Baykuş

781 68 60
                                    

En masum en temiz dediğim kişi bile benimle dalga geçmişti. Tanrım buna dayanmam mümkün gözükmüyordu. Belki de okulumun değişmesi için aileme baskı yapmalıydım ama bunu başaramayacağımı biliyordum. Bu okuldan ayrılma isteğimi yadırgayacaklardı. Bay Lee'nin söyleyebileceği sözleri düşündüm.

"Yuju en iyi okullardan biri ve arkadaşların seninle şakalaştı diye bırakmak istiyorsun!"

Ben mi asosyaldim yoksa insanlar mı garipti anlayamıyordum. Jin'in yaptığı şey yüzünden durup durup sinirleniyordum. Güneş batmaya başladığında tüm gün derse girmemenin boşluğunu yaşıyordum. Çatı katından batan güneşi görüyordum ve gece karanlığı tuhaf bir şekilde enerji ile dolmamı sağlıyordu. Ayaklarımı sürüyerek çatı katının ağır eski gri kapısını kendime çekerek açtım. Çıkan gıcırtıya bile okuldan huzurluydu.

Hoonmuş! Kıçımın kraliçesi...

Okul üniformasını çıkarmak için yurdun koridorundan girdiğimde kızların gözleri üzerime kilitlendi.

Umursama Yuju!

Bunu düşünmekten başka çarem yoktu. Kim Sana o gün benden korkarken bugün yemekhanede yaptıklarını düşününce korkusunun çok çabuk geçtiğini anladım. Korkusu geçmiş yerine önlenemez bir nefret almış gibiydi.Ben onlara bir şey yapmamıştım.

Başımı dik tutarak odanın kapısına ilerlemeye başladım. Suskunluk koridora hakim olmuştu. Kapının önüne geldiğimde gördüklerimle kahkahalar yükselmişti. Kapının üzerine fotoğrafımı cadıya benzeterek asmışlardı.

Dayan!

Tek yapabileceğim şeyin bu olmamasını dilerdim. Elim fotoğrafa gittiğinde ucunu kavradım. İşte o anda yine yeniden damarlarımda kanın hızlandığını hissettim. Elimi hemen çekip odaya girdiğimde kalbimin patlayacağını hissediyordum. Kapının arkasına yığılırcasına çöktüm. Delirmiş olmalıydım. Bunları uydurmuştum. Kesinlikle böyleydi.Yarın doktora gitmeliydim değil mi? Hadi beni deliler hastanesine kapatırlarsa? Hırsla saçlarımı karıştırdım.

Çıldıracağım!

Yerde oturmaktan uyuşan popom yüzünden zor kalksam da sonunda üniformadan kurtulmuştum. Odada yine yalnızdım. Sanırım bunu kabullenmem gerekecekti. Pijamalarımı giydiğimde pencereye doğru yaklaştım. Ellerimi pervazına yerleştirdiğimde aşağıda yanan ışıklar yüzünden garip gölgeler bırakan ağaçları izledim. Yukarıdan bakınca korkunç gözüküyorlardı. Camın soğukluğu dışarının ayazını yansıtıyordu. İçimden bir ürperti gelip geçtiğinde aşağıdan bir gölgenin geçtiğini gördüm. Bu kesinlikle bir ağaç gölgesi değildi. Saati dikkate alırsak dışarıda birilerinin olması mümkün değildi. İyice görebilmek için camı açıp aşağıya sarktığımda ışıklar birden yanıp söndü. Gölge gördüğüm gibi aniden yok oldu.

"Peşinden git!"

Panikle camdan gerileyip yere düştüğümde gelen sesle neye uğradığımı şaşırdım. Aynı sesti ve ormana bakarken gelmişti. Kimse yoktu. Buna adım gibi emindim. Etrafı hızlıca taradıktan sonra ay ışığının bulutların arasından tekrar odama dolmaya başlamasıyla ayağa kalkmaya çalıştım. Deliriyordum. Başka açıklaması yoktu. Ellerimin titremesine engel olamıyordum. Zar zor camı kapattığımda fon perdeleri sıkı sıkıya örttüm. Bay Lee'yi aramalıydım.

Yatağın içine yorganımı tepeme kadar geçirmiştim. Böyle yaparsam kimse rahatsız etmeyecekti. Ya da korkutamayacaklardı. Yorganın altına girmeleri mümkün değildi değil mi? Çocukluktan beri yaptığım bir alışkanlıktı. Korktuğumda yorganın altı en güvenilir yer olurdu. Gece boyunca uykuyla uyanıklık arasında bir zaman dilimi geçirmiştim. Sonunda sabah olduğuna kanaat getirdiğim bir takım seslerden sonra yorganı açıp derin bir nefes aldım. Yeni bir okul günüydü ve ben sınıfa girmek dahi istemiyordum.

Efsane/ G-Dragon FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin