15. Bölüm: Düğün 1 / Seni İstiyorum!

11.7K 318 34
                                    

Artık düğün başlıyor, bakalım Gut geleneklerini beğenecek misiniz 😎🙏🏼

İki hafta içinde Prens'in yapma dediği şeyleri yaparak onu çileden çıkarmış, tüm orduyu da kendime hayran bırakıp aşık etmiş bulunuyordum. Yapacağım her şeyde benden önce atılıyorlar, atacağım her adımda yanımda oluyorlardı. Her an ve köşe bucak kaçışım William'ı çıldırtıyordu.
Askerlerin bana eşlik ettiği durumlarda beliriyor, o altın rengi volkan gibi bakışlarını üzerlerine salarak aniden etrafımda oluşan kalabalığı dağıtıyor benden sinirini atmak için üzerime yürüyordu.
Bunu bilerek yaptığımı anlamayışı beni gerçekten eğlendiriyordu. En son askerleri kovarak ürkütmüş ve elimden tuttuğu gibi boş olan taht odasına sokmuştu. İçeride kim varsa onları da kovmuş beni içerideki masaya yatırıp üzerime binmişti.
"Elimde kalacaksın Olivia!" gürleyişi geniş oda da yankılanırken soyduğu göğsüm ve sıyırdığı bacaklarıma koyduğu ısırık ve öpücüklerle kıkırtımı serbest bıraktım.
"İstediğiniz elinizde kalmam değil mi majesteleri?"
Açık renk saçları anlına tutamlar halinde dökülüyordu ve köşeli yüzündeki görünür sakalları fazla çekiciydi. Boynundaki pelerininin bağını çekip çözdü, üzerindekileri bir hızla çıkardığında insanüstü ve aynı zamanda mükemmel göğsü nefesimi kesmişti. Ayırdığı bacak arama yerleşip sertliğini bana bastırdı.
Ona karşı bu kadar savunmasız kaldığım için kendimle bir savaş içerisindeydim, bileğine yapışıp tırnaklarımı geçirdiğimde bakışları oraya kilitlendi.
Arsız sırıtışıyla gözlerime baktığında tepki veren yerlerim bambaşkaydı.
"Biliyorsun bebeğim, yarın düğünümüz var. O yüzden tırnaklarını yarın akşama saklarsın."
Yüzüm kızarıp kafamı çevirdiğimde göğsüme kapanan sıcacık dudaklarla gerildim. "Ne demek bu?"
"Yarın yürüyemeyeceksin demek, aşkım."

Sabah gözümü tüm Gutanya'da güneşin ilk ışıklarıyla başlayan boru sesleriyle açmıştım. Gerinerek pencereye koşuşturdum, görebildiğim her kuleye Gut bayrağı çekilmiş, olabildiği kadar tüm ağaçlara da asılmıştı.
Bayram havası olan vatanımda bunun düğünümüz için olacağı aklıma geldi. Başım döndüğünde aklıma gelen sorun koskocamandı.
"Katherine! Tanrılar aşkına neredesin?!"
Kapı aniden açıldığında en az benim kadar heyecanlı ve telaşlı yardımcımı gördüm. "Benim...benim gelinliğim yok!"
Gözümden süzülen damlalar düğünümde rezil olacağım içindi. Tanrılar aşkına ben bu evliliği kabullenmiştim!
Mendilini çıkarıp yüzümü sildi, yüzündeki gülümseme beni düşündürüyordu. "Ne demek gelinliğim yok?! Diğer elbiselerin ölçüsünü alırken diktik ya efendim."
"Ne-ne nasıl? Ben hiç görmedim!"
"Derdinizle o kadar meşgulsünüz ki gözünüz hiçbir şey görmüyor, ama üzgünüm gelinlik için hazır olana kadar Prens ceza olarak görmenizi yasakladı."
"Bu benim düğünüm, ah William!"
"Hayatımda böyle bir şaheser daha görmedim. Terziler gece gündüz demediler, ve bunu prens tasarladı."
Soracak daha fazla sorum vardı ki ellerimden tutup beni ayağa kaldırdı. İçeriye gelen diğer hizmetkarlarda hazır bulunduğunda kraliyet düğününde neler olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.
Biri elinde büyük bordo bir kürkle hazır bekliyordu. "Sizi soyundurmalıyım."dedi Kate.
"Bana ne olduğunu anlatırsan kendimde yaparım."
"Kraliyet düğünlerinde sabah çiftler haremlik ve selamlık olarak ayrılan hamamda yıkanırlar. Soylu gelin soylu leydilerin beğenisini önce vücuduyla sonra da dansıyla gösterir."
Biraz düşündüm, "Kraliçe de orada olacak mı?"
"Elbette efendim."
"Yani cilveli olmalıyım öyle mi Katherine? Prens'e layık olup olmayacağım tartılacak?"
"Dediğiniz gibi leydim."
"Pekala hadi beni soyalım."

Üzerimdekileri çıkardıklarında onların bile hayran olmuş bakışlarını yakalamıştım. Sıska olduğum halde güçlüydüm. Tenim çok beyazdı bacaklarım ve belim inceydi ama göğüslerim kalçam bunların tam tersi bir yoğunluğa sahipti.
Kürkü üzerime sardıklarında yumuşacık dokusuyla rahatladım.
"Hamama prenste bu şekilde gidecek efendim, anadan doğma saf bir çocuk gibi temizlendiğinizi gösteriyor. Çıplak ayaklı da olmalısınız ki bu da zenginliğin her yerde olmadığını hatırlatmak içindir."
Kolumdan tutup beni kapıya yönlendirdiği zaman kulağıma eğildi "Leydi Saraphine ve sizi ezen diğerleri de orada olacak efendim, Prens kesinlikle tavrınızı koymanızı istiyor."
Ah William! Bu emirin elbetteki başımın üzerinde yeri var!
Jülide ve Burrus kapımı açtıklarında Prensle göz göze geldim. Aynı bordo kürk onunda omuzlarını ayaklarını açık bırakacak şekilde vücudunu sarıyordu. Gülümseyerek tutunduğum kürkün içinde dizlerimi kırdım. Kate'in bizi çıkardığı koridorda birer metre arayla bayrak ve boru tutan askerler aks belirliyordu. Askerlerin arasına yerleşen insanlar Kate'in önderliğinde hamam yoluna kadar uzanıyordu. Geçtiğimiz her adımda "Tanrılar kutsasın!"diyerek üzerimize serpilen kırmızı ve beyaz güllerle yürüdük.
William'a baktığımda yüzünde çok gururlu bir ifade vardı. "Majesteleri!"diye fısıldadım. Yanımda yürürken yine farklı bir tona bürünmüş altın gözleri beni delip geçti. "Benden vazgeçmek isterseniz son saatleriniz."
Kaşlarını çattığında yüzündeki ifadeden korkmuyordum, ondan korkmayan tek kişiydim.

Hamamın ilk kısmı haremlikti kapıdan girdiğimde kadınlar peştamallarıyla havuzun etrafında dizilmişti. Benimle giren nedimelerim üzerimdeki kürkü almak için uzandılar.
O sıra etrafındaki herkesi göndermiş tam kapıdan baktığında sadece beni ve nedimelerimi görebilen Prens'in sesini işittim. Sinirliydi ve gürlüyordu "Asla!"
Kürk üzerimden yere düştüğünde çırılçıplak kaldım ve omuzum üzerinden William'a baktım. Ondan önce içeridekilerinde bakışlarını yakalamıştım ve özgüvenim tam yerindeydi.
Sırıtışımı gördüğünden bile emin değilim beni ve çıplak vücudumu tamamen süzdü "Asla."diye güç bela fısıldadı.
Kate, kıkırtısına engel olamadan kapıyı Prens'in yüzüne kapattı.
Önüme döndüğümde vücudumu daha da dikleştirdim. Saçlarım kara bulutlar gibi en güçlü haliyle kalçalarıma kadar uzanıyordu.
"Bu taraftan efendim, önce havuzda süt banyosu."
Ama ben hemen yürümeden önce tek tek soylu leydilerle göz göze geldim ve en son tam karşımda havuzun sonunda oturan kraliçeye yönelik bir reverans sundum.
Nefesleri kesilenlerin arasından parmak uçlarımda havuza doğru yürüdüm.
Sağ ayak parmaklarımı değdirdiğimde tam benim içindi sıcaklığı. İçeriye doğru olan basamaklarından gözümü bir an olsun Victoria'dan ayırmadan indim ve tüm vücuduma kadar suya daldım.
Yarım saat kadar diğer leydilerle yüzdüm, sonra içeriye çalgıcılar geldi.
Kate de peştemalına bürünmüş yanımda duruyordu.
"Sizi çıldırtmak yönünde sorular yöneltecekler. Sinirlenirseniz olumsuz düşünürler."
O sırada Victoria'nın yumuşak sesini duydum. "Gel Olivia."
"Kraliçenin yanına gidin dik durun."
Basamakların sonunda bir kez daha süte dalıp çıktığımda her tarafımdan süzülen sütlerle kraliçenin yanına yürüyüp dikildim.
Kraliçe başıyla onayladığında tek soru lanet olası Saraphineden geldi.
"Prensimi nasıl memnun etmeyi düşünüyorsun?"
Tanrılar aşkına bu kadın tam bir salaktı! İkimiz arasındaki farkı göremiyor muydu?
Kate ve hatta Victoria bile bu aptal soruya sırıtmıştı. "Ayağa kalkın leydim."
Bana dik dik bakarak oturmayı sürdürüyordu. "Ayağa kalkın dedim!"
Buz kesen ortamda çekinerek ayağa kalktı. "Rosa peştemalını al."
"Ne? Bu da ne demek oluyor!"
"Şu demek oluyor, bir bana bakın bir de kendinize. Sizce prensi o vücuttaki siz mi yoksa bu vücuttaki ben mi mutlu eder?"
Saraphine apışıp kaldığında Keywill düşesi Loren "Tanrılar kutsasın, umarım sonsuza kadar birlikte olursunuz ve halkımıza huzur getirirsiniz."dedi.
Cesur Keywill'in ardından bir sürü tebrik mesajı aldım. Hepsine de gülümseyerek ve teşekkür ederek cevap verdim.
Beni yan bölmeye Katherine ve diğer nedimeler soktuğunda sütten arındırmak için iyice yıkadılar. En güzel kokulu sabunlar ve masaj yapan eller arasında kendimden geçmiştim.
Duvarlar freskle kaplıydı, ayaklarımı bastığım yer mozaik desenlerle süslüydü. İçki de geldiğinde banyomu bitirmiş kokulu yağlarla vücut masajı yapan nedimelerime kapıdaki Kate haber verdi.
"Bu kadar soylu kadını bir daha asla bu kadar samimi göremezsiniz. Şunlara baksanıza hepsi dans ediyor."
Benimle işleri bittiğinde o kadar mayışmıştım ki bu sıcak ve ıslak mermer üzerinde uykuya dalacaktım.
"Ah hayır hayır efendim! Dans sırası şimdi!"
Kate beni kolumdan tutup süt havuzunun olduğu sıcaklığa bir kez daha soktuğunda gerçektense dediği kadar vardı. Islak ve neredeyse çıplak pek çok soylu kadın ki kraliçe de dahil dans ediyordu. Keywill elimden tuttu ve beni içlerine çekti.
Hepsinin üzerinde peştemal varken benim çıplak oluşum yavaş yavaş utandırıyordu.
Çekingen tavırlarla başladığım dansıma yumruklanan kapıyla hep birlikte son verdik. "Olivia! Dışarı gel!"
Bakakaldığımız da "Ne oldu majesteleri?"diye bağırdım.
"Daha fazla dayanamıyorum seni istiyorum!"
Cevabına hep beraber kahkaha atarken "Üzgünüm."diye bağırdım.
"Leydilerim kapıyı tutun lütfen."
Neredeyse on kişi kapıya gittiğinde müzik tekrar başladı. Prens'in bana olan arzusu o kadar tanrısal ve mükemmeldi ki bu tüm vücudumu ağırdan sarmaya başladı. Omuzlarımı dalgalar gibi yavaş yavaş sallıyor ve kollarımı kıvırıyordum. Gözlerimi kapatarak saçlarımı savurdum, ellerimi vücudumda gezdirerek kendimi sanki William'la aramızda olan sorunlar çözülmüş gibi arzunun kollarına teslim ettim. Müziğin ritmine uygun olarak kalçalarımı kıvırıyor ve tüm kadınlığımla yılan gibi kıvrılıyordum.
O bana dayanamıyordu. Ellerimi vücuduma sararak saçlarımı savurdum.
O beni istiyordu. Kollarımı iki yanıma açıp göğüslerimi ve tüm üst gövdemi salladım. İyice hızlanan müziğin uyuşturucu ritmine kendimi kaptırdım.
O bana aşıktı. Delicesine salladığım kalçalarım ve vücudumla son tam tam da kollarımı belime dayayıp bitirdim.
Tüm soylu kadınlar aynı anda ayağa kalktı ve delicesine bir alkış tufanı tutarken aklımda sadece Victoria'nın tam arkamdan sessizce mırıldandığı sözleri kaldı. "O tam Prens'e göre."

Yorumlar bebeklerim 😘

Aşk ve ÖzgürlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin