Bolum-96

1.3K 24 0
                                    

Hoca yaptığı büyülerden sonuç alamayınca yapacak bir şey bulamamıştı. Yumurtaları kendisi kırıp sabunu da kendisi açmıştı. Amacı bana korku vermekti bu safhada, bunu zaten en baştan başarmıştı. Yaptığı büyüler ahmakçaydı, bekli daha zekice bir şeyler yapabilseydi hayatım tamamen de kararabilirdi.
Ona, bizi cadı kadına neden zütürdüğünü sorduğumuzda ise kendisi işin içinden çıkamayınca bizi oraya zütürdüğünü cadı kadınla da iş birliği içinde bana içirdiği o zıkkım sayesinde artık benim şerlilerden oluşan bir toplulukla başım belaya girmişti. Hoca beni bu durumdan kurtaracağını söyledi. Ama gözlerinde nefret vardı. Bana bunca kötülüğü yaptıktan sonra pişman olup ta geri gelip beni kurtarma ifadesi yoktu. Sanırım bende, şerliler bana musallat olunca onlardan hem korkum azalmış hem de insanların aklından geçebilenleri hissetme gibi bir yetenek ortaya çıkmıştı. Gözlerinden içini görebiliyordum sanki.
Hoca zaman kaybetmeden cadı kadının yanına gitmemiz gerektiğini söyledi. Kalktık cadı kadının köyüne doğru yola çıktık ama gece oluyordu. Gece oraya gitmek hiç istemiyordum. içimde hem bir korku vardı hem de oldukça derin bir şüphe....
Kadının köyüne geldik. Arabayı yol kenarına çektik ve yürümemiz gereken patika yola koyulduk. En arkada babam geliyordu önünde ben önümde ananem, annem ve dedem önde damat, onunda önünde hoca vardı. Yol karanlık olduğu için biraz zor ilerliyorduk. Hafif bir ay ışığı ile yolumuza devam ettik. Önümüzdeki virajı döndüğümüzde kadının evi karşımızda olacaktı. ilerlemeye devam ettik. Aklıma oradan son döndüğümüz zaman arkama baktığımda gördüğüm şeyler geldi. Tam o sırada virajı döndüm ve.....
Aynı şekilde tel örgülerin kazıklarında ışıklar yanıyordu. Bunlar gündüz gittiğimizde gördüğümüz kurumaya bırakılmış karga ölüleriydi. Onlar ışık vazifesi görüyordu. Kadının evinde sap sarı ışıkları yanıyordu. Sanki ışıklar dışarı fışkırıyordu , pencere önlerinde kısa çizgiler halinde ışık süzmeleri oluyordu. Bunları sadece ben değil hepimiz gördük. Ama kimseden çıt çıkmadı. Kazıkalrın yanından geçtiğimiz zaman gördüklerim beni hayrete düşürdü. Bunlar filmlerdeki cadıların büyü yapıp bir şeyler gördüğü fanusların aynısıydı ama içlerinde ışıklar yanıyordu. Yavaş yavaş eve doğru ilerlemeye devam ettik. Kadının evine yakınlaştığımızda inceden bir davul sesi duymaya başladık. Daha fazla yaklaştığımızda da davulun sesi artıyordu ama benden başka kimse duymuyordu sanki o sesi.
Serenti nin oradan tam döndüğümüzde evdeki tüm ışıklar söndü, davul sesi durdu . Gördüğümüz kazık başlarındaki ışıklara dönüp baktım onlarda sönmüştü. Sadece ay ışığı ile aydınlanıyordu sanki etraf korkmaya başladık herkesin ağzından mırıldanma duyuyordum, dua okuyorlardı galiba.
Hoca kadına adı ile seslendi bakan olmadı. Ben hemen nasıl bir cesaret ise küçük penceresinden baktım. içeride LÖKÜS(küçük piknik tüpü ile yanan gaz lambası) yanıyordu. Löküs ü tutma yerinden tavana asmış kendisi yerde bağdaş kurmuş oturuyordu başını yere eğmiş sanki ritüel yapıyor gibiydi.
Hoca yanıma geldi oda görüp cama tıkladı. Kadın yavaş yavaş kafayı kaldırıp bize öyle bir baktı ki........

Zuzumbilesi Hikayesi - FullHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin