bir müddet böyle oturduk yarım saat falan geçmişti sanırım, hiç konuşmadık, arka arkaya sigaraları içtik, sonra içeri girdik tekrar, hoca yalnızdı kız mutfak tarafındaydı, atakan hocanın bulunduğu tarafa mindere oturdu, ben hızlı adımlarla mutfak tarafına geçtim, kız beni görünce biraz tedirgin oldu hafiften de utandı, senin yalan söylediğini hissediyorum dedim, başı yere eğikti, sonra gözlerime baktı, nereden anladın dedi, bu olaylar başladığından beri hislerim kuvvetlenmişti gerçekten de, ona da bunu söyledim, doğru dedi, yalan söyledim, niye dedim, artık annemin babamın üzüntüsüne dayanamıyordum dedi, gülümsedim, o duyguyu çok iyi bilirim dedim, hala musallatın mı dedim, evet dedi, ben sormadan ismini söyledi, ismi *** ydı, rüyalarında mı geliyor insan ya da hayvan suretinde mi dedim, benim dedi çok sevdiğim biri vardı evvelden, ama artık o yok, işte onun suretinde geliyor dedi, direk onun kılığında uyku halinde olmadığım zamanlarda bile geliyor dedi, sana nasıl oluyor dedi, ben rüyalarımda görüyorum dedim, peki dedim o sevdiğin ne oldu, anlatmaya başladı, buralarda biz odunlarımızı ormandan kendimiz getirriz, birgün babası ile ormana oduna gitmişti babası onu kucağında getirdi, ormanda fenalaşmış ondan sonra düzelmedi ve artık o yok dedi, ilk başta rüyalar ile başladı, her gece aynı rüyayı görüyordum, ormandayım o karşımda ancak hep yere bakıyor orman zifiri karanlık en ufak ses yok sadece karşı karşıyayız onun başı öne eğik ama suret onun sureti böyle devam ediyor sonra karşımdan kayboluyor arkama geçiyor ama onu göremiyorum kulağıma eğilip rüzgardan gelen bir fısıltı gibi 'ana ba heb bak' diyordu her gece, bu sözü duydugumda sanki bir rüzgar beni uyandırıyordu uyanıp sabaha kadar uyuyamıyordm, birgün hocama gelip anlamını sordum bu arapça imiş dedi, 'seni seviyorum' demekmiş dedi, betim benzim atmıştı bunu duyunca, sana aşkını söylüyordu yani dedim, evet dedi peki dedim rüyalardan gerçeğe geçiş nasıl oldu, birgün yine aynı rüyayı gördüm 'ana ba heb bak' cümlesiyle yine sanki biri uyandırdı beni, ama farklı birşey vardı dedi, saat gece yarısını geçmişti, annemle babam uyuyordu, her zamanki gibi sabaha kadar uyumamayı planlıyordum yine aynı kabusu göreceğim diye, ancak bu sefer farklı birşey vardı, kapıdan ses geliyordu, köyümüzde zaten az insan var bu saatte ses gelmesi imkansız ama geliyordu işte, kapı çalması gibi değil, bu onun sesiydi evet oydu beni çağırıyordu, dışarısı karanlık ev karanlık ama o çağırıyordu, gitmeliydim o bana gelmişti, gittim kapıya doğru, kapıyı açtm kapının 10 metre uzağında rüyalarmdaki gibi kafası yere bakar vaziyette bir heykel misali en ufak bir kıpırtı olmadan duruyordu, yanına gitmek istiyorum ve gidiyordum ağır ağır, ağlıyordum mutluluktan, o yaşıyordu nasıl olmuştu bu, rüya değildi ama o, aşkım karşımdaydı, dibine yaklaştım, kafasını kaldırdım, gözlerini ağır ağır bana çevirdi, hayatımın en büyük korkusunu o an yaşadım bu aşkımın gözleri değildi bu dehşetin gözleriydi bu alevdi, göz çukurları dumansız ateş ile doluydu o an dilim kilitlendi, dondum kaldım, çığlık atmak istedim atamadım, gözlerine bakıyordum sadece aleve bakıyordum, babamın sesiyle irkildim, arkamı döndüğümde babam bana doğru koşuyordu, tekrar önüme döndüm o gitmişti, olduğum yere bayıldım, uyandığımda yatağımdaydım babam ve annem yanımdaydı, ilk onu görmem, fiziki birşey yaşamam o zamandı dedi artık alıştım diyordu, peki dedim madem ondan kurtulamadın hocam niye kurtulduğunu söyledi ya da onun gibi ilim sahibi birisini nasıl yanılttın, kurtulmuştum dedi, en azından uzaklaştırmıştım, hocam bana bir muska yazdı ve bu muskayı yanımdan ayırmamam gerektiğini söyledi, özellikle şunu tembih etti, eğer bu muskayı anan baban dahil her kim olursa olsun senden çıkarmanı isterse asla çıkarmayacaksın, banyoda bile boynunda tutacaksın dedi, öyle de yapıyordum, artık kabuslarım azalmıştı hatta hiç yok gibiydi lakin bir gün banyoda ayna karşısında saçlarımı tararken muska yine boynumdaydı, içeri annem girdi, hiç konuşmuyordu arkama geçti, aynadan görüyorum, boynumun dibinde nefesini hissediyorum annemin, ama hiç konuşmuyor, sonra muskamın ipine dokundu dedi, onu ağır ağır boynumdan kaldırıyordu ve ben hiçbirşey yapamıyordum donmuştum sanki, birden içerden annemin sesi geldi beni çağırıyordu yemeğe yardım etmem için, o an öyle bir çığlık attım ki, annem koştu geldi, direk ayaklarına baktım normaldi, su içirdi bana biraz sakinleştim sonra olayı anlattm ona, o da babama anlattı çözüm yolu arıyorlardı muskamı alamamıştı ama korkularım tekrar başlamıştı, bundan bir hafta kadar sonra gece uyurken susuzlukla uyandım, hemen elimi boynuma götürdüm muskam yoktu uyurken yastıga takılıp düşmüş olmalıydı çılgınca bir telaşla arıyordum yatağı yeri halıyı ama yoktu, bu telaş sırasında kapıda tekrar onun sesini duydum, durdum sadece, aramayı bıraktım, o an bağıramıyorsun sadece gitmek istiyorsun onunla, o nereye götürürse orada olmak istiyorsun, gittim kapıya yine oradaydı, yanına gittim sadece elini tuttum, gidiyorduk ama nereye bilmiyorum, gözlerine bakmıyordum, düsünemiyordum, sadece gidiyordum, götürdü beni ve uyuduk sadece, ya da be öyle görüyordum o an, sonra gözlerimi açtıgımda annem ve babam korku icinde bana bakıyordu yanlarında hocam vardı ve birşeyler okuyordu en kötü tarafı ise ahırdaydık mutlulukla yattıgım yerler samandı, hala geceydi, hocam evime götürdü beni basımda bekledi, aklımı yitirme noktasına geliyordum, tekrar muska verdi, bak boynumdan çıkarmıyorum diyip gösterdi bana kız, eskisi kadar olmasa da hala benimle, görüyorum, hissediyorum dedi, ama saklıyorum, diyecek hiçbir şey bulamadım, acıdım sadece kıza, muhabbet esnasında güneş batmıştı, artık mührü bozacaktık, hadi dedim içeri gidelim ha bu arada teşekkür ediyorum bu kadar sıkıntın arasında bize yardım ettiğin için, sessizce içeri geçtik, hocam ve atakan oturuyordu, vakit geldi dedi hocam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Quanttumun Hikayesi
Hororinci sözlüğü kasıp kavuran quanttum adlı yazarın anlattığı bir olay çok sürükleyici bir hikaye umarım seversiniz