağıyor diye çok sevinmiştin,karı çok seversin sen.Tam yağan karlara bakarken çekmiştim bu fotoğrafını.Öyle güzel
gülüyorsun ki insanın içi sıcacık oluyor..."

Yaşadıkları şeylerin yoğun acısı genç adam'ı çıkmaza sürüklüyordu.Bir uçurum vardı.
O uçurumdan her seferinde atlıyor,fakat ölmüyordu.Her seferinde kalbine almış olduğu yaralar ile devam ediyordu hayatına.

-"Bu resimde ise,aşkımızı ilan etmiştik birbirimize.Ben hala çok seviyorum seni Nisan..."

Sımsıkı sarıldı genç adam sevdiği kadın'a.
Küçücük bir çocuğunun annesine muhtaç olması gibi bir muhtaçlıktı bu.
Güneş'ine ihtiyacı vardı genç Adam'ın...

-"Beni,bizi unutamazsın,hatırla bizi yalvarırım....yalvarırım hatırla...."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
SükutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin