Part 3

7.1K 51 12
                                        

bilader dedim şu an seni anlamakta zorlanıyorum dedim, yani senin şu anda yaptıkların ve benim yaptıklarım dedim, normal şeyler değil dedim, senden tek isteğim bu kabuslardan kurtulup eskisi gibi olmak dedim, eğer benden rahatsız oluyorsan evi ayıralım sen kal burda ben giderim dedim, bak dedi bunlar güclüler dedi, sen istedin dedi, ulan dedim ben neyi istedim dedim sen zorla beni bu olaya şahit yaptın dedim, hayır dedi ben sana her seferinde sordum, sen tamam diyerek buna dahil olmayı kendin seçtin dedi, ailemi arıyorum bilader dedim sen normal degilsin dedim, aradım evi, bizimkiler köydeymiş, üzüm kaynatmaya gitmişler, bilen bilir pekmez yapıyorlar yani, ben geliyorum dedim, niye falan dediler, patronla anlaşamadık boşuna burda durmayım falan dedim, iş yerine gittim hesabımı kapattım, eve hiç ugramadan direk terminalden otobüse bindim, memlekete vardım, ordan köy otobüsüyle köye vardım, babamlar dedemgilin evde olurdu direk vardım eve, oturduk sohbet ediyoruz, biraz bu olayı çıtlattım yani kötü rüyalar görüyorum dedim, köyün hocası var, ona götürelim dediler bişeyler yazar belki falan dediler tamam dedim, akşam oldu yatıyoruz, dedemlerin evi çift katlı, altta dedemler kalır üst kat boş durur amcamlar ya da babamgil köye gidince yukarda yatarlar biz yukarda yatıyoruz yine, böyle kendi evimden başka yeri biraz yadırgarım hemen uyuyamam, yattım yer yatağına ev geniş, annemle babam bir odada yatıyor, ben diğer odada yatıyorum, uykuya daldım, sonra uyandım üzerimde agırlık gökyüzü yine kızıl, ama köyde degilim üniversite okudugum sehirdeyim ordaki odamdayım, kalktım camdan baktım yine ama sanki ilk defa oluyor gibi, sonra arkamı dönmemle yine atakan'ı gördüm, yine yüzü gözükmüyor sadece masmavi gözlerle bana bakıyor ve yine ayakları ters onu gördükten hemen sonra yine uyandım ter icinde, susadım yine, actım ısıgı oturuyorum, kapı caldı gel dedim, babam girdi, oglum ne oldu cıglık attın dedi, baba sabah bahsettigim kabustan gördüm yine dedim tamam oglum uyu hadi dedi cıktı, uyudum rüya görmeden sabah uyandım, kahvaltıda baba dedim ne yapıcaz dedim, neyi oglum dedi bu kabusları aksam geldin ya yine kabus gördüm dedim, ne diyorsun oglum ben hic uyanmadım gece dedi o anda aklıma atakan'ın söyledikleri gelmişti, sadece etrafımdaki yaşlılardan duyduğum efsane tadındaki bir olayı yaşıyordum, düşündüm rüyamıydı diye ama emindim, babam gelip hadi uyu demişti, baba dedim ben kendimi iyi hissetmiyorum, kime gideceksek gidelim artık dedim, götürdü beni caminin hocasına, adamın evi tek katlı klübe gibi bir yerdi, babam kapıyı caldı, hoşgeldin diyerek karşıladı babamı, sonra hocam bir maruzatımız var demeye kalmadan, bunun ne işi var burda dedi, babam hocam bu benim oglum dedi, götür bunu dedi, istemiyorum burda dedi, hocam ben sizi ilk kez görüyorum diyorum, hoca duymuyor, götür bunu diyor cabuk diyor, babamla bizi kovdu resmen yani baska acıklaması yok resmen kovdu adam, babamın beti benzi attı, oglum dedi cok iyi adamdır halbuki niye böyle yaptı anlamadım dedi, ben iyice psikolojik olarak cökmüstüm, baba dedim, bıktım dedim icimi bosalttım agladım, eve götürdü babam dedemler biz oturuyoruz, bana bakıyor herkes, dedim ne var niye bakıyorsunuz, oglum dedi dedem, bize anlat dedi, hocayla görüsmüs, hoca buna ne dedi bilmiyorum, dedem hicbir zaman söylemedi, neler yasadıgnı tam olarak anlat dedi hepsini anlattım oğlum dedi dedem, bu dünyada yalnız değiliz dedi, işte böyle öğüt verip duruyor, içimde dedeme karşı nefret oluştu yani o an parçalamak istedim, dede dedim öğütüne ihtiyacım yok, o yaşıma kadar asla dedeme saygısızlık etmemiştim ama o an öyle demek geldi öyle de dedim, dedem sustu babam bana bakıyor ama normalde bu saygısızlıgımı asla affetmez, acıyarak bakıyor sanki bana, baba dedim niye öyle bakıyorsun, seslenmedi, ne yapacaksınız dedim neyim var benim dedim, herkes susuyor, zaten psikoloji kalmamış, hergün aynı kabus, hocanın kovması, ailemin sadece basını egip susması, yalvarırım dedim söyleyin, oglum dedi babam seni birine götürecegiz o sana yardımcı olacak, kim baba dedim, ismini söyledi, gitmem ben ona dedim, adamı tanımıyorum ama, öyle bir şey var ki tanımadıgım adama karsı nefret duyuyorum, gitmem ona baba diyorum, babam tamam diyor yine sadece, ertesi gün zorla dedem babam ben bindik gidiyoruz, köye 1.5 saat uzaklıkta baska bir köyde yaşayan bu adam, neyse geldik bu köye, 9-10 tane ev ya var ya yok evler kerpiçten yapılmış bilen bilir, sokakta da kimse yok, girdik bu kücük köyün icine babam evlerden birinin önüne park etti, dedem önde babamla ben arkada gidiyoruz kapıya geldik dedem kapıyı caldı bir kadın actı kapıyı genc biri icerde yaslı bir adam oturuyor girdik içeri, yaşlı adam tesbih çekiyordu uzun bir tesbihi vardı, kapıyı açan genç kadın buyrun oturun dedi, evde kanepe koltuk yok, sadece yerde minderler var sırt yaslamak için de uzunca bir sedir gibi bişey var, oturduk hoca halen tesbih çekip içinden bişeyler okuyor, sonra dedem selam verdi adam 10 saniye kadar okumaya devam ettikten sonra dedemin selamını aldı, kimseden çıt çıkmıyor, hoca birden bana döndü ve yaklaş dedi emir kipiyle, babam kafasıyla kalk işareti yaptı, ağır ağır ilerledim hocanım önüne, otur dedi, oturdum, bak dedi, baktım, gözleriyle gözlerime 10 saniye kadar dik dik baktı, türkçe olmayan bişeyler diyordu bana doğru bakarak, sadece bakıp birşeyler söylemeye devam etti ben yere bakıyorum sadece, gelini olduğunu tahmin ettiğim kadını çağırdı, birşeyler söyledi, kadın getirdi, 1 bıçak 1 kağıt 1 kalem 1 tas içinde su 1 de iğne getirdi, adam kağıda birşeyler yazdı ince uzun bir kağıttı, bu kağıda yazı yazdıktan sonra büktü büktü, makasla belli parçalar halinde 10 parçaya kesti, suyun içine attı, ama ağzı hiç durmuyor sürekli birşeyler mırıldanıyor, suya baktı birden gözleri faltaşı gibi açıldı ve bana baktı, iğneyi aldı, kolunu uzat dedi, hiç birşey demeden uzattım, koluma küçük küçük 5 delik açtı, hepsinden toplu igne başı kadar kan aktı, bu kanı tasdaki suyun içine akıttı, parmağıyla bu suyu karıştıdı, sonra sen çık dedi bana, dışarı çıktım, 5 dakika kadar sonra dedem ve babam yanıma geldiler, suratları düşmüş, arabaya bindik hiç konuşmadan, sonra arabada dedem, oğlum dedi sen bu illetlere nerede bulaştın ne illeti dedim, oğlum dedi *** kabilesinden birilerinin çocuğunu öldürmüşsün, ne cocugu dede ne diyorsun dedim, hocanın ona verdiği bıcağı gösterdi, onlara karşı oğlum dedi yapılabilecek şey buymuş, bunu yanından ayırma oğlum dedi, biz seni yalnız bırakmayız hep yanında oluruz merak etme dedi, hocanın da yapabileceği tek şey buymuş dedi, ne olduğunu anlamıyordum, artık ne olursa olsun modundaydım, tekrardan dedemlerin evindeydik, akşam olmuştu yemek yiyoruz, hepimizde bir sessizlik var, yatma saatine yakın kapı çaldı, hiç unutmam 5 tane köylü vardı en arkadaki adamı tanımıştım ilk gittiğimiz ve bizi evinden kovan hocaydı, dedeme birşeyler dediler, dedem burası benim evim dedi bunu duydum sadece, sonra dedem yanıma geldi oğlum dedi hadi evinize gidin orda daha rahat edersin dedi, sadece tamam dedim, dedem dahi bunu yapıyor benden çekinip evinden kovuyorsa ne yapabilirdim, hiç birşey hissetmiyordum, neyim olduğunu dahi bilmiyordum, gecenin bir yarısı babam annem ben atladık arabaya kendi evimize doğru sürüyoruz, eve geldik, salonda oturuyoruz, annemle babam yalnız bırakmadılar o gece, sadece uyumasınlar istiyorum, bir anlık bile uykuya dalmasınlar diyorum, ancak insan onlar da uyuyakalmıştık üçümüz de, ta ki saat yine 2:30 u gösterene kadar yine o kabusu gördüm, hava kızıl, güneş yok, yine üniversite okudugum şehirdeki evdeyim, yine arkamı dönüyorum, ancak bu sefer farklı birşey vardı, atakanın yüzünü görüyordum, size nasıl tarif edeyim, gözleri masmavi, siyah dişleri var, upuzun saçları var, bana baktı hiç unutmadığım 2 cümleyi söyledi, il hüvel, illa bin zitr, o masmavi gözlerini bana dikip bunları söyledi, konuşamıyordum, sadece o masmavi gözlerine o uzun saçlarına, kararmış dişlerine bakıyordum, babamın sesiyle uyandım, annem babam başımda bağrıyorlardı, kalktım, ne oluyor dedim, oğlum iki saattir arapça bişeyler söylüyorsun dediler, baba dedim yine aynı kabusu gördüm, biri bana 2 cümle söyledi dedim, bıçağın nerde dedi, arabada kalmış baba dedim, siz annenle oturun ben getiriyorum hemen oğlum dedi, asla yanından ayırma bir daha sakın dedi, annemle oturdum babamı bekliyorum, 10 dakka oldu babam halen aşagıda arabadan bir bıçak alıp gelemedi, anne dedim beraber gidip bakalım, ne olacaksa olsun artık, annem oğlum biraz daha bekle gelmezse polise haber veririz diyor, ne polisi manyakmısın dedim, alt tarafı aşağı ineceğiz diyorum, aslında bunun nedenini şöyle söyleyim size, artık onlarla karşılaşmak istiyordum, yani artık bu kabuslar bu korkular bitsin, karşıma çıksınlar, ve beni artık bıraksınlar istiyordum indik aşağı babam arabanın direksiyonuna geçmiş oturuyoru, annem camı tıklattı, elinde sigara sadece oturuyor babam, anneme bakmıyor dahi, sonra anneme camın arkasından boynunu çevirip baktı, ağlamaya başladı koskoca adam, kapıları kilitlemiş ön koltukta sigara içip ağlıyor, annem aç şu kapıyı diyor, babam sadece ağlıyor, 5 dakika kadar öylece oturdu elinde sigara ağladı, sonra açtı kapıları, baba kurban oluyum niye ağlıyorsun dedim, artık bıktım dedim, oğlum dedi apartmanın kapısında yaşlı bir kadın beni durdurdu, su istedi dedi, ne suyu baba dedim, ağzı titriyordu anlatırken, ağlıyordu bir taraftan, bilmiyorum oğlum dedi, baba dedim saat 3 ü geçiyor bu saatte apartmanın kapısında kim niye su istesin dedim, babam bekle getiriyim demiş arkasını kadına dönmüş, kadın benim oğluma senin oğlun diye bağırmış babam arkasını döndüğünde kimse yokmuş, koşmuş arabaya, bıçagı eline almış kapıları kapatmış o korkuyla

Quanttumun HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin