Multi: Ethan❤️
İstila Günü: 63
"Son kez daha birlikte uyuyalım mı?"
Ses tonu ve bakışları cezbediciydi. Gereğinden fazla. Diyecek bir şey bulamadım. Masum bir kedi gibi benden cevap bekliyordu.
Son kez daha birlikte uyuyalım mı?
Garip bir şekilde etkilenmiştim. Ethan'ı böyle görmek... Sadece normal değildi. O bu kadar duygusallaşmazdı ama olmuştu.
Son kez daha...
Kendini ve beni korumaya çalışan çocuk, karşımda acı çekermiş gibi duruyordu.
Birlikte...
Neden etkilendim ki bu kadar? Sonuçta, sevgili sayılırdık. Bir yandan da sayılmazdık. Ah, her şey çok karışık.
Son... Neden son Ethan? Bu bizim 'başlangıcımız' olsa?
Bütün bu düşünceler arasında duyduğum ses beni kendi dünyamdan sıyırıp acımasız gerçekliğe attı. "İstersen tabii. Zorlamıyorum. Yani, başka bir kıza söyleseydim çoktan kabul etmişti. Kim beni reddedebilir ki?" Al işte. Seni şom ağız. Eski haline dönmüştü yine.
"Şey, tabi olur. Hem neden reddedemesinler ki seni? Kabul edilecek bir şeyin yok ki?" dedim. "Laf mı soktun şimdi? Olmadı çünkü." Offladım. "Hadi dışarı. Üstümü giyeceğim." Kapıyı açmıştım. "Şimdi giysen nolur?" dedi. "Çık dışarı!" diye bağırdım. Gülerek çıktı.
Dolaptan bulduğum dizimin bir karış yukarısına gelen mavi ve pembeli şort ve askılı üstünü giydikten sonra dışarı çıktığımda Ethan'ı karşıdaki duvara bir ayağını yaslamış, elleri cebinde bir şekilde gördüm. Beni gördüğümde pozisyonunu değiştirdi ve baştan aşağı yavaş ve tiksindirici bir biçimde süzdü.
"Ne bakıyorsun?"
"Seni böyle görmedim de hiç." Hiçbir şey demeden kapıdan içeri girdim. Ethan'a kapıyı ve ışıkları kapamasını söyledim ve yatağa koştum üzerine bombalama atladım.
Işıklar kapandığında, gözümün etrafa alışmasını beklerlen arkama yattığını hissettiğim beden, kollarını bana sardı ve beni kendine doğru çekti. O bedenin kollarında uyuya kaldım.
***
İstila Günü: 64
Sabah, uyandığımda akşamki halden eser yoktu. Yorgan tamamen benim üzerime örtülmüştü ve Ethan yere düşmüştü! Off, ona çok deli gibi uyuduğumu söylemedim!
Onu yerde bıraktım ve pijamalarla odadan çıktım. Saatin 8 olduğunu tahmin edebiliyordum. Yalnız bu sığınak ile ilgili içimde hiç iyi bir his yoktu. Öncelikle buzdolapları nasıl hala çalışabilir vaziyetteydi? Aynı şey, el tarama cihazı ve diğer elektrikli kapılar içinde dahildi. Kendi güç kaynağı olsa bile bozulmuş olmalıydı. Diğeri de, kapı önündeki cesetler neydi? Burası bir sığınak ise içeri alınmalıydılar ama değil mi?
Mutfağa doğru ilerledim. Buzdolabından elime ne geldiyse yedim ve cephaneliğe doğru gitmeye başladım.
Metal kapı sessizce açıldıktan sonra, içerisinde bir sürü raf olan bir yer çıktı karşıma. Çeşit çeşit silah, her silahın yanında kendi mermileri vardı. Diğer rafa geçtiğimde tabancalar gördüm. Öbüründe bıçak setleri ve beline bıçak koymak için bağladığın kemerler. Yaklaşık altı veya yedi tane de ok ve yay görmüştüm. Adını ve cinsini bilmediğim bir sürü şey vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜRETKAR #Wattys2016
Bilim Kurgu"Kendimi hep son kalan kişi zannetmiştim. Diğer herkesin öldüğünü... Bazen "Acaba ben de mi ölüyüm?" diye düşünmüştüm. Hayata tutunmaya, umut perisinin peşinden koşmaya, yalnız yaşamaya kendimi adamıştım... Yanılıyormuşum. Uzaylıların dünyamı istil...