(9)Ev (Part 3)

91 19 8
                                    

Multi; Sarah

                         ••••••••

İstila Günü: 62

Kollarını çeker çekmez içeri koştum. Bütün eşyalarımı sırt çantama doldurdum. Bu evde daha fazla kalmaya niyetim yoktu. Çantamı sırtlayıp tam kapıdan çıkacaktım ki gözüme bir şey takıldı. Kenarda asılı duran o cisimden gözlerimi alamıyordum. O cisim ney mi? TAKVİM!

Çantamı yere fırlatıp hemen takvimin yanına gittim. "Bu doğru değil. Olamaz!" Çantamdan ajanda gibi olan defterimi çıkardım. En son iki gün önce yazmıştım. Yani 30 Mart. O zaman bugün; 1 NİSAN!

Demek beni oyuna getiriyordun Ethan Bey. Ya gerçekse Sarah? Hayır, gerçek değil. Ama ben şimdi ona öyle bir şey yapacağım ki bunu yaptığına pişman olacak!

Ethan'ın hızlı gelen ayak seslerini duyduğumda takvimin başından ayrılıp çantamı aldım ve evden koşarak uzaklaşmaya başladım. Evin tam arkasında bulunan ormana gitmeye karar verdim. Ethan bağırdı, "Sabaha geri dönme küçük! Burada artık sana yer yok!" Kendimi bunun şaka olduğuna ikna etmeye çalıştım ama her şakada gerçeklik payı vardı. Bundaki gerçeklikte belki beni sevmediğiydi.

Ormanın bu kısmında ağaçlar daha gürdü. Henüz açmaya başlamış çiçekler, ağaçların yeşeren yaprakları arasındaki tomurcuklar, kuşların şarkıları... Hepsi çok rahatlatıcı geliyordu. Ama aradığım şey yoktu. Hayatta kalabilmek için suya, su bulabilmek için su kaynağına ihtyacım vardı. Yürümeyi bırakıp tüm dikkatimle şırıltı var mı diye etrafı dinledim. Yoktu. Ama bu, coşarak akan bir dere değil sadece sakin olan bir nehir anlamına da gelebilirdi. Önümdeki taşa dokundum. Kuruydu. Yakınlarda bir yerde su kaynağı olsaydı ıslak yada nemli olurdu diye düşündüm.

Yürümeye devam ettim. 'Onların' evinden bayağı uzaklaşmış olmalıydım. Havada kararmaya başlamıştı. Saat muhtemelen altı buçuk gibi bir şeydi. Acaba Ethan endişelenip beni aramaya gelir mi? Belki de gelmez bugün. Ama yarın kesin beni arar.

Güneş yerini aya bırakmıştı ve ben hala su kaynağı arıyordum. Mataramda hala su var. Evde doldurduğumdan vardı ama çok az kalmıştı. Gece ormanda yol almak da çok tehlikeliydi fakat biraz daha su aramaya karar verdim.

Yarım saat sonra vazgeçtim. Elimdeki ile yetineceğim artık. Önüme çıkan taşa oturdum. Nemli olsa da rahatsız etmiyordu. Nemli. "Nemli. Aaa nemli!" ayaklandım ve yerde yosun gibi şeyler aramaya başladım. Arada bir de önüme çıkan ağaçlar veya kayaların ıslak ya da nemli olup olmadığına bakıyordum.

Artık kayalar nemliden ıslağa döndüğünde sevinç çığlıkları atmamak için kendimi zor tuttum. Su sesi de gelmeye başlamıştı. Biraz ilerleyince de ağaçların arasından gözüktü nehir. Koşarak ilerledim oraya ve mataramı doldurdum. Suyu kaynatmam gerekirdi ilk başta ama zor durumda olduğum için gerek yok diye düşündüm nehrin soğuk sularından içerken.

Şimdi kalmak için güzel bir ağaç aradım. Nehrin yaklaşık on adım uzağında uygun bir tane buldum. Tırmandım ve kalın dallarında birine oturup çantamdan halatımı çıkardım. Ağaca kendimi bağladım. Çantamdan battaniyemi de çıkardıktan sonra örtündüm ve çantam kollarımın arasında uyuya kaldım.

*

Ethan

1 Nisan'da böyle bir 'şaka' yapma fikri çok parlak gelmişti. Onu asla bırakmayacağımı göstermek için böyle yapmıştım ama düşündüğümden daha çetin ceviz çıktı. Benimle kalır diye düşünmüştüm ama gitti. Kendimi de onu da suçlayanıyordum. Paradoks gibiydi sürekli başladığım yere geri dönüyordum. Eğer onu seviyorsam böyle bir şey yapmamalıydım ama o beni sevseydi bırakıp gitmezdi. Bu bahaneyi ya kendimi avutmak için uyduruyordum ya da suçluyduk.

CÜRETKAR  #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin