Dayımın evine doğru kinle yürümeye başladım. O an; ayaklarımı bastığım yerleri alevle kaplıyor gibi hissettim. Hızlı adımlarla ana caddeye çıktım. Otobüse binip, evin olduğu mahalleye kadar geldim. Arkamdan inen insanlar arasında ismimi duyduğumu sandım. Sanki birisi adımı haykırıyordu. Ama arkama bakmayıp yürümeye devam ettim. Evin bulunduğu o ıssız sokağa geldiğimde hayla beni takip ettiklerinin farkındaydım. Adımlarını duyabiliyordum. Evin kapısına geldiğimde bana doğru yaklaşmaya devam ettiler. Gerildiğimi hissettim. Duraksayıp tırnaklarımla oynamaya başladım.
- Gerildiğinde hep böyle yapar.
Dayımın sesiyle arkama baktım. Gözlerim kocamandı. Beni takip edenlerin dayım ve Ate olduğunu öğrenince o kadar rahatladım ki anlatamam. Dayımım kollarında büyükçe bir tablo vardı. O yüzen o an ki sevincimi Ate'nin boynuna sarılarak gösterdim.
Dayımın öksürmesiyle kendime geldim. Ate'yi ittirip evin kapısını açtım. Dayım elindekileri özenle duvara yaslayıp bana sarıldı ve sordu;
- Eee prensesim, sınav nasıldı?
- Dayı, hatırlıyor musun bilmiyorum ama sınav salonundan çıkıp beni emni...
Ate'nin ağzımı kapatmasıyla susmak zorunda kaldım. Yine o erkek kokusunun içine boğulmuştum. Elinden kurtulup;
- Tanrım, Ate! Kendinde misin sen ya!?
Dayıma eve döneceğimi söyledikten sonra odama çıkıp eşyalarımı toplamaya başladım. Söylenerek bir yandan eşyalarımı topluyor. Bir yandan da koca bir seneki tüm emeklerimin son dokuz günde elimden akıp gitmesine sinirlenip ağlıyordum. Çantamı topladıktan sonra müzik dinlemek için radyoyu açtım. Korece şarkılar çalıyordu. Sıradaki şarkı "Eyes, Nose, Lips" çalmaya başladı. Ama Taeyang'ın sesi bildiğim kadarıyla bu tonda değildi. Bu ses daha çok Ate'nin sesine benziyordu. Kafayı yemeye başladığımı düşünüp radyoyu kapattım. Ama ses hala gelmeye devam ediyordu. Dayımla birlikte gitar çaldıklarını düşünüp aşağı indim. Ses hala kulaklarımda çınlamasına rağmen gitarı çalmıyorlardı...kimse çalmıyordu. Sadece canları sıkkın bana bakıyorlardı. Ate, çenesini açıp lafa başladı:
- Sana mesaj atan bendim...dayın değil. Dün baban gittikten sonra biraz kafasını dağıtmak istediğini söyledi ve evden çıktı. Sana sınav çıkışı anlatıp moralini bozmasın diye unuttuğu telefonu aldım. Tersliği anlamaman içinde karşı barda sabahladım. Sabah sen evden çıkınca peşinden geldim. Sınav salonunu dayının bildiğini hatırladım ve onun ağzından sana mesaj attım. Maksat ikinizi bir araya getirmemekti. Çünkü seni görünce, sana söyleyecekti...anneni.
- Ne diyorsun çocuk sen ya?
Dayım, karşı koltuktan yaşlı gözleriyle bana baktı. Yanıma gelip bana sıkı sıkı sarıldı;
- Miya peri annene kızmış gibi görünüyor...
Hayır...hayır, hayır. Bu Miyaperi'yi en son...dedem öldüğünde duymuştum. Z[
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞIK OLAN CESUR CESUR OLAN İSE APTALDIR
Teen FictionBu hikayeyi iki ayda yazdım. Bir kitap için kısa olduğunu biliyorum. Ama konuyu uzatıp bozmak yerine kısa ama eğlenceli bir hikaye yazmaya çalıştım. Okurken canınız sıkılmasın diye sürprizler sakladım...umarım beğenirsiniz :) Aşk, cesaret ister Cesu...