Bir oda içinde geziniyorum, garip şekilde sadece kuş sesleri yankılanıyor, karşımdaki kapı gözlerimi kamaştırıyor ona doğru adımlarla ilerliyorum ama beni durduran o yumuşak ses..
"Dur kızım ben geldim."
Bakışlarım ona kayıyor, gözlerim doluyor kafamı çevirmemle; parlak saçları ve gülümseyen suratı bana kucak açıyor , ağzım düğümleniyor ama nasıl olur yoksa bu gerçek mi ..
"ANNEM...!!"
"Sen gerçek misin"
Susuyor, eliyle parlak kapıyı gösteriyor. Kapının yavaşça açılmasıyla uzun boylu tanımadığım bir yüz bana gülümseyerek elini uzatıyor, yüzü uzaktan çok bulanık ayaklarım beni kapıya yönlendiriyor, yüzü netleşen çocuk bana doğru yaklaşıyor. Gülümseyerek yüzündeki tatlı ifade derinleşiyor, arkamdan gelen farklı bir ses daha, bu sesi tanıyorum. Bu onun sesi, arkamı dönmemle beni kendine çekiyor. Çekimi çok kuvvetli ve gözlerini gözlerime kitleyerek;
" Beni bırakma..."
Kan ter içinde uyanmamla etrafa baktım, kalbim küt küt atıyordu. Annemi görmem içimdeki huzuru yerine getirmişti, ama tek bir gerçek vardı ben deli gibi ona aşıktım rüyamda bile onu göruyordum ,sert tavırları umursamayan bakışları beni yıldıramazdı onun da bana karşı hisleri vardı biliyordum. Ama hep uzak, hep uzaktı, bir kaç kez yakınlaşmıştık. O bunu deli ediyordu, ama kaç gündür yüzüme bakmıyordu, gözleri beni arıyordu benim gözlerimde onu.
Uyandığımda Max yanı başımda uzanıyordu, saat epey geçmişti toparlanıp pembenin yanına gittim;
" Yeni gelen çocuk hakkında ne biliyorsun"
" Çocuk taş kızım ya!"
Tebessümle ifademi bozmadan;
" Kim diyorum"
" Ne kızıyorsun aşkom duyduğuma göre parti verileceği için gelmiş ve bir kız daha gelcekmiş"
" Ne kızı, kız kim, kimin kızı, ne işi var, burda haa!"
Yüzünü buruşturarak yüzü yerde, parmaklarıyla oynayan pembeye gitti, kocaman açılmış gözlerimle bunu yapıyorsa bir şey var demektir.
" Söyle dedim!"
Tekrar yüzüme bakarak ;
" Nişanlısı "
" NEE! "
Kendimden geçmiştim, gözlerimin önüne gelmişti herşey, nişanlısı vardı demekki ,ve o kızla evlencekti. Benim dünyam başıma yıkılmıştı, dışarı çıktım yerde taşta oturuyordum, arabasıyla önümde bir cisim dikiliyordu. Kendime getiren sesin bana seslenmesiyle;
" İyi misin sen "
Kendime gelmemle doğruldum ve ayağa kalktım. Bana bakan iki çift gözle buluştum, sıcak bakışları ilgimi çekmişti, bu çöp bırakmaya giderken çarpıştığım çocuktu bana ilgi dolu bakışlarla bakıyordu ;
" iyiyim "
" Adın ne senin "
İçimden sanane demiştim ama terbiyesizlik yapamadım hızlı şekilde ;
" Eylül "
Sırıtarak ;
" Hiç eylül adında sevgilim olmadı "
Neydi bu şimdi napayım yani, Oktayın gerçekleri canımı yakıyor yeterince ..
" Benim adımda Christian memnun oldum güzel bayan "