uyandım

42 4 1
                                    

Saat daha gece 04.00 civarıydı. Mutfaktan gelen bir sesle uyandığıma eminim. O kadar sesliydi ki sanki 5-6 tane tabak kırılmıştı başımda. Ben yoğun uyuyan biriyim. Beni alarm zor kaldırıyor, nasıl bu seste uyandığımı bilmiyorum. Ayağa kalkıp sesin nerden geldiğine baktım. Mutfakta hiçbirşey kırılmamış hatta mutfak olduğundan daha temizdi. Bu beni gece saati ürkütse bile pek aldırış etmedim. Odama çıkarken merdivenlere doğru giderken bir ses bana yaklaşıp, hatta kulağımın içine girip "sakın çıkma yukarıda çok kötü şeyler var dedi" evde herşey kötüye gidiyordu. O sırada merdivenlerden telefonum yavaşça bana doğru geldi. Ekranda bilinmeyen bir numarayla "yukarı gelmek istediğine emin misin?" yazıyordu. Ve sonra küçük bir irkilmeyle kendime geldim. Alarmımın sesi çok ürkütücüydü ve her seferinde kabûs görmemi sağlıyordu. Şimdi yine bir kâbus görmüştüm. Kardeşimin uyanıp üstüğünü yiğindiğini gördüm. Bana sanki "ece kalk. Daha üstünü giyinip kahvaltı yicez."diyordu. Genelde kardeşim Birce beni uyandırmasa ben hergün okula bile gidemem. Yani uyanma saatim okulun bitiş saati. Dedim ya alarm bile beni uyandıramıyor. Annemin o ninni sesiyle hadi kızlar demesiyle güne pozitif başladım. Ama bugün bir şey olacakmış gibi hissediyorum. Bunu gördüğüm kabus yüzünden yola çıkarak aldırmadım. Okul için 2 parça vardı. Biri siyah t-shirt siyah sweet ve siyah bol bir eşofmandı. Yani bacak kısımları dar ama diz kapaklarından sonrası genişti. Bizim okulda hep dalga geçilir bu eşofman. Birbirimize "pişt kekoo elli guruş ver" diye sesleniriz. Bu bizim için çok komik ama bazları için dışarıdan bakıldığında malız. Diğer formamız zaten okulun verdiği çoraplar üstüne de bir açık mavi sweet ve siyah bir etek vardı. Short etek ama. Ben eşofmanlanlarımı giyindim ve annemin yaptığı o eşsiz kahvaltıyı yedim. Evet. Kahvaltı aynı kahvaltı ama
Annem masaya sevgiyle şevkatle koyuyordu eşyaları.
Ağzıma azıcık olsada birkaç parça bir şey attıktan sonra siyah bir bot giyindim. Ama öyle taşlı falan değildi. Sevmem öyle şeyleri. Aslında ben hep servisle giderdim ama babam erken kalktığı için beni kendisi okula götürmek istedi. Babamla her zaman okula giderken birbirimize şuana kadar yaşadığımız en iyi veya en kötü olayları anlatırdık.
Ama benim hayatımda hiç heyecan yoktu. Normal bir hayattı işte. Okula vardığımızda selin beni görüp sarıldı. Selin benim en yakın arkadaşım aramızda birbirimize 'kankitoşkum' deriz. Bu çok mutlu olduğumuzda söylediğimiz bir kelime. Selin bana bakıp:

"kanka neler oldu neler ismet'le berk bir kavga etti, melis'te ismeti gaza getirip daha çok dövüşmlerine sebep oldu. O sırada ilkem geldi berk'in kolundan tuttu. İsmet'te-"

Ay tamam ne çok konuştun buda kafa kızım sabah sabah"

"Özür dilerim fazla gaza geldim"

"Tamam kankitoşkum sıkıntı yok."

"Bir dakika sen bana kankitoşkum mu dedin? Ece ne oluyor? "

"Dün bana berk mesaj attı."

"Nee! Ne yazdı? Söylesene kızım!"

"Ya öyle değil ya hani 2 gün önce ayağım çatladı ya, bana geçmiş olsun dedi."

"Seni o kadar önemsiyor muymuş?"

Seliin! Mutlu olman gerekiyor beni üzmen değil. Demek çarpmışım gözüne çocuğun. Eee bir zahmet aynı tayfadayız."

"Ben bilmem kızım bu çocuk sana ilgili. Olursunuz yakında siz."

"He tabi canım! Kanka evlenirsek düğünümde damatlık giyinir misin?"

"Ece sana yemin ediyorum,evlendiğinizde damatlık giyinmezsem en adi-"

"Dur kızım yavaş. Yine gaza geldin. Sen ne diyordun?

"Şey diyordum. Heh!İsmet'te
Bırak kolumu ahmak dedi. Ama sanırım onun Melis olduğunu bilmiyordu. Yani insan eski sevgilisine öyle bir laf etmez."

"İsmet'le berk niye kavga etti peki?"

"Kanka alınma özür dilerim ama sanırım Nazlı yüzünden kavga ettiler. Ya ikiside Nazlı'dan gözlerini alamıyor."

Derken arkamızdan elinde çayla zeynep geliyordu. Ve yanında sanırım Ahmet vardı. Herkes onların 4. Sınıftan bu yana kadar çok yakın olduklarını biliyorlardı. Onlar en yakın kardeşti. Sanırım!
Zeynep, ahmetle konuşurken ayağı bizim servisler için yapılan bir çukura takıldı. Elindeki içeceği ahmet'in üstüne döktü. Ahmet yanıyordu ve aralıklarla küfür ediyordu. Bu her ne kadar komik olsada çocuk yandı. Zeynep kenarda gülme krizine girerken ben masada duran peçeteği ahmet'e uzattım. Bende biraz sırıttıktan sonra Ahmet:

"Gülün siz yaa! Hiç yanmadım ya zaten," diye bize kızıyordu.
Ve o sırada bir sren sesi geldi. Okulun önüne herkes toplandı ve ambulansla polis geldi. Ayrıca ortalıkta Berk,İsmet,Melis ve ilkem yoktu?.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 24, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İsimsiz HikayeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin