İçimdekiler

41 1 1
                                    

  Hayat insanı bir anda acımasız yapar mı ?... Her şeye neden olan küçük şeyler, beni sert ve güvensiz yapmıştı. Küçüklüğümden kalma anılarım kadınlara ilgimi olumsuz etkilemişti. Bu yüzden kadınlara tepkim hep sert oldu.

Ben Oktay, ailemin tek erkek çocuğu, son mirasçısı ve ilk göz ağrı. Küçükken mutlu bir ailede yaşadığımı sanıyordum, her şeyleri kavrayacak yaşa gelene kadar. Ve sonra hayatımın birer yalandan ibaret olduğunu anladığım gün nefret ettim.En çok ta Annemden....

    Her şey altı yaşlarımda başladı. Bir gece, çok susamıştım yatağımdan kalktım ve su içmek için merdivenlerden iniyordum ki o sırada babamı evimizin hizmetçisiyle samimi görmüştüm. O an her şey karmakarışıktı. O zamanlar da babamın anneme aşık olduğunu ve sevgilerinin sonsuza dek süreceğini düşünürdüm. Tabiki olayları anlayacak yaşa gelene kadar, zamanla artık daha iyi kavrayabiliyordum ve en kötüsü her şeyden anneminde haberi vardı. Bu beni daha da sinirli ve öfkeli hale getiriyordu...

    Liseye yeni başladığım yıllarda artık daha da katlanılmaz bir hal alıyordu.Ayrı eve çıkmaya karar vermiştim, ilk önce annem buna karşı çıksa da zamanla babamı da ikna etmiştim.

  O zamanlar çok sevdiğim bir kız vardı. Gerçekten etkileniyordum. Adı Defneydi, onu her gördüğüm de elim ayağım birbirine dolanıyordu , yaşamak için bir sebep gibiydi bana ...Bir gün cesaretimi toplayıp yanına gittiğimde hiç düşünmeden sevgilim olur musun demiştim ve kabul etmişti. Bu beni çok şaşırtsa da ilk sevgilim olacaktı ve kalbim yerinden çıkarcasına küt küt atıyordu çok heycanlanmıştım. İlkerimi yaşadığım kadındı Defne, ilk öpücük, ilk dokunuş, bana kendimi özel hissettiriyordu. İlişkimiz o kadar kusursuz ve güzel gidiyordu ki gözüm kör olmuş tu yolunda gitmeyen şeyleri görene kadar...

   Defnenin doğum günü yaklaşıyordu, ve onu o kadar çok seviyodum ki mutlu etmek için devamlı uğraşır ilgimi hiç eksik etmezdim. Doğum günü için günlerce düşünmüş en güzel parti mekanını tutmuştum, onu mutlu görmek benim için çok değerliydi. Bizim sürekli gittiğimiz bir Cafe vardı. Ordaki pastaları çok severdi ve en sevdiği pastayı almak için oraya gittim.

  Tam pastahaneye girecektim ki, Defnenin yanında hiç tanımadığım bir çocuk saçlarını okşuyordu ve Defnenin dudaklarından öpüp duruyordu. Onları o şekilde görünce başımdan aşağı kaynar sular döküldü, elim ayağım titremeye başladı. Göz yaşlarımı dahi tutamıyordum, istemsizce yanaklarımdan yaşlar akıyordu. Yumruklarımı çok sert sıkarak Cafeye daldım ilk olarak çocuğu oturduğu yerden yere fırlatarak, yumruklamaya başlamıştım. O kadar sert ve delice vuruyordum ki çocuğun yüzü kanlar içinde kalmıştı. Kafamı çevirdiğim de korkulu gözlerle, Defne de yapma etme diye bağırıp duruyordu.

   O günden sonra aşka sevgiye lanet ettim . Bir yıl boyunca sersem haldeydim defalarca intihar denemeleri , başarısızlıklar... Bu süre zarfında hiç kimseyle konuşmuyor telefonlara dahi bakmıyordum. Defneyi unutmak için birlikte olmadığım kız, yapmadığım kötü alışkanlık kalmamıştı. Ailem de sürekli merak ediyor beni düşünüyormuş gibi davranıyorlardı.

   Yıllar geçtikçe daha sert acımasız olmaya devam ettim. Artık babam işleri bana devretmeye başlamıştı. Şirketimizin ortağıyla olan anlaşması beni çıkmaza sokuyordu, ailem kızlarıyla evlenmemi bana uygun görmüşlerdi. Bu konuda hiç taviz vermeyen babam beni zorlasa da umursamadan kabul etmiştim. Ama tahmin etmediğim şeyler vardı o kız Defneydi...

   İntikam almak için bir sebep doğmustu bana ve canını cok yakıcaktım sonucta artık benden kaçamazdı. Ölesiye nefret kin ve öfkeyle dolmuştum ki içim, zamanla bunun üstesinden gelmeye çalışıyordum .Bu süre de bir kaç yıl yurtdışında eğitim aldım ve geridöndügüm de ailem Defneyle beni nişanlamıştı. Buna çok şaşırmıştı Defne beni görünce yüzündeki ifade beni çok mutlu ediyordu. Amacım onu rezil etmek nikahta yüz üstü bırakıp gitmekti ama bu sürede iyi çocuğu oynayıp, onu kendime aşık edicektim...

   Uzun stresli günlerden sonra ailem ve Defneden uzak kendimi iyi hissettirecek bir yere taşındım. Sakin, sessiz ve karanlıktı tıpkı benim gibi...

   Yurt dışında yaşadığım yıllarda kardeşim gibi sevdiğim dostlar edinmiştim. İçlerinden en sevdiklerimden biri vardı .
Adı Cristian samimi , sıcak espirili yakışıklı dostum benim, her zaman yanımda olan biriydi. Ayrıntısına kadar her sırrımi biliyordu, bu da ona güvenmemi sağlıyor beni mutlu ediyor, destekliyordu. Ailemden biri gibiydi.Cristian yetimdi ailesi bebekken terketmişti. Olanları anlatmazdı ama hatırladığını da düşünmüyordum. Kendini geliştirmişti. Evlatlık aldığı aile ona çok iyi bakmıştı.

   Taşındığım yeri hiç soruşturmadan seçmiştim Buradaki insanlar kanun tanımazdı. İçki, kumar, uyuşturucu her türlü pislik batağı vardı ve Kuralları da...

Bir kaç çete çok tehlikeliydi.
Onlardan çevre halkı çok korkar bir şey diyemezdi.
İçimdeki öfke de şiddetini dindirmek için kendimi buraya atmıştım .Aşka kadınlara inancım yoktu. Bir kaç yılda ayak uydurarak kurallarına göre yaşamayı öğrendim.

   O sıralar en büyük sorun eve gelen hizmetçiler ortama ayak uyduramıyor kaçıyordu. Bir gün iş ilanı vererek dolgun maaşla işçi aradığımı yayınlattırdım. Pek umutlu olmasam da bir kaç kişi gelip gitmişti.

   Son gelen iki kişiyle sözleşme yapmıştım çok ciddi gözüküyorlardı. Benimle konuşan kızın adı Eylüldü kararlı ve resmi oluşu dikkatimi çekmişti sözleşme dahi yapmıştık bu sayede içim den aradığım hizmetçiyi buldum diyordum...

Kızın bakışları tuhaftı çaresiz ve acınası ,gözlerime kitlenmiş, etkilenmişcesine bakıyordu. Dikkatimi çeken bura da böyle bir kızın ne işi olduğuydu. Ortamdaki havayı bozmamla kendine gelen Eylül sözleşmeyi imzaladı. Her ne kadar sert olsamda bundan etkilenmiyordu ama benim kurallarım vardı...

  Evde geçen günlerimde sık, sık karşıma çıkıyor, etkileyici bakışlarıyla ilgimi çekiyor, böyle yapması beni deli ediyordu. Eski anılarım depreşince sinirleniyordum.

   İşten yorgun geldiğim gün, tam odama girecektim ki onu banyodan yeni çıkarken karşımda gördüm. Bana odaklanarak bakıyor, bedenini saran, vücut hatlarını ortaya çıkaran havlu ile vücudundaki su damlaları ile beni kışkırtmaya yetiyordu. Baştan aşağı iyice incelemiştim ki. Göz, göze gelmemle donup kalmıştı. Kendimi tutamayarak ayaklarım istemsizce üzerine yürüyor. Yavaşca bedenim bedenine yaklaşıyordu ,onu duvara sıkıştırıyor. Bu hareket bile beni baştan çıkarmaya yetiyordu.

Erkeklik duygularım uyanıyor kendimi zor tutuyordum. Sıcacık bedeni bedenimi sarıyor , ateşli dudakları beni benden alıyor adeta yapış diyordu ki izin isteyerek uzaklaşmasıyla kendimi geri çekerek neler oluyor bana dedim.

   Odama geçtiğim anda onu hayal etmeye başlamıştım. Çok sinirimi bozuyordu, diğer hizmetçiler gibi beni baştan çıkarmaktı amacı bunu biliyordum ama kendime hakim olamıyordum. Bu da beni kışkırtıyordu...

   Ertesi gün üzerimi değişmek için odama girmiştim çok yorucu bir gündü, ve gömleğimi çıkarmakla başladım. Spor yaptığım için vücudum sert ve kaslı yapısı vardı. Her kadını baştan çıkacak kadar iyiydi. Dolabı açmamla içinde Eylülü gördüm ve yine beni deli etmişti. Canı oyun oynamak istiyordu belli ki, kolundan tutmamla yatağa fırlattım. Korkmuştu ama umrumda değildi zaten beni çok tahrik ediyordu. Böyle olması beni ateşliyordu,sert bir şekilde altıma aldım gözlerinde ki korkuyu çok net görebiliyordum. Sürünerek geri çekiyordu kendini o anki heycan, korku her şeyi bedenine yansımıştı beni tekrar yükseltmisti. Bileklerini kavrayarak üstündeydim gözlerini sıkıca yumuyordu kendimi tutarak kenara çekildim. Hızlıca odadan çıkıp gitti...

Bu kızın ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum beni etkilemekti amacı ama korkusu vardı cesaret edemeyecek kadar hemde. Kendime gelmeliydim ondan uzak durmalıydım....

Bir iki gün hiç görmemeye çalıştım. Yüzüne dahi bakmıyordum. O bunun farkındaydı .Varlığı bile rahatsız ediyordu. Beni etkilemeye çalışan bir hizmetçiydi ona bu şansı veremezdim. Biliyordum ki babamın da hizmetçilerle ilişkisi vardı ona benzeyemezdim parası için her şeyi yapan aciz kadınlardı...

   Vazgeçemediğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin