Bölüm 2 - Alım Binası

24.8K 1.7K 152
                                    

Bölüm 2 - Alım Binası

Küçük bir çocuk, hava hafifçe kararmışken ve etrafında her türden insanlar varken, onların aralarından koşmaya devam etti. Sonunda üzerinde Kaimei Şövalye Okulu Alım Merkezi yazan bir yeri gördü. Yeşil ve mavi renklerle kaplanmış, tahminine göre yüz yıllık, iki katlı heybetli bir binaydı. Binaya vardığında nefes nefeseydi. Kapıyı açmaya çalıştı, ama açamadı. Etrafta üstü başı pislik dolu bir çocuğun kapıyı açmaya çalıştığını gören ince bıyıklı uzun bir adam, ona acıyarak baktı ve, ''Kapı kilitli çocuk. Bugün alımlar sona erdi. Yarın sabah tekrar başlayacak.'' acıma dolu bakışları, tiksinti doldu. ''fazla umudunun olmaması iyi olur. Sonuçta okul çöpleri kabul etmiyor.''

Zend kafasını kaldırıp yukarı doğru, adamın yüzüne baktı. Adam otuzlu yaşlardaydı. Sarı saçlara ve ince, uzun bir yüze sahipti. Zend onun gibileri sokakta çok görmüştü, o adam kesinlikle tam bir cimriydi. Adam bunları söyledikten sonra, sevinçle, ''Peki efendim, yarın sabah burada olacağım. Bilgi için teşekkür ederim.'' dedi. Adam ona kötü şeyler söylemiş olmasına rağmen, kendisine kötülük yapana kötülük yapmamayı uzun süre önce Yaşlı Dilenci'den öğrenmişti. Ama Zend bunun doğruluğundan tam olarak emin değildi, sonuçta Yaşlı Dilenci ona hep kötü davranıyordu, Zend'in ona kötü davranmasını engellemek için de böyle söylemiş olabilirdi. Yine de Zend kötü şeyler düşünmemeyi, kötü şeyler yapmamayı, iyi olmayı seviyordu. Kötü olmak hiç güzel değildi, kimse kötüleri sevmiyordu. Kimsenin seni sevmemesi çok kötü bir şeydi, Zend bunu binlerce kez deneyimlemişti. Kimse tarafından sevgi görmemeyi kim isterdi? Zend buna maruz kalsa da, aslında hiç istemiyordu. Bu yüzden bu kuralı da uyguluyordu.

Madem sabah alımlar tekrar başlıyordu, geceyi geçirecek bir yer bulmalıydı. Normalde kanalizasyon borularında bile yaşayabilirdi ama, bu gece özeldi. Yarın okula girecekti, bu sebeple zaten heyecandan uyuyamayacaktı. Yaşlı Dilenci ölünce dilenmekten nefret ettiğini tekrar anladı. Dilenmek yerine çalışmaya, getir götür işi yapıp posta türünden bir şeyler yapmaya başlamıştı. Ona iş verecek birini bulmak kolay olmuyordu, ama Zend sonunda birkaç kişiyi bulabilmişti. Onlar da normalde verdikleri paranın yarısını veriyorlardı tabii, ama hiç yoktan iyiydi. Sonuçta Zend'e iş veriyorlardı. Kendi parasını emek vererek kazanmayı seviyordu, tüm gün oturup insanlardan para istemeyi değil. Hatta bazen geceleri olan horoz dövüşlerine giriyor, bir horoza bahis yatırıyor, o kalabalıkla beraber 'Haydi oğlum vur kafasına' gibi, ya da 'Zıplayarak tekme at' türünden şeyleri bağırıp, kaybetse de çok mutlu ve eğlenmiş oluyordu. Gerçi kazansa da oradaki adamlar parasının en az yarısını alıyor, kendisine bir pay kalmamış oluyordu. Ama bu onu hiç üzmemişti, kalan parayla yaşayabiliyordu. Almak istiyorlarsa alabilirlerdi, sonuçta Zend'e kendine yetecek kadar para kalıyordu. Bazen kendine kıyafet bile alabiliyordu. Üstelik o, paradan çok o gece yaşadığı zevke önem veriyordu.

Elini cebine attı, cebinde favori horozu olan Fıçı üzerinden kazandığı on beş bakırı, ve birkaç tane tüy yumağı duruyordu, paraları çıkardı ve tüy yumaklarını nazikçe tekrar cebine koydu. Onlarla daha sonra oynayabilir, onları sıkarak eğlenebilirdi. Gözlerini eline dikti, zevkle kazanmış olduğu on beş bakıra baktı. Hemen mağazalara doğru yürüdü, en azından bir şeyler satın alıp üstünü başını düzeltmeliydi, o kadar insanın arasına bu kıyafetleriyle çıkamazdı.

Türlü türlü kıyafetler, kazaklar, şapkalar, hatta zırhlar... Dışarıdaki pencereden marketin içini izlerken ve tüm bu güzelliklere hayran kalırken, bir anda farklı bir güzellik gördü; neredeyse parlayan, mavi, hatta incecik nakışlara bile sahip olan bir çift ayakkabı gözüne çarptı. Ayaklarındaki iki yırtık terliğe baktı, üzüntüyle içini çekti. Kendi ayağındakiler, o ayakkabılara kıyasla son derece kötüydü. Ne kadar istese de o ayakkabıları satın alamayacaktı. Aslında bu mağazalardan bir şey almaya parasının yetmeyeceğini kendisi de biliyordu, ama buradan içerideki güzel kıyafetleri izleyip kendisini onları giyerken düşünmek onu çok mutlu ediyordu.

Argenta 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin