4. Bölüm - Kokuşmuş Gurur

231 13 0
                                    

 Sanırım uykudan uyanmanın en kötü yanı, bunu isteyerek yapmıyor oluşumuz. Eminim bir çoğumuz, birçok kez içine daldığımız o hayal aleminde kalmayı dilemiştir. Ama maalesef gün eninde sonunda aydınlanacaktır ve gerçekler ortaya çıktığında, yaşadığınız hayal kırıklığı sizi her gün tüketir.

Ben rüya görmediğim için, gerçeklikten kaçmak istediğim tek yer de o her gece gördüğüm karanlık oluyordu. O karanlıktan deli gibi korkmama rağmen her gece ona sığınırdım ben. Beklediğimin aksine geçen zaman içinde Keith ve Karen hiç rüyalarıma girmemişlerdi. Yine de kafam iyiyken birkaç kez onları gördüğüme yemin edebilirdim. Ne diyebilirim ki, biraz kafadan çatlak olduğum doğrudur.

Aslında bakarsanız karanlıktan, onlardan ve bütün o içinden bir türlü çıkamadığım keşmekeşten çok onları hatırlayamamaktan korkuyordum. Yani henüz bir sene olmamışken, yüzlerini tam olarak hatırlayamıyordum bile. İki sene sonra ne hale gelecektim kim bilir? Gerçi bunun sebebi büyük ihtimalle bu kabusla başa çıkmak için kendime zarar vermeye dayalı bir yöntem geliştirmiş olmamdı ki sürdürdüğüm bu umursamaz ve karışık politika benim bile aklımı karıştırıyordu kimi zaman.

En çok bu zamanlarda özlüyordum işte onları. Daha önce de dediğim gibi çok sıkı fıkı bir aile ilişkimiz yoktu, yani yokmuş ama onlarla olduğumda düşünmeme gerek kalmazdı. Bir şeyler için endişe etmeme, hiçbir şeye. Şimdiyse, sabah gözümü açtığımda bile alacağım bir sonraki nefes için endişelenmeye başlamıştım. Buna sebep olan şey de elbette okula geri dönmüş olmamdı, ondan önce yine aynı politikayla bir süre idare edebilirdim. Ama kulağıma gelen, muhtemelen amcama ait bağırışlar bile buna-gerçekten-inandın-mı diyordu sanki. Küfürler savurarak battaniyeyi üzerimden attım. Ve doğrulduğum an kafama bir balyoz indi.

Baş ağrısı.

Doğru ya, dün bir parti vermiştim. Nasıl da unutmuşum?

Muhtemelen aşağı kattan gelen bağrışmalar da bunun yüzündendi. Neler olduğuyla ilgilenmesem de hızla merdivenlere ilerledim. Sabah sabah bana bu şeyi yaşatan her kimse canına okumayı planlıyordum.

Lily, Charles ve George'un salonun orta yerinde kavga ettiklerini görmeseydim, pekala bunu yapabilirdim de.

Daha çok George Charles'ın üzerine yürürmüş gibi duruyordu ama Charles'ın da pek geri durduğu söylenemezdi. Benim aşağıya indiğimi fark ettiklerinde bana döndüler. Lily'nin aralarında kalmış gövdesi ve yüzündeki kurtar-beni ifadesi o kadar çaresiz ve komikti ki, tabi o zaman böyle düşünmemiştim.

''Ne gürültü yapıyorsunuz sabah sabah ya!'' diye cırladığımda onun da yüzündeki sevecen ifade yok olmuştu.

Uykudan uyandıktan sonra çok pislik bir insan olurdum. Her kelimem cırlamaya dönüşürdü.

''Bu lanet olası herif kim ve niye benim salonumda zıbarıyordu?'' araya giren George amcamdı ve sadece yüzüne bakmam bile bu sorunun cevabını dürüstçe vermemem için yeterliydi.

Charles ve Lily'nin meraklı bakışları altında ''Lily'nin sevgilisi.'' deyiverdim. Ne bakıyorsunuz öyle?

Elbette yalan söyleyecektim. George amcanın üzerinde sadece bir atlet, ve kot vardı ki bu dün gecenin hiç iyi bitmediğini gösteriyordu. Kırmızı yüzüne ve şiş, sulu gözlerine bakılırsa gece hiç, hem de hiç iyi bitmemiş olmalıydı. Kim bilir ne kadar kaybetmişti, bu sinirin üzerine bir de dün parti verdiğimi söylersem beni ne yapardı hiç bilmiyordum ve bu konuda çok samimiydim. George dengesiz herifin tekiydi ve bana el kaldırmakta asla çekinmezdi; özellikle de Keith artık ortalıkta yokken.. Söylediğim bu yalana Lily ''Ne!'' diye bağırarak, Charles ise kaşlarını çatıp bu durumdan hoşnut olmadığını belirterek cevap vermişti. Sanırım beyefendinin sinirlerini bozmuştuk ama ben de uykumdan olmuştum, yani kusura bakmasın artık.

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin