Medya: Malia
Okuldaki diğer günlerim aynı ruhsuzlukla geçmeye devam ediyordu. Aslında bu beni çok etkilemiyordu çünkü daha önce de aynıydı.
Bazen, bu durumdan sıkılıyordum. Hayatımda mutluluk yoktu ve bu bir kişi için çok ağırdı. Annemin, kendime zarar vermemi beklediğini ve bu nedenle beni korumak için tetikte olduğunu da hissedebiliyordum.
Ama bu sefer kararlıydım. Sahte gülüşlerin arkasına saklanarak aradaş edinecek ve derhal kendimi bu berbat bataklıktan kurtaracaktım.
()()()()()()()()()()()()()
"Herkese merhaba!" diyerek girdiğim sınıfta pek kimse beni umursamasada bir kaç kişi de bana merhaba dediğinde işlerin yoluna gireceğini düşünmekten kendimi alı koyamadım.
Sırama oturduktan sonra Lucy ile konuşma başlatmaya karar vermiştim. İlk başta omzuna dokundum ve bana döndüğünde gülümseyerek "Günaydın." dedim. Şaşırmıştı çünkü onunla daha önce hiç konuşmamıştım. İlk başta bir şey söyleyecek gibi olduysa da"Crystal... Neyse sana da günaydın." diyerek kocaman gülümsedi. Bense o sırada Lucy'nin kişiliğini çözmeye çalışıyordum.
Lucy insanlara yardım etmeyi seviyor gibiydi ve herkese akıl veriyordu. İnsanları uyarması ve onlara en doğru yolu göstermesi ile okulda melek lakabı almış biriydi. Lucy ise bu lakaptan hoşlanıyor gibi gözüküyordu. Lakabına daha da layık olabilmek için de yardım isteyenleri geri çevirmiyordu. Bunların hepsini bir haftada, kızlar tuvaletindeki dedikodu merkezinde öğrenmiştim. Konuşmalara katılmasam da kulak misafiri olduğum şeyler yetmiş de artmıştı bile.
Bir süre Lucy ile sohbet ettikten sonra, onun isteğiyle aşağıya gezmeye indik. Lucy, okulda gezinirken hiç durmadan konuşuyor ve bana okuldaki insanlara karşı taktik vermeye çalışıyordu. Yeni kız ile dost olup melek lakabının daimi için mi uğraşıyordu yoksa gerçekten benimle arkadaş olmak mı istiyordu, karar verememiştim. Bir süre ona güvenemeyecektim sanırım. Yine de bazen, bana oldukça şüpheli geliyordu. Onda şüphe uyandıran bir şey vardı. Bunu daha sonra gözlemleyecektim.
Biraz daha gezdikten sonra kantine gitmeye karar vermiştik. Ben su ve cips alacaktım. Lucy ise formunu korumaya çalışıyordu, zaten boyu uzundu ve fiziği gerçekten güzeldi.
Kantine vardığımızda, bayağı kalabalık olduğunu gördük. Üstelik bir de kavga vardı. Böyle bir okulda anlaşmazlık olması pek tabi mümkündü. Kızlar tuvaletinde bile her gün bir kavga yaşanmıştı. Okulun adını "Kavga Lisesi" falan yapmalıydılar. Ve kavgayı çok sevdikleri izlenimine kapılmışmıştım yani kalabalık olması normaldi. Bende kavga izlemeyi severdim ve meraklı bir tip olduğumdan, Lucy'i sürükleyerek izleyicilerin arasına katıldım. Dün bana çarpan çocuk, Zayn ile bir kaç oğlan kavga ediyordu. Gözlerimi devirdim ama izlemeden de duramadım.
Zayn bir süre yerde dayak yedi. Gerçekten garipti, onun gibi biri dayak yer miydi? Yerde yatmış, ona tekme atan kişiye karşı koymaya çalışıyordu. En sonunda öfkeli bir şekilde yerden kalktı ve... bayağı bir aptal gibiydi ve vahşi bir görüntüye bürünmüştü, doğruca çocuğun üstüne uçtu. Artık o dövüyordu bir süre boyunca grubun diyer üyelerini de dövdü fakat biri vardı ki ona baktıkça Zayn'in gözleri öfkeyle kısılıyordu. Bir kaç dakika sonra Zayn, o çocuğun yanına gitti ve çok yüksek olmasa da çocuğa şuan yakın olduğum için dediklerini duyabildim. Tabi benimle birlikte bir kaç kişi de duymuştu. "Ona yaklaşma. Bir daha Malia'ya yaklaşma." Ve çocuğa kafa attı.
Daha sonra devam eden var mı dermişçesine gruba da bir göz attı. Bir bölümü kaçmıştı.Sinirden titriyor, grubun geriye kalan kişilerine adeta meydan okurcasına bakıyordu. En sonunda kimsenin cesareti olmadığını anlayınca biraz da olsa sakinleşti.
Malia'nın yanına gitmeden önce gözlerini biz izleyicilerin üzerinde gezdirdi fakat bana bakmadı bile ve dün sarıldığı kızın elinden tutarak kalabalıktan sıyrıldı. Malia denen kız, sarı, dalgalı saçlarını savurarak yürümeye başladı.
Demek kızın adı Malia diye düşündüm. Onların arkasından bakarken, bir kez daha gözlerimi devirdim. Malia'ya gıcık olmaya cidden devam ediyordum ve bunun nedenini bilmiyordum. Kız suçsuzdu ama yine de sevememiştim işte. Ama bildiğim bir şey vardı ki Zayn'e daha da gıcık oluyordum.
Günüm neşesiz bir biçimde geçti ama en azından Lucy ile arkadaş olmuştum. Ve en önemlisi değişiyordum. İlk arkadaşımı edinmiştim ve bugün hiç olmadığım biri gibi olmuştum. Bu hem kötü hemde iyi bir şeydi. Tabi gerçek kişiliğim artık tehlikedeydi ve ilk arkadaşım hala daha benim gözümde, çözülmesi gereken bir bulmacaydı. O gerçekten değişikti ama bir o kadar da bana yakındı.
◇◇◇◇◇◇◇◇◇👉Merhaba, sonunda bir bölüm daha bitti☺ Ve okunma sayıları gün geçtikçe artıyor. Herkese gerçekten teşekkür ederim. Bu arada artık hikayelere gif ekleyebiliyormuşuz. Arada bir gif koyabilirim belki. Yeni bir bölümde görüşmek üzere😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızlık
Science Fiction~ZAYLENA~ ●●●●●●●● Mutlu olmak nasıl bir şeydi? İşte Crystal bunu bilmiyordu. Çünkü beynindeki hasarlar nedeniyle mutlu olma duygusunu doğuştan itibaren kaybetmişti. Mutluluğu hissedemiyordu. Bu da onu, insanları duygusuz hale getirilmeye çalışılan...