3. Bölüm - Okula Dönüş Partisi

286 15 0
                                    

Şarkıyı açmayı unutmayııın. Ve birkaç yorum istiyorum en azından, lütfen. :D

Bugün Cuma. 

Bildiğim kadarıyla Amerika'da Cuma günlerinin iki adı vardır. Çılgın Cuma ve Kara Cuma. Bu terimleri İngiltere'ye uyarlarsam, bugün benim için kesinlikle Çılgın Kara Cuma'ydı. Sebebi ise ilginç bir şekilde sınıfta tam karşımda oturan Naomi Spark değildi.

Malum olaydan sonra -Lily'yle o kelimeyi kullanmamaya karar verdik- hayatıma bir nevi 'pause' verdiğim için ancak okula geri döndüğümde neleri kaçırdığımı fark etmiştim. Altı ayda gerçekleşebilecek olayların listesini versem, eminim dehşete düşerdiniz. 

Ama ben üçüncü sınıflardan Harriet Fair'in lezbiyen olmasıyla, koç Larry ve edebiyat öğretmenimiz Bayan Torret'ın bir kız öğrenciyle birlikte spor salonun üst katında 'grup çalışması' yapmasıyla ve danışman-tire-rehber Bayan Keller'ın evlenmesiyle ilgilenmiyordum. Benim ilgilendiğim tek şey bu cehennemden nasıl kaçabileceğimi bulmaktı. Takdir edersiniz ki, herhangi bir lise öğrencisine 'Lise nasıl bir yer?' diye sorsanız size lisenin bir bok çukuru olduğunu söyleyecektir. Bana sorarsanız, ben bok çukurunu tercih ederdim. Neden mi? Bay Froggy'ye sorun. Nam-ı diğer Kurbağa Adam*. Ne de olsa matematik dersinde herkesin içinde beni aşağılayıp buraya, kızlar tuvaleti, kaçmama neden olan o.

Dün, Bayan Keller ile yaptığım can sıkıcı 'anlaşma'dan sonra, önümüzdeki 8 ay boyunca okula devam etmek zorundaydım. Aksi takdirde beni bir koruyucu aileye vereceklerdi. Ne kadar nefret etsem de, bu sabah okula gelirken bunu yapabileceğimi düşünmüştüm ama bu düşüncem ilk derse girdikten sonra anında yerle bir oldu. 

Sınıfta şu Bal Çocuk'u saymazsak Naomi sürtüğünden başka tanıdığım kimse yoktu ve o da ne hikmetse tam karşıma oturmuştu. Onu elimden geldiğince görmezden gelmeye çalışırken -nasıl olacaksa- üzerine bir de dersin matematik olduğunu öğrenmem canımı ne kadar sıktı anlatamam. Aslında idare edebilirdim, yani o kadar sorun değildi hatta bir de üzerine Bay Forggy tahtaya yazdığı ilk ve en zor soru için beni kaldırınca bile sorun etmemiştim. 

Tahtadaki işlemlerden bir bok anlamadığım halde oraya çıkmama daha büyük rezillik olacağı için herkesin önünce azar yemek pahasına ''Üzgünüm, cevabı bilmiyorum.'' dedim ama Bay Froggy ısrarcı bir adamdı. 

''Bilmediğini görebiliyorum, Rachel. Senden bulmanı istiyorum zaten.'' bir moronla konuşur gibi yavaş telaffuz ettiği cümle sınıftaki diğer moronların komiğine gitmiş olmalı ki kulağıma bir grup kahkaha doldu. 

''Üzgünüm, cevabı da bulamam.'' dedim sert bir sesle. Elimde değildi. 

''Pekala, Rachel. Sana bu okulda yeterince anlayış gösterdiğimizi düşünüyorum ama sen aylar önce gerçekleşen bir olay için bu iyi niyeti suistimal ediyorsun. Bir an önce kendini topla, yoksa kötü olacak.'' verdiği karşılık ne kadar aşağılayıcı olsa da, bıyık altından mırıldandığı kelimeleri duymasaydım o sınıfta kalmayı becerebilirdim.

''Gerçi abin ve ablanın geçmişteki durumuna bakarsak senden çok fazla şey beklememeliyim.'' demişti orospu çocuğu. 

Bana yapılan hakareti kaldırabilirdim ama aileme laf edilmesini kaldıramıyordum işte. Evet, aptalım. Ama yine de benden başka kimse ailemin hatalarını ya da kusurlarını dile getiremezdi, bu onlar yaşarken bile böyleydi neden öldükten sonra değiştirecektim ki? Evet, işte söyledim o kelimeyi. Lily ne kadar yasaklasa da gerçek buydu işte. Onlar ölmüştü, gitmişlerdi ve ben onlardan kopmamaya çalışırken daha ne kadar onların anıları altında ezilecektim? Merak ediyordum. 

Aptal bir ergen gibi tuvalette ağlayarak rahatlayamayacağımı biliyordum. Bu yüzden yüzümü kızarana dek yıkayıp ovuşturduktan sonra kendime bir daha bakmadan tuvaletten çıktım. 

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin