Multimedia Tuğra *~*
Bölüm şarkısı
Goodbye my lover - James blunt
→Flashback←
Tuğra ellerimden tutup yatağa oturtturdu Bize gelmişti gecenin 4.23 ünde bizde ne aradığını sorduğumda sonra demişti. Şimdi karşımda parmaklarıyla oynuyordu.
Sorarcasına ona baktığımda ağzını aralayıp içine derin bir nefes çekti." Jeyan bak sana bir şey itiraf etmem gerek. " dediğinde devam et dercesine elimi havada bir kaç kez döndürdüm.
Havadaki oksijen yetmiyormuş gibi yataktan kalkıp camı açtı, bir kaç nefes alıp kafasını hızla salladı. Ben ise ona anlam vermeye çalışıyordum. Aramızda gizli saklımız yoktu. Utandığımız konu yoktu. Niye bu kadar zorlanıyordu o halde?
Karşıma dikilip ellerimi tuttu " Hiç bir şey umurumda değil dayanamaz bu küçük kalbim söylemezsem" dedi. Ağzımı aralayıp neye demeye niyetlenmiştim ki ağzından çıkan her kelimede dahada şoka girerek suspus olmuştum. Anlam veremiyordum.
" Jeyan ne dersen de benden uzaklaşma. Tabi tüm her şeyim isterdi ki bende seni seviyorum diyerek boynuma atla ama yapmayacağını biliyorum ama ne olur yanımda kal uzaklaşma benden.Elimde değil şerefsizim. Mala bağladım iyice senin yüzünden. Sabaha kadar birlikte olduğum kızlara rağmen karşında en ufak dokunuşun la heyecanlanıyorum. Hızlanıyor bu arsız kalbim."
O derdini anlatmaya çalışırken ben batıyordum resmen. Tuğra'yla ben, biz olabilir miydik ?
Olamazdık biz. Kardeşim demiştim ona. Sevgili olmak çok farklıydı. Sevgilim olsaydı nasıl olacaktı? Şuan karşımda gözlerimin içine şimdiye kadar fark etmediğim aşkıyla bakarken nasıl itiraz edecektim?
Arkadaş maskesinin arkasına gizlediğimiz duygular gün yüzüne çıkmaya hazır mıydı?
Ağzımı açtığımda sözler boğazıma yumru oluşturdu. " Tuğra eskisi gibi olalım ama sana ümit veremem. Ben seni kardeşim bilirken sana birden bire aşkım diyemem. Senin gözlerine merhametle bakarken gözlerimdeki duyguyu aşka çeviremem. Ne olur anla beni"
Tuğra'nın hayran olduğum gözlerine her kelimemle kırgınlık tohumları ekildi. Filizlendi o tohumlar . Meyvelerini verdi. İri göz damlaları düştü kirpiklerinin ucundan. Çıkık elmacık kemiğinden süzüldü , dudağının kenarındaki çizgide kayboldu.
Ayaklarımın üstünde yükselip usulca bir öpücük kondurdum damlanın kaybolduğu yere. Göz kapakları göz bebeklerine perde oldu, kapandı gözleri. Elleri belime sarıldı sıkıca. Sanki gidecekmişim gibi. Kafasını boynuma gömdü. Sesi boğuk çıkıyordu." Beni bırakmana izin vermem" dedi elleri daha da sıkılaşırken.
" Çocuk değilim Tuğra beni seviyorsun diye triplere girip seni bırakacak değilim" Gerilen kasları biraz olsun gevşedi ama hala gergindi.
→şimdiki zaman←
Yatağımda tavanı izlerken o günü düşünüyordum. Kendime gelmem lazımdı. Ayağa kalkıp koridorun sonuna doğru geldim. Beyaz kapıyı açıp içeriye girdim. Büyük salonu dizayn edip dans salonuna çevirmiştim. Dev aynalar bir duvarı boydan boya kaplıyordu.Aynanın karşısına geçip Aynadaki aksime baktım. saçımdaki kahverengi asi tutamlar omuzlarımdan perde gibi iniyordu.
kaşlarım çatık dudaklarım aralıktı.Sağ bacağım arkaya doğru hafifçe ağır ağır uzatırken ellerimi kafamın iki yanından havaya kaldırıyordun. Kafamı geriye yatırdım aklımdan kendiliğinden çalan şarkıya eşlik ederken hızla doğrulup sağ bacağımı yana doğru uzatıp destek alarak etrafımda tek ayak üzerinde hızla dönmeye başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abaddon
General FictionBir ölümün hikayesi "Sen bana' benim canım arkadaşım' derken ben senin toprak rengi gözlerinin altına gömdüm kalbimi. O toprağın trilyon kat altında atan kalbi bulamadı, ulaşamadı kimse. Sen bana ' olmayan abimin yerine koydum seni' derken kalbime y...