Bölüm 4

7.3K 382 13
                                    

Mutlu devam eden hayatlarında olumsuz bazı şeyler de oluyordu tabi ki.

Stella nın halası Fatma nın eşi vefat etmişti. Eşinin ölümünden sonra Fatma da buralarda daha fazla duramadı. Çocuklarını da alıp şehre taşındı.

Çok geçmeden boşalan eve yeni bir aile geldi. Yeni komşuları varlıklı bir aileydi. Eski dökük evi hemen yıkıp yerine güzel bir çiftlik konduruverdiler.

Demir ve Stella nın tek arkadaşları yeni çiftlikteki Suat dı. Suat TURAN kendini beğenmiş, kibirli bir çocuktu ama onların tek arkadaşlarıydı.

Üstelik Demir in Stella ile birlikte yapmaktan en zevk aldığı şey TURAN çiftliğine gidip oradaki atları izlemekti. Babaları bir türlü at almıyordu çünkü. Demir kaç kere yalvarmıştı babasına "Bir at alalım." diye.

"Bir atı boşuna besleyecek kadar zengin değilim." diyordu babası.

İki kardeş okuldan kalan zamanlarını Suat lar da geçiriyorlardı. Suat ın babası Demir e at binmeyi bile öğretmişti.

Stella Demir kadar yetenekli değildi. Nedense hep korkuyordu at üstünde. Onları uzaktan seyretmek yetiyordu ona.

*
Yıllar hızla geçiyordu. Stella artık 14 yaşındaydı. Bir peri gibi güzel, bir kuğu gibi asildi. İri duman rengi gözleri, kumral dalgalı saçları ile aynı annesine benziyordu. Şehirdeki yatılı öğretmen okuluna başlamıştı.

O nun okuması ailesinden başka kimseyi memnun etmiyordu. Genç bir kızın Ailesinden ayrı yaşaması hoş karşılanıyordu.

Ama Stella başkaydı. O çok akıllı ve becerikli bir kızdı. İyi bir eğitim görmesi için de ailesi elinden geleni yapıyordu. Ancak onun yatılı okuyor olması Demir in de hiç hoşuna gitmedi.

Tatilleri iple çekiyor, ablasını çiftliğin karşısındaki tepede oturup bekliyordu. O giderken de hep huzursuzluk çıkarıyordu.

Bu arada Demir de yakın kasaba okuluna devam ediyor, Stella nın okulunu bitirmesini sabırsızlıkla bekliyordu.

*
Bir gün Yavuz bey kafasındaki konuyu açmaya karar verdi Suna ya.

"Artık çocuklar çok büyüdü."

Suna imayı anlamıştı. "Yoo. Yeterince değil. O daha anlayamaz. Ela yı kaybedemem!"

"Artık Ela ya ailesi hakkında ki gerçeği söylemeliyiz."

"Hayır şimdi değil. Daha erken o benim bebeğim. Ona annesi olmadığımı nasıl söylerim. Bir düşünsene kızımız olmadığını söyleyince ne hissedecek. " Suna ağlıyordu.

Yavuz bey eşini teselli etti. "Peki sen nasıl istersen, ama ona bir gün mutlaka söyleyeceğiz..."

Merdivenlerde oturup, çıt çıkarmadan, onları dinleyen Demir i fark etmediler.
Küçük çocuk bütün konuşmaları duymuştu. Onlara kendini fark ettirmeden sessizce dışarı çıktı ve deli gibi koşmaya başladı.

Yorulunca bir yere oturdu. Duyduklarının ne anlama geldiğini düşündü. Önce bir anlam veremedi. Sonra yavaş yavaş çözmeye çalıştı .

Duydukları gerçek miydi? Kafasında sorular dolaşıyordu ve bu sorulardan kurtulmanın tek bir yolu vardı.

Eve geri gitti. Bütün cesaretini topladı ve ailesine duyduklarının anlamını sordu .

Anne ve babası Stella hakkındaki bütün gereği çaresiz Demir e anlatmak zorunda kaldılar .

Demir şimdi anlıyordu her şeyi. Demek bu yüzden ablasının adı Stella ydı. Okulda herkes Stella nın bir yabancı ismi olduğunu söylüyor ve Stella ile dalga geçiyorlar, Onun arkasından "gavur " diye bağırıyorlardı. Bu bir gerçekti demek.

Demir ailesine söz verdi ablasına hiç bir şey söylemeyecekti. Çünkü ailesi bunun doğru olduğunu düşünüyordu.

Annesi "Eğer ağzından bir şey kaçırırsan, herhangi birine tek bir söz bile edersen ,ablanı sonsuza kadar kaybedersin." diyordu.

Demir kendi kendine söz verdi bu gerçeği unutacaktı. Başardı da.

BUĞULU CAM #WATTYS2016  Kitap OlduHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin