~8~

19 4 4
                                        

Sabah yine neden çaldığını bilmediğim bir şekilde alarm çalmaya başladı. Doğruya ben alarmı haftanın bütün günlerine kurar hafta sonları ise koşu yapardım, düzenimi bozmak istemediğim için ayağa kalktım ve banyoya doğru ilerledim.

Banyoya girdiğimde aynadaki yansımama baktım ve annemle seçtiğimiz o çok tatlı bulduğum mavi kuzucuklu pijamalarıma gözlerim dolu dolu baktım, geçmiycekti acım ve geçmesinide istemiyordum zaten çünkü o benim hayatımdaki en değerli varlıktı. Ama bu süreçte anneme verdiğim sözü unuttuğumu fark ettiğim için olabildiğim kadar mutlu olacaktım. Banyoda yüzüme bi kaç suyu çarptıktan sonra havluyu elime alıp yüzümü silerek yerine astım.

Odama ilerleyip dolabımın karşısına geçtiğimde siyah bi eşofman altı ve mavi bi sweat geçirdim, masamın önüne ilerleyip saçlarımı taradım ve ardından bir toka alarak saçımı topladım. Aşağıya indiğimde Seda abla henüz kahvaltıyı hazırlamaya çalışıyordu, konuşmasına fırsat vermeden "Sadece biraz yürüyüş yapıp dönücem." Dedim ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda yağan karı ve yerlerde tutmuş karı görünce mutluluktan uçtum diyebilirim, evet kışı sevmiyordum ama kar yağmasını seviyordum.

Zaten ben buraya gelmeden önce yeni yıla girmiştik fakat bu sene bir türlü kış gelmemişti ve şu an yağdığını görünce cidden çok sevinmiştim. Tabikide spor yapma düşüncemden vazgeçmedim ve üzerime bir ceket ve ayakkabılıktan siyah spor ayakkabılarımı alarak dışarı çıktım.

Sadece yarım saatlik bi yürüyüş ardından geri dönmek için arkamı döndüğümde karşımdan uyuşuk uyuşuk gelen köpeği görmem bir oldu sağıma ve soluma baktığımda etrafta kimsenin olmadığını gördüm. Ellerim titremeye başladığında nereye kaçacağımı bilemez bir şekilde etrafa baktım, köpeklere karşı aşırı bi fobim vardı, hatta çoğu hayvana karşı fobim vardı. Arkamdan gelen adım seslerini duyduğumda kas katı kesilmiştim birisi kolumu tuttuğunda o tarafa doğru kafamı çevirdim. Bu nasıl bi tesadüftü bilmiyorum ama şuanki tesadüf için nasıl teşekkür etsem bilemedim, kurtuluş yoluymuş gibi koluna tutunduğumda köpek bize doğru gelmeye başlamıştı yavaş adımlarla arkasına saklandım ve sıkıca beline sarılıp çıkan sesimle "kov onu." Dedim. Doruk bana anlamayan gözlerle baktığında gözlerimi tekrar köpeğe çevirdim artık çok az bi mesafe kalmıştı daha sıkı sarılıp son kez " köpeği, lütfen kov onu." Dedim.

Kelimelerimi anladığında hemen kopeği kovdu ve beni arkasından çıkarıp banka oturtturdu. Hemen geleceğini söyleyerek yanımdan ayrıldı ve su şişesiyle yanıma gelip şişeyi bana uzattı. Bir kaç yudum içip ona uzattım ve teşekkür ettim. Kendimi daha iyi hissediyordum, "gerçekten bu kadar çok mu korkuyorsun?" Diye bir soru yönelttiğinde kafamı hafifçe salladım. Bu sefer muzipçe gülümsedi ve "eğer böyle sarılacaksan köpeği bir daha çağırmalıyım." Dedi.

Karnına hafif bi yumruk geçirip "Bide dalga mı geçiyorsun ya." Diyip hafif sırıttım.

"Sabah sabah napıyosun sen burda?"

"Ne yapabilirim koşu yapıyodum."

"Köpekten korkmana rağmen koşu yapıcak kadar cesaretim var diyosun yani?"

"Hayır ben bulunduğum şehirdeki köpeklerden korkmazdım çünkü onlar beni sürekli gördükleri için yadırgamazlardı ve üzerime gelmeye çalışmazlardı, ben bi an unuttum hem bunun neresi komik? Bak hâlâ gülüyo yaa tamam bu kadar yeter ben gidiyorum." Diyip ayaklandığımda karnına baskı uygulayarak kendini susturdu ve "Hey Kumsall dur ya tamam, hem bak sustum ne olmuş yani köpekten korkuyorsan? Bu gayet doğal bak hâlâ gidiyo, köpeğimi çağırayım illaki? Gel oğlum gel kuçu kuçu.." "Tamam sus gitmiyorum çağırma şunu." "Peki hadi özür yerine sana kahvaltı ısmarlayayım."

ACI GERÇEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin