"Abla ne macerası ?"
"Evlerinizden çıkmayın demek , dışarıda bir şeyler oluyor demek ve biz dışarı çıkıcağız."
Gerizekağlı ve ben ablama bön bön bakarken ablam çok normal bir şey söylemiş gibi güldü ve;
"Bakmayın öyle."dedi.
"Evet...şuandan itibaren , ablamın delirmiş olduğunu ilan ediyorum.Bilgilerinize...!"
"Teressa.Evde kös kös oturup düşünmek mi , dışarı çıkıp neler olduğunu anlamak mı ?"
"Çok haklısın Tedy."
Ahaa.Bende bu gerizekağlı ne zaman konuşucak diyordum.
"Bakın ..eğer dışarı çıkarsak ki çıkamayız. Oldu da çıktık. Bizi sınıra gelemeden yakalarlar.Ve sonra başımıza çok saçma işler açılır.Bunu anlamak bu kadar zor mu ?!"
"Teressa,ne zamandan beri bu kadar korkaksın ?" dedi ablam.
İşte o zaman tutamadığım çenem yine başıma çok büyük bir bela aldı.
"Ben korkak falan değilim.Eee ne zaman gidiyoruz ?"
Ablam memnun olmuş yüz ifadesiyle bakarken gerizekağlı ;
"Bu kadar kolay mı yani ?"dedi.
Evet bu kadar kolay.Bana korkak denmesinden nefret ediyorum ve ablam ne zaman böyle şeyler olsa bana hep ;
"Sen korkak mısın ?" diyor.
Ve bu yüzden hep onun istedikleri oluyor!!!
Ablam ;
"Yarın sabah saat 04.00'da herkez uyurken çıkarız. Şimdi kahvaltımızı edelim ve dinlenelim.Yarın çok uzun bir gün olucak."dedi.
Yarin sabah
Ablam tepemde dikilmiş alarm gibi adımı söylüyordu.Çok ama çok sinir olmuş ve birden kafasına geçirivermiştim. Sonra ablamda benim saçımı çekmis ,kavga etmeye başlamıştık. Ama bir de sessiz sessiz kavga ediyorduk. Bunu nasıl yapıyoruz hiç bir fikrim yok.Yetenek diyelim.
Neyse biz böyle saç baş kavga ederken , gerizekağlı bizi ayırdı ve çıkmamız gerek gibi şeyler söyledi.
Ve o stresli an geldi.
Evden dışarı çıktık ve sessizce yürümeye başladık.
Heryer karanlık olduğundan az da olsa görünmüyorduk.
Merdivenlerden hızlıca inmeye başladık. Zaten ikinci katta olduğumuzdan hemen
aşağıya indik. Ve en zor kısıma geldik. Eğer kapı kilitliyse çıkamayız.Veeeee bingo.Kapı kilitli yaşasınnn yehuuuuuuu yuppiiiiiiiii yesssss işte buuuuu.Ben içimde koparken ablam cebinden bir anahtar çıkarttı.
" Bu anahtarı iki gün önce bir asker düşürmüştü. Bende aldım.Belki bu kapıyı açıyordur."dedi ve anahtarı deliğe soktu.
Lanet kapı açıldı ! Niye açılıyorsun ki yaaaa !? Tanrı'm ben çok korkuyorum.Lütfen bize yardım et.
Dışarıya adım atar atmaz bedenimi bir soğuk kapladı. Hava cidden çok soğuktu.Keşke daha kalın giyinseydim.
Kameraların olduğu bölümden sürünerek geçtik. Evet resmen SÜRÜNDÜK!!!. Ahh abla bunlar hep senin yüzünden. Bari sınır uzakta değildi. 15 dakika falan yürüdükten sonra sınırın olduğu tellere geldik.
Teller baya yüksekti ve bu benim için hiç sorun değildi. Ben zaten hep ağaçlara çıkardım. Bu olay olmadan önce tabi.
En önde gerizekağlı , arkada ablam ve en arkada ben tellerin önüne geldik. Peter tellere tırmandı ve sınırdan atladı.Ardından ablam ve onun ardından da ben.Tabi her zaman ki şanssızlıklarım beni bırakmadı. Tam tellerden atlıyacağım sırada pantolonumun paçası takıldî ve yere yapıştım. Hem de yüz üstü.
Ablam ve gerizekağlı birbirlerine bakarak gülmeye başladılar.
"Yüzüme bakarak da gülebilirsiniz. Sinir bozucu yaratıklar.Zaten bunlara hep sizin için katlanıyorum bir de gülüyorlar yaa!!"
"Hadi hadi söylenme.Daha çok işimiz var."dedi ablam ve yürümeye başladık.
Şuan Londra'nın ara sokaklarından birindeyiz ve burası gerçekten çok ürkütücü.Hiç kimse yok , arabalar yolun ortasında acayip şekillerde duruyor , heryer birbirine girmiş. Ve şuan burada sadece üçümüz varız. Umarım..
Biraz daha yürüdükten sonra ablam ;
"Bu böyle olmuyor. Motor falan bulmamız lazım."dedi
"Haklısın abla daaaa , motoru nereden bulucaz?"
O anda Peter ilk defa işe yaradı ve bize bir pizzacıyı gösterdi.Pizzacının önünde sadece bir motor vardı.
"Ee biz üç kişi bir motora nasıl binicez ?"dedim.
Sonra ablam "Motoru ben kullanırım. Arkama Peter,onun kucağına da sen oturursun."dedi.
"Abla saçmalama. Ben bu gerizekağlının kucağına falan oturmam."
Peter pis pis gülüyordu.
"Sen ne gülüyorsun be gerizekağlı aptal mal !"
"Teressa,yeterli zamanımız yok.O yüzden sus."dedi ve yerdeki anahtarı aldi.
Ablamin dediği gibi motoru o sürüyor , bense gerizekağlının kucağında oturuyordum.
Bu salak arkamda gülüp duruyordu.Neden güldüğünü soruyorum,cevapta vermiyor.Çünkü mal.Ben bunları düşünürken etrafa bakınmaya başladım.Ve birden hıphızlı bir şey geçti. İnsana benziyordu ama daha uzundu.
Benim gördüğümü onlarda görmüş olucaklar ki ablam motoru durdurdu.O da neydi?
Peter"Sakin olun."dedi.
Nasıl sakin olabilirdik ki ?
"Abla o neydi?"
"Sanırım...biz evden çıkarak çok büyük bir hata yaptık."
"Size dedim ben. Çıkmayalım dedim. İkinizde gerizekağlısınız."dedim ve korkudan ağlamaya başladım. Böyle iğrenç bir huyum var.Korktuğum zamanlar ağlamaya başlıyorum ve bu bir zaman sonra krize dönüşüyor.
Ablam bunu anlamış olucak ki
"Ablacım sakin ol. T-tamam bir şey yok."Ablam beni sakinleştirmeye çalışırken sanki biri bizi izliyormuş hissine kapıldım.Ve etrafıma bakındım.Olamaz..yine mi!!!?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ENFEKTE
Science FictionLondra... Üç kader ortağı... Zor bir hayat... Virüs... Ancak bu dört cümle anlatabilirdi onların hayatını... İntikam ateşi ile yaşayan , boş kafalı baş belaları... Tüm bu dertlere rağmen gülmeyi , eğlenmeyi bilen üç kafadar... Kurtulabilecekler mi ?