Bölüm 13- Oyuna mı Getirildim?
'When You're Gone' ile okuyunuz lütfeen. ( bkz. multimedya)
Çığlıkla gözlerimi açtım. Ne kadar gerçekçiydi. Paranoyak olmuş olmalıyım. Gözlerim sulandı. Justin'e döndüm. Şaşkın ve uykulu gözlerle bana bakıyordu.
J-Canım iyi misin? Korkma ben buradayım. dedi ve sarıldı.
S-Çokgerçekçiydi, hemde çok Justin...
ona sığınmıştım. Kabusum sona ermişti sonunda. Justin sayesinde biraz sakinleştim. Artık uyumaktanda korkuyordum .Ama gecenin bu saatinde biraz zordu.
Odama giren güneş ışıkları yanımdaki not kağıdını ve çiçek yapraklarını aydınlatıyordu. Aldım ve yasemin kokulu kağıdı okudum.
.
Birazdan yanındayım.
Merak etme.
-JUSTİN
Bunu okuduktan sonra tüy yumağım Sweaty'İ azarlamaya koyuldum.
S-Bir daha Justin'e öyle sokulayım deme Sweaty! Bak kıskanıyorum sonra...
dedim. Ve bir kediye bunları söylediğimi farkettiğim için sırıttım. Justin'in eve geldiğini sıcak ekmeğin eve yayılan kokusundan anlıyordum.Anlaşılan köşedeki bakkala kadar gitmişti. Kafamı yastığa geri gömdüm. Sabahları hep zor kalkarım zaten. Alışıldık bir durum yani.Justin odaya daldı.
J-Hala uyanmadın mı sen?
S-....
j-İyi o zaman.Bende kahvaltıyı evimde yaparım.deyip odanın kapısını kapatarak çıktı.
S-Justiiiiiiii!!Hayırrrr!Beraber yiycez o kahvaltıyı!!!
Çıplak ayaklarımla koşa koşa kapıyı açtım.Meğer Justin otobüs bekler gibi bekliyormuş.
J-Böyle yapacağını biliyordum
dedi en bilmiş halini takınarak.
(Ay,yesinler zekanı!)
S-Seni üçkağıtçııııı
Mükemmel çeşitli(!) kahvaltımızı ederken sohbet ediyorduk.
S-Benim alışverişe çıkmam lazım.
J-Ama benim başka planlarım var.(Cık cık cık.Kızlar fesatsınız yani aklınıza kötü şeyler getirmeyin hemen)
S-Ne gibi?
J-Pikniiik.Hem de ormanda.Bol ağaç,bol oksijen.
(Ormanın ne demek olduğunu biliyoruz heralde)
S-Güzel olur olmasınada pinikte yiyecek olur,yiyeceği evden getirirsin,evde yiyecek yok.Sonuç?Alışverişe çıkmamız lazım.
J-Tamam,Çok geç olmadan hazırlanalımda hava bozmadan gidelim.
Uzun zamandır piknik vs. yapmamıştım. Miller'dan hiç beklemem zaten. Onun kafası böyle şeylere çalışmaz. Justinse tam zıttı. Bir partinin aktivite sorumlusu gibi birşey. Ne kadar düşünceli aslında. Şu devirde arasan bulamazsın. Her türü var(uçuğu,kaçığı,apaçisi,krosu...)ama Justin gibisi yok. Tabi bu benim için geçerli. Bir başkasına aynı şeyleri yapar mı,orasını bilmem. Neyse sohbeti kaçırmayalım.
J-Ya aslında bizim evde bir dolusu şey var.Ben ayarlarım tamam mı? Hatta Kahvaltım bitti bile şimdi çıkıyorum,1 saate kalmaz dönerim.
s-Ben de geleyim mi?
J-Gerek yok.Bir şeye ihtiyacın olursa ara mutlaka.
S-Peki,bekliyorum.
Justin'in olmadığı zaman aralığında evde yalnızıdm.Bundan hoşlanmıyordum
S(weaty)-Miyw,Miyww.
Ah pardon,bir de Sweaty vardı.
Evdeki tek insan(Sweaty duy beni!) olduğumu unutmak için 'Melek' adlı kitabımı okumaya başladım. Fantastik şeylerden her zaman hoşlanmışımdır. Kitabın heyecanına kapıldığımı Justin gelince anladım.
J-Hadi gidiyoruz. dedi.
S-Hemen mi?
J-Evet.Bir mahsuru mu var?
S-Yoo.
Apar topar eksikleri hallettim ve yolculuğumuza başladık. Arabada Pitbull dinleyip havaya giriyorduk.
Ormana girdiğimizde hayvan sesleri birbirine karışmış durumdaydı. En çokta kuşlar,baykuşlar. Ama çok güzel estiği bir gerçekti. İyice içerlere doğru ilerleyip kendimize uygun bir yer bulana kadar yürüdük. Hoş bir alan bulunca oraya yerleştik .Örtüyü serdik yiyecekleri henüz çıkarmadık. Önce biraz dinlenmek istedik .Fazla aç olduğumuzda söylenemezdi. Arabadaki radyonun sesini sonuna kadar açıp dışarıya gelmesi içinde kapısını bile kapatmadık. Bu güzel havanın içinde uykuya dalmış bulundum. Justin'in kucağında.
***************************************************
Öğlen uykumuz biraz uzun sürmüş olmaliki uyandığımda hem aç olduğumu hemde havanın kararmaya başladığını farkettim.
Ah Justin,sen de benim gibi uykucu çıktın.
S-Justin,uyan.
J-Uyanığım ben...
S-Belli oluyor canım.Hadi bir şeyler yiyelim artık.
Yiyecek sözcüğünü duyduğu an kendine geldi zaten. Şapşal şey <3
Sepettekileri teker teker çıkardık. Meyve sularını doldurdum. Gazlı içecekle pek aramız yoktur. Hatta fast food falan da sevmeyiz. En azından ben sevmem. Fazla sivilcem olmamasının sebebi de bu olmalı. Yemeğin en keyifli kısmına gelmiştik. Meyveler ve kurabiyeler. Hepsi taze ve pırıl pırıldı.Ben bunları şapırdata şapırdata yerken;
J-Sindy benim tuvalete gitmem lazım.
S-E git o zaman.
J-Ama burda tuvalet yok.
S-Ha anladım şimdi.
J-Ben biraz uzaklaşıyorum buradan tamam mı,5 dakikaya dönerim.Sen olduğun yerde kal.Çok sıkıştım.
S-Tamam hadi altına yapmadan git.
Justin uzaklaşmaya başladı. Ben hala yeşil elmamı nasıl yiyeceğimle meşguldüm. Karanlığın ortasında Justin'i beklerken bir çeşit ses geldi. Kafamı kaldırdığım an Kate'in(ölen ablam) o sarı saçları ve en sevdiği sweat-shirt'ünü birlikte gördüm.Y üzünü göremiyordum arkası dönüktü.
S-Abla?
Yürümeye başladı, hatta neredeyse koşmaya. Ben de heyecanla ve gözlerimden yaşlar boşalarak koşmaya başladım onun ardından.
S-Abla,dur!Lütfen bekle!
Uzun bir koşudan sonra nefes nefese buldum kendimi. Onu kaybetmiştim, karanlıktan hiçbir şey görünmüyordu. Ağlamaya başladım, bunu neden yaptığını bir türlü anlayamıyordum. Belki önemli bir sebebi vardır diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Birisi sert ve hızlıca iki elimide aradan tutup,hareketsizliğimi sağladı. Umarım bu Justin'dir dedim kendime pek inanmayarak. Kafamı çeviridğimde bunu Cody'nin ta kendisi olduğunu gördüm.
S-Cody?Ne arıyorsun burada?
C-Senin az da olsa zeki olduğunu düşünmüştüm.
S-Ne diyorsun sen?
C-Kapa çeneni.
S-Bırak beni!! Neden böyle bir şey yapıyorsun?!!
C-Salak kız.Hala anlamadın değil mi? Ben Matt'in kardeşiyim.
Dırınınııııııııııın Oha inanabiliyomusunuz Cody Matt'in kardeşi çıktı, ben hala çok şaşkınım valla.Birazcık yorumla, büyük kalpler kurtarın..(ıyy slogana bak) Neyse çok öptüm cınıms :**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes and Lies*
FanfictionHer şey Justin Bieber'in kendi okullarına gelmesiyle başlar. Fakat Justin artık ünlü değildir, daha doğrusu dışlanmaktadır. Acaba Sindy onun hakkında ne düşünecek?