-6-

74 25 25
                                    

Denny'nin kadının itirafından önce yerlere bakan mavileri, itirafla beraber kadının siyahlarının en içini bulmuştu. Etrafındaki sesler uğultuya dönüşmüştü. Dans eden, içki içen kısacası burada olan herkesi tek tek öldürmek istiyordu Denny. Bir iki saniye kapattı gözlerini sonra gelecek planını yapmışcasına açtı ve ellerini teslim olma manasında başının üstüne kaldırdı. 

"Teslim oluyorum." 

dedi ve öylece bekledi. Kadın bar masasının arkasından çıkarak Denny'nin yanına geldi. Denny'nin havada olan ellerini iki eliyle kavrayarak aşağı indirdi. Sonra yüzünü yüzüne yaklaştırdı. Kadının hareketleri buram buram tehlike kokuyordu. Denny geri çekilecekken kadın aniden rotasını değiştirerek Denny'nin kulağına doğru yol aldı ve usul usul fısıldadı.

"Unuttun mu Den, sen benim meslektaşımsın."

Siktir, nasıl da unutmuştu bunu Denny? Sarhoş oldukları gün itiraf etmişti kadın. Kocamı öldürdüm demişti. O yalnız bir cinayet işlemişti, belki de nefsi müdafaaydı. Onun suçu Denny'ninki kadar büyük değildi. Bir türlü kadınla bu sohbeti yaptığına inanamıyordu Denny. Şimdi ne olacaktı? Siyahlı kadın da mı ondan nefret edecekti?

Üstelik bunu nereden biliyordu? Bunu bilmesi için polislerden daha bilgili ve yetenekli olmalıydı. Kaç yıldır polislerin onu bulamamasından yakınmıştı. Siyahlı kadınsa bir çırpıda yakalayıvermişti Denny'i. Artık açık konuşmaktan çekinmiyordu Denny. Bu yüzden aklındaki soruları bir çırpıda soruverdi. 

"Nasıl.. Nereden biliyorsun? Bir dedektif misin ya da yardım aldığın biri mi var? Ve eğer varsa o kişi kim? Ve neden hâla..."

"Yeter" dedi kadın "Çok soru sordun."

Sonra Denny'nin önündeki viskiyi saniyede fondipledi. 

"Hey, o benim içkimdi!"

"Artık benim oldu." dedi ve sırıttı kadın. Denny göz devirmekle yetinmişti. 

Sessizliği bozan yine kadın olmuştu.

"Ah Denny, hala istediğimi alabileceğimi öğrenemedin mi? Ben.. istediğim neyse.. alırım."

O anda kadının belindeki bıçağı gördü Denny. Kadının yüzüne doğru eğilirken konuştu.

"Öyle mi?" Ve eğilmeye devam etmişti. Kadın bu anın büyüsünden etkilenmiş gibiydi. O yüzden hareketsiz, sadece öpmesini bekliyordu. Denny kadının yüzüne yeterince yaklaştı ve kadının yaptığı gibi rotasını değiştirerek kulağına eğildi.

O sırada kadının belindeki özel işlemeli çakı tarzı bıçağı aldı ve konuştu.

"Her şeyi değil siyah çizmeli kedi." 

Sonra kozlar eline geçmişcesine gülümsedi Denny. 

Yanında bu bıçağı taşıdığına göre değerli bir bıçak olmalıydı. Kadın Denny'nin düşüncesini okumuşcasına konuştu.

"Denny, o bıçak.. O bıçak benim için çok değerli. Lütfen onu geri ver."

Denny ağız büktü ve cevapladı.

"Oyunbozancılık yok Judith, oyunu kurallarına göre oynamalısın."

dedi ve oturduğu yerden kalktı. 

Judith sadece Denny'nin arkasından bakabilmişti. Şimdi ne Denny vardı ne de bıçak. 

*

Oldukça sinirliydi Denny. Siniri kendisineydi birazda. Nasıl olmuştu da bu kadın karşısında yelkenleri suya indirivermişti?
Sinirlendiği kadın da bir katildi, tıpkı Denny gibi. Keşke rekabete girmeselerdi de cinayetler, maktüller, cinayet aletleri gibi kavramları konuşsalardı. Nasıl öldürmeye karar vermişti kocasını? Sarhoşken anlattığı gibi sıkıldığı için mi öldürmüştü?

Şimdilik bu kadını aklından def etti Denny. Şimdi yapacak daha önemli işleri vardı, bu aralar maddi sıkıntı çekiyordu. Gerçi bir şeyi almak için para ödemiyordu ya, olsun. En azından Judith'e içki ısmarlarken kullanırdı. Judith'i aklından def etmişken bile yine Judith'li cümlelerle düşünüyordu Denny. Bu kıyamet alameti gibi bir şeydi.

Vücudunda hissettiği yorgunluğa aldırmadan iş aramaya başladı Denny. Sabıkalarına bakılmayacak bir iş bulması gerekiyordu. Her ne kadar zor olsada imkansız değildi. Belki de kimliğini değiştirmesi gerekiyordu bir süreliğine. Ya da değiştirmemeliydi. O Denny'di, Denny Brooks. Bu hiçbir zaman değişmeyecekti. Belki de ismi, dünyanın en çok cinayet işleyen seri katili olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girerdi.

İçkilerden anladığı için barmenlik yapabilirdi Denny. Tıpkı Judith gibi. Daha önce sık sık gittiği barları iş için gezerken aradığı işi Gregory Barı'nda bulmuştu. Patronla görüşmek için barın merdivenlerini büyük bir özgüvenle tırmandı. Büyük deri bir kapının önünde takım elbiseli, uzun boylu ve hafif sarışın bir adam duruyordu. Anlaşılan buranın patronu olarak geçinen adam ödleğin tekiydi.

Kapıdaki adama patronla görüşeceğini söyledi Denny. Kapıdaki adam tam Denny'nin üzerini arayacakken Denny çevik bir hareketle adamın boğazını kollarının arasına aldı. Adam güçlüydü, neredeyse Denny'nin kolundan kurtulacaktı ama kurtulamamıştı, önemli olan buydu. Tek bir hamleyle adamın boynunu kırmıştı Denny. Ardından yere düşüp gürültü çıkarmasın diye onu tenha bir köşeye sürükledi.

*

–İsminiz?

–Denny. Denny Brooks.

...

Adam Denny'nin çocukluğuna kadar her şeyi en ince ayrıntısıyla sormuştu. Denny ise çocukluğu hakkında bir çok yalan söylemişti. Çok mutlu bir çocuktum demişti mesela. Annem ve babam beni çok severdi demişti. Ne kadar da trajikomik bir olaydı bu böyle. Denny'i düşüncelerinden sıyıran bu kahrolası ihtiyarın sesiydi.

–Son olarak.. Hobilerinizden bahseder misiniz bayım?

Denny sıkıntıyla nefes verdi. Bu da neydi böyle, sokak röportajı gibi. Anlaşılan bu adamla da iş yapamayacaktı.

–Öldürmek. İnsan öldürmek.

Adam korkuyla sırıttı. Ama Denny gülmüyordu. Denny adamın korkağın teki olduğunu anlamıştı. Ve tahminlerinde de yanılmamış, yine haklı çıkmıştı.

-Şaka yapmakta hobileriniz arasında sanırım.

Bu adamın bu kadar saf oluşu Denny'i çileden çıkarmaya yetmişti. Artık bu adama tahammülü kalmadığını anladığında hamlesini yaptı.

–En son şakayı çocukken yapmıştım bayım, şaka yaptığımı zannetmiyorum. Ya siz?

Adamın boynunu son derece kararlılıkla kesivermişti Denny. Adamın boynunu keser kesmez adamın boynundan oluk oluk kan fışkırmaya başlamış, ardından adamın kafası önüne düşmüştü. Masanın üzeri ise birden kan olmuştu. Tıpkı Denny'nin istediği gibi.

Yapacak bir şey bulamayınca adamın masasını karıştırmaya başladı Denny. Neredeyse bütün çekmecelere bakmıştı. En alttaki zor farkedilen çekmeceyi açmak için hamle yaptı fakat kilitliydi. Zorladıkça zorladı ama lanet olası çekmece açılmıyordu.

Cebine sıkıştırdığı bıçağı eline alarak çekmecenin yukarıdaki boşluğuna soktu. 'İyi ki Judith'den almışım' diye düşündü. Bıçağı daha da yukarı zorlayarak kilidi kırmayı başardı. İçinde bir anahtar vardı. Büyük ihtimalle bir kasa anahtarıydı. Odanın içinde cirit atmaya başladı Denny. Tek umudu kasayı bulmaktı. Her yeri aradı taradı ama yoktu işte, lanet olsun. Sıkıntıyla ellerini duvara yasladı Denny. Yüzü duvara dönük, iki eli omuz hizasında duvara dayalıydı. Sinirle duvarı yumrukladı.

"A-ha! İşte buradasın."  dedi vurduğu duvardan metal sesi gelince. İlk defa şansı yaver gitmişti Denny'nin. Kasayı öyle bir boyamışlardı ki, kim bakarsa baksın duvardan ayırt edemezdi.

Kasayı usulca açmak üzereyken kapı birden aralandı.

"Siktir!" Denny sesli bir küfür savurmuştu.

"Sen de kimsin!"

Siktir, siktir, siktir. Yüzbinlerce kez siktir. İşte şimdi hapı yutmuştu Denny.

KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin