Bölüm 5: Kasaba

1.4K 110 9
                                    

Medya: Luna

***
Cara heyecanla koluma girdi. "Kasabayı çok seveceksin! Tam senlik bir yer.". Akademiden çıktığımızdan beri aynı şeyleri diyordu.

Peter, Felix ve Carl önden gidiyor. Ben ,Cara,Maxi ve Selly ise arkadan onları takip ediyorduk.

Buralarda aydınlatma akademideki gibi fazla olmadığı için sanki sabahmışçasına göremiyorduk.

"Keşke Alex yerine senin ışık gücün olsaydi Luna" diye seslendi Peter.

"Keşke Peter ama ne yazık ki birileri gücüne güvenmeyi bırakıp ışık kavanozunu alsaydı daha guzel olurdu." diye Carl la yükledim suçu. Maxi ona yolun karanlık olacağını ve ışık kavanozu alması gerektiğini dese de bay ego : "Ben sizi yönlendiririm. Bi kavanoza ihtiyacımız yok." diye üstlenmişti. Şimdi ise bütün suç ona yüklendi.

"Hadi ama Luna bak gidiyoruz işte. Peter sende sussana!"

Ben ve Cara kıkırdadık. Felix aniden durdu. "Biri bize yaklaşıyor zihnini hissedebiliyorum." dedi. Burası akademiden kasabaya giden yoldu genelde öğrenciler ve aileleri bu yoldan geçerdi.

"Bu normal değil mi?" diye sordum.

Carl: " Bize geliyor Luna. Amacı bizim yanımıza gelmek. Neyse az sonra görürüz zaten." diyip sakin olmayı tercih etti.

Felix: "Amacı kötü değil sadece yanımıza gelmek istiyor."

Bir kaç dakika bekledikten sonra Alex'i yanımızda gördüm. Hiç yüzüme bakmadan,

"Müdür Tate sizle gelmemi istedi." dedi.

Grupça onaylayınca yolumuza devam ettik. Alex küçük ama işe yarar bir ışık topu oluşturup daha hızlı bir şekilde kasabaya varmamızı sağladı.

Kasaba o kadar muhteşemdi ki! Evlerin arasında grupça gezen küçük ışık topları, eski tahtalara sürünmüş renkli boyalar ve hatta küçük evlerin bile üzerinde süs olan led gibi gözüken aydınlatmalar, değişik giyimli yüzü gülen insanlar, hayvanları seven çocuklar, pencerenin önünde ki çiçeğini yavrusu gibi dikkatle suluyan yaşlı nineler, yerde ki taşlar ise rengarenk neon gibi parlıyordu ve üstüne basınca sanki suymuş gibi baloncuklar farklı yerlere dağılıyordu. Çocuklar bu renkli taşların üstünde zıplıyor kırmızıdan pembeye oradan maviye ve sarı renkli taşlara doğru atlıyorlardı.

(taş bunun gibi ve farklı farklı renkleri var)

İnsanların yüzünden gülüş hiç eksik olmuyor beni görünce ise nasıl olduğumu burayı beğenip beğenmediğimi soruyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnsanların yüzünden gülüş hiç eksik olmuyor beni görünce ise nasıl olduğumu burayı beğenip beğenmediğimi soruyorlardı. Hepsi birbirinden tatlıydı. Çocuklar gelip ellerimi tutunca kendimi onlara bırakıp beni götürmelerine izin verdim.

Beni bir nehre götürmüşlerdi ama Nehir Dünya da ki bir nehir gibi değildi. Balıkların pulları rengarenk parlıyor ve nehri rengarenk bir gökkuşağı gibi gösteriyordu. Herbir karesi rengarenk parlıyordu balıklar sayesinde.

Gece'nin Kızı #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin