Kraliçe Hoon

558 42 15
                                    

Değişimin olduğu zamanı anlayamazsınız da geçirdiğiniz anları düşündükçe fark edersiniz...

Beynimde yankılan birbiri ardına anılar ve karşımdaki tablo ile yere yığıldım...

Beynimde konuşmalar ve olanlar birden bire yeniden yaşanmıştı.

Dadım...

Deprem...

Siyah gözyaşı...

Büyülü orman ve kırmızı gözlü bir şeylerin saldırısı...

Durduramıyordum. Bilgiler beynime hücum ederken çığlık attım.

"YETER!"

Ortalık birden keskin bir sessizliğe büründü. Gözyaşlarımın aşağıya süzüldüğünü hissediyordum. Ama vücudumda hareket etmemi engelleyen bir güçsüzlük vardı!

Yerimde sallanan bir bebek gibi hareket ettiğimde dışarıdan ağıt tutan bir kadını andırdığımı biliyordum. Bana doğru adımların seslerini duyduğumda Ji Yong'un sesini duydum.

"Kimse dokunmasın. Bu benim görevim."

Bunların bir açıklaması olmalıydı! Ben normal biriydim! Değil mi?

Beni kağıt gibi kaldırıp kucağına aldığında başımı göğsüne gömdüm. Burası neden bu kadar huzur doluydu? Hastanenin boğucu atmosferini geride bıraktığımızda yürümeye devam ediyordu. Hiç yorulmayacak gibiydi. Güneşin suratıma vuruş yansımasından battığını anlamam zor değildi. Ama başımı kaldırıp ona bakmak istemiyordum. Şu an neredeydim?

Sonunda küçük bir kulübeye girdiğinde beni yumuşak bir mindere bıraktı.

O zaman ona bakmaya cesaret etmiştim. Ev hiçbir yere benzemiyordu. Ahşaptan ve minicikti. Yaşam için azami bir eşyaya sahipti; yatak, dolap ve birkaç mutfak eşyası...

Ayaklarından başlayıp yüzüne doğru bakışımı gezdirdiğimde karşıma birden bağdaş kurdu.

"İyi misin?" tedirgin sesini ilk kez duyuyordum.

Gözleri yumuşak bir kahve tonuna bürünmüştü. Ama nasıl hissettiğimi bilmiyordum.

"Bu olanları bana açıklamanın zamanı geldi mi?"

Nefesini derin bir şekilde alıp bıraktı ve uzun bir konuşmaya başlayacakmış gibi duraksadı.

"Farklı biri olduğunu anladın mı?"

Cevap vermemiştim. Gerçekleri kabul etmek zor oluyordu.

"Anneni tanıyorum..."

İş nereye gidiyordu!

"Saçmalık nasıl tanıyabilirsin!"

"Aslında saçma olan senin burada olman...Bu yüzyılda olman...Tarihin akışını değiştirdin..."

Şaşırmamak elde değildi. Bunları dinlemem bile saçmaydı. Ne yani? O söyledi diye her şey...

"Gitmeyi düşünüyorsun...Ama bu farkındalık artık durmayacak...18 yaş kehaneti gerçekleşecek...İnkar edersen Ö-L-Ü-R-S-Ü-N!"

Bastırarak söylediği son cümle ile üşüdüğümü hissettim.

"Annemi nereden tanıyorsun?"

"Ben onun koruması ve sırdaşıydım...Her şeyi biliyorum.."

Koruma kalıbına uymayan vücuduna baktım.

"Anlatmamı ister misin?"

Başka çarem yok gibiydi. Arkama yaslandığımda geçmişi hatırlar gibiydi.Alnı kırışmış bir şekilde başladı.

Efsane/ G-Dragon FanficHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin