Medya: Zayn
Ders bittikten sonra herkes için tekrar normal birine dönmüştüm. Tek fark artık yeni gelen birinin olduğunu bilmeleriydi. En azından okul düşündüğüm kadar berbat değildi ama diğerleri gibi olup eğlenebilmek ve mutlu olmak isterdim.
Hiç arkadaşım olmadığından teneffüse de tek başıma çıktım. Okulda gezinerek okulu tanımayı ve bazı yüzlere aşina olmayı planlıyordum. Tabi ki bir kaç kötü bakış alacağımı düşünüyordum ama gerçekten çok fazla kişi beni oldukça kötü bir şekilde incelemeye başlayınca daha fazla dayanamayarak sınıfa geri döndüm.
Sınıfa girdiğimde bana bugün ilk kez gülümseyen kişiyi gördüm. Sıra arkadaşım bana ufak bir gülümseme göndermiş ve daha sonra arkasını dönerek, arkadaki bir kızla konuşmaya devam etmişti. Çok arkadaşı var gibi görünüyordu ve sıklıkla birileriyle konuşuyordu. Sırama vardığımda kitabının kapalı olduğunu gördüm ve isim etiketi de vardı. İsmini ve soyismini okudum "Lucy Wall" idi ve bu soyat bana tanıdık geliyordu. Adını zaten önceki ders öğrenmiştim ama soyadı... Tanıdıktı işte.
Onun haricinde okulda yalnız ama ilgiliyle ders dinlediğim bir gün geçirdikten sonra eve döndüm.
Annem evde, ofisinde bir hastası ile konuşuyordu. Ofisi evimizin hemen yanındaki bir başka apartmanda, bir dairede idi. Burdaki pencereden onu görebiliyordum. Omuzlarımı düşürerek bir şeyler atıştırmaya gittim.
Tam bu sırada çalan telefonuma baktım ve "Jake" yazısını gördüm. Jake babamdı ama bizimle yaşamıyordu. Aslında ben on yaşında iken bizi terk etmişti ve artık benim umrumda olmayan biriydi. Telefonu açmadım ve karnımı doyurduktan sonra saçma ödevlerimi yapmak için odama gittim. Ama içimde kötü bir his vardı.
////////
"Mutluluğu hissedemiyorum demek benim kırılmadığım anlamına gelmez José. " diye mırıldandım kendi çizdiğim ve José adını koyduğum resme doğru.
Hayatımda çizdiğim ilk pozitif bir hava yayan resimdi ve José her daim gülümsüyordu. Onunla konuşmamın bana iyi geldiğini fark edince onu çerçevelettirip odama asmıştım. O, benim sahip olmak istediğim gerçek bir gülüş ila bana bakarken onu taklit ederek, güzel olmasını umduğum bir gülüş gönderdim.
O hala gülümsemeye devam ediyordu.
Bense sessizce onu izliyordum. Sanki dile gelip konuşacakmış gibiydi. Bir süre sonra bu düşündüklerimin saçma olduğunu düşünüp odamın ışıklarını kapattım ve uyumak için yatağıma yattım.
////////////
Ertesi gün okula neredeyse geç kalacağımdan hızlı bir şekilde koşarak gitmeye karar vermiştim. Koşarken de birilerine çarpmaktan son anda falan kurtuluyordum. En sonunda okula vardığımda, insan denizinden sıyrılıp zorlukla sınıfa ilerlemeye başladım. Tam sınıfa giriyordum ki bir anda kendimi yere savrulurken buldum.
Önce neler olduğunu idrak etmeye çalıştım.
Gözlerim etrafı tarayıp, düşüncelerim birbirleriyle savaşırken "Pardon." diyen çocuğu farkettim. Çocuk, gerçekten tehlikeli bir tipe benziyordu. Kolunda görebildiğim kadarıyla bir kaç dövmesi de vardı. Fakat beni korkutamazdı.
Ona öfke kusan bakışlarla baktım. Kahverengi ile ela arasında değişen renkte gözleri ve siyah saçları vardı. Bakışlarım üzerine ne yapacağına bir süre karar verememiş gibi durdu ve yavaşça ayağa kalkıp bir kez daha özür diledi. Daha sonra koşmaya tekrar başlayarak, ona gülümseyip elinde bir telefon -muhtemelen bana çarpan çocuğundu- tutup sallayan kıza doğru koşmaya başladı. En sonunda o telefonu kaptığında bende yerden kalkmıştım.
Sınıfa girmeden önce gördüğüm tek şey onun, o kıza daha sonradan sarılmasıydı ve kızın "Sadece telefonunu aşırıp sana oyun oynamıştım Zayn." deyip kahkaha atmasıydı.
O anda kıza gıcık olmuştum bile.
LÜTFEN OKUYUN👇
👉Arkadaşlar bu hikayenin neresi bilim kurguya giriyor diyebilirsiniz ama bir kaç bölüm sonra Crystal, değişik beyin durumu için denek olacak ve o zaman tamamıyla bir bilim kurgu hikayesine dönecek. Zayn ise -gerçek adı olsun istedim- ana karakterlerden biri. Medyaya da koydum. Bu bölümü okuyan, vote veren herkese çok çok çok teşekkür ederim😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızlık
Science Fiction~ZAYLENA~ ●●●●●●●● Mutlu olmak nasıl bir şeydi? İşte Crystal bunu bilmiyordu. Çünkü beynindeki hasarlar nedeniyle mutlu olma duygusunu doğuştan itibaren kaybetmişti. Mutluluğu hissedemiyordu. Bu da onu, insanları duygusuz hale getirilmeye çalışılan...