BÖLÜM - 5 Kimsin?

24 5 17
                                    

Hayatıma öylece devam edemezdim elbette çalışmalıydım. Babamın yaptığı işi devam ettirmek istemiyordum bu yüzden iş arıyordum market veya kafede çalışmak gibi bir iş . Her hangi bir özelliğim yok yani öz geçmişim babam . Babam olmasa ben bir hiçtim ama onun yardımını istemiyordum .

Küçük bir kafede çalışmaya başladım arkadaşımın yardımıyla onunla beraber garsonluk yapıyordum. Yaz tatili olduğu için sabah saat 6 akşam 12 'ydi çalışma saatlerim. Çok yorulmama rağmen işimi seviyorum . Maaşım da çok kötü değildi.

"Buyrun ne istersiniz ?" Güler yüzle şöylemiştim.

"Latte ve çikolatalı kek "

"Hemen getiriyorum " karşımda ki kişi benimle yaşıt gibi duruyordu. Hızlı adımlarla kasaya gittim ve siparişleri söyledim. Çok fazla müşterimiz yoktu ama bir kaç saat sonra oturacak yer bulamadıkları için geri dönebilirlerdi.

"Haru ! Siparişler hazır "

Siparişleri aldım ve çocuğun masasına götürdüm . Yüzü çok pürüzsüzdü siyahımsı saçları ve bronz teniyle çok tatlı gözüküyordu.

"Buyrun afiyet olsun " defikten sonra içeri bir gurup genç girmişti .Yanlarına gidip oturmalarını bekledim ve kendimi gülmek için zorladım bütün müşterilere yaptığım gibi . Herkes oturduktan sonra cebimden kağıt ve kalem çıkarttım.

"Ne alırdınız ?"

"Mümkünse seni "
Düzgün bir cevap beklerken cam kenarında oturan çocuğun bunu demesi beni çok şaşırtmıştı. Boğazımı temizledim sinirlenmemek için kendimi zor tutuyordum. Tekrar sordum bu sefer yüzümde ki gülümseme yok olmuştu.

"Ne alırsınız ? İsterseniz yardımcı olayım. Buranın pastası çok güzeldir ."

" 7 tane çikolatalı pasta alalım." diyen çocuğun yanında duruyordum . Diğerlerine baktığında onlarda onaylamış gibi bakıyorlardı.

"Hemen getiriyorum ."
Daha fazla durmak istemedim aslında içecek istermesiniz diye sorardım ama onlarla uğraşamazdım. Arkamı döndüm ve kasaya gidip '7 tane çikolatalı pasta ' dedim. Onlar hazır olana kadar bekledim . Hazır olduğunda pastaları götürmesi için Beak İn Ho 'dan yardım istedim . Beni kırmayacağını biliyordum. Geri geldiğinde beni istediklerini söyledi. Ne yapmalıydım.
" Oraya gitme olur mu? Ben senin için giderim."

Kafamı olumlu yönde salladım. Bir kaç dakika sonra 'garson' diye bağırmaya başladı cam kenarında oturan çocuk. Onların masasını görebiliyordum. Beak İn Ho benim için oraya gitmişti ama beni istediklerini duyabiliyordum.
'Neden böyle insanlar var ki' diye söylenirken ayaklarım o masaya doğru gidiyordu. Onların masasına ulaşmak için esmer çocuğun masasından geçmek zorundaydım. Gerçekten rezillikti. O masaya geldiğimde 90° eğildim ve 'özür dilerim' dedim.
Birden yere düşen tabağın sesiyle irkilmiştim. Beak İn Ho ' ya baktığım da cam tarafındaki çocuğun yere eğildiğini gördüm galiba tabağı kırmıştı ve yerden kırılmış olan tabağın sivri tarafını almıştı. Beak İn Ho'ya doğru tutuyordu. Hemen esmer çocuğun masasında ki latte'yi aldım hala sıcaktı. Kapağını açtım ve çocuğun yüzüne doğru döktüm.

" Çok sıcak su su ..." diye bağırırken Beak İn Ho'ya kaçmasını söyledim. Çocuğun arkadaşları masada duran buzlu suyu onun yüzüne dökerken kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Çocuk kendine gelmişti ama ben hala gülüyordum. Yavaş yavaş bana yaklaşıyorlardı. Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş yok oluyordu. Yüzüm onlara dönüktü. Bir adım geri çıktım ama arkamda biri vardı. Çocuklar iyice yaklaşmıştı.
Esmer çocuk önüme geçti ve bacaklarımdan tutup beni omuzuna aldı saçlarım yüzümü kapatmıştı. Ters duruyordum. Sacımın çekildiğini hissettiğimde çığlık atmam bir oldu.

"Kafanı havada tut." dediğinde canım acıyoru ama onun dediğini yapmıştım. Birden ayağının yükseldiğini gördüğüm de yüzüme gelmemesi için kendimi geri attım. Çocuk saçımı daha fazla çekmişti ama sonunda bırakmıştı. Şuan yeri temizlekle meşgul olan saçlarımın biraz sonra havalandığını hissediyordum. Dışarı çıkmıştık biraz  ilerledikten sonra beni indirdi. Bizi takip ediyorlardı. Kolumdan tutu ve koşmaya başladı. Yorulmuş olmalıydı bir binanın kapısına durduk.  Üstündekileri çıkartıyordu. Hırkasıyla bacaklarımı kapatmıştı.

"Saçını topla ."

"Toplayamam. Tokam yok."
Eliyle saçlarımı topuz yapıp tutu. Sesleri yaklaşıyordu. Bir eliyle saçımı tutarken diğer eliyle belimi tutuyordu. Beni kendine çekmişti. Dudaklarını benimkine yaklaştırmıştı. Bir adım geri gittiğim de beni daha sıkı tuttu.

" Ne yapıyorsun?"

"Merak etme seni öpmem buradan kurtulalım diye yapıyorum"
Kendimi ona bırakmıştım. Tam karşımızda duruyorlardı. Biraz baktıktan sonra bizi aramaya devam ettiler. Elini saçlarımdan ve belimden çekmişti. Saçımı düzeltti ve taksi çağırdı. Beni taksiye bindirdi ama o binmemişti. Evimin adresini söyledim. Montu hala belimdeydi vermeyi unutmuştum. Taksicinin kalın sesiyle irkilmiştim.

"Geldik."

"Teşekkürler ne kadar?"

" 25 Won "
Parayı verdikten sonra arabadan indim ve odama çıktım. Babam hala gelmemişti. Bu olay yüzünden erken gelmiştim. Odama çıktım ve üstümü değiştirdim. Çocuğun montunun ceplerine baktığımda cüzdanını bulmuştum. İçini açıp baktığımda adının Kim Jong İn olduğunu gördüm. Kimliğindeki resmi çok tatlıydı.

Telefonumun çaldığını duyduğumda cüzdanı cebine geri koydum. Telefonu elime aldığımda numaranın yazdığını gördüm. Bazı kişiler numara olduğunda açmaz bense onlardan biri değilim açmasam çıldırırdım. Bu yüzden hemem açtım.

" Alo. " ses yoktu bu yüzden tekrarladım. "Alo kimsiniz ? Neden ses vermiyorsunuz? Sesinizi mi sattınız ? " nefes almadan hepsini söylemiştim. Birden boğuk bir ses
"Haru . " demişti. Bu ses Doo Min Joon'un sesiydi. Nefes alamamıştım.
"Haru. Kendine zarar verme verecek kişilerden de uzak dur demiştim. "
"Doo Min Joon" sesim boğuk çıkıyordu gözlerim buğulaşmıştı kendime engel olamıyordum.
"Neredesin lütfen geri gel niye gittin diye sormayacağım "
"Haru kendine dikkat et. "
Bip bip... Kapanmıştı . "Doo Min Joon . Doo Min Joon " çığlıklar atmaya başlamıştım.
"DOO MİN JOON ...

             Bölüm Sonu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 15, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Heart ThornHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin