Bölüm 38 - Aferin

16.6K 1.4K 224
                                    

Bölüm 38 - Aferin

Zend gözlerini yavaşça araladı. Gözlerini daha tam olarak açmadan gözünün önünde hızlıca hareket eden siyah bir duman gördüğünü sandı, ama gözünü tam olarak açtığında odada öyle bir dumanın olmadığını gördü. Karşısında ona bakan Karkan vardı, ağzında da garip bir tat. 

''N'oldu? Kaplan nerde?'' kafasını yavaşça yattığı yerden kaldırdı ve nereye yattığına baktı. İki tane sandalyenin üzerinde yatıyordu, düşüncesine göre o bayılınca Karkan onu uyanana kadar yatırmıştı.

''Ruh Silahı'mın saldırısına uğramak üzereydin, onu tutamayacağımı anlayınca aranıza girdim ve ona yumruk atmak zorunda kaldım. Yumruğumun şiddeti seni geriye doğru ittirdi ve bayıldın.'' Karkan sakin bir şekilde konuştu.

''Öyle mi? Garip, geriye itildiğimde bana kaç diye bağırıp o hayvanı tutmaya çalışıyordun sanki, öyle hatırlıyorum.''

''Büyük ihtimalle Dünya Seviyesi'nde olan bir bir savaşçının hızını görememişsindir, bu zaten son derece normal.'' Karkan konuştu.

''Dünya Seviyesi mi? Hangi seviyeden sonra geliyordu o?'' Zend daha önce öyle bir seviyenin varlığını duymuştu, ama tam olarak nerede olduğunu bilmiyordu ve öğrenmek istedi.

''Biliyorsun ki savaşçı seviyeleri on beşe kadar gider. Her seviyede çok büyük bir güç kazanırsın ve yeni teknikler öğrenebilirsin. Seviyelerin arasında çok büyük güç farkı olduğu gibi, her seviyenin arasında o kadar büyük bir uçurum vardır ki aklın almaz. Sadece üç seviye bile bir fark olsa, bir savaşçı diğer savaşçıyı çok zorlanmadan yenebilir. Tabii ki istisnalar var. Dünya'dan sonra sadece bir seviye daha var zaten.'' Karkan konuştu. ''Ayrıca, Guoinsu'ya cezasını verdim, birazdan özür dileyecek.''

Zend şaşırdı. Halbuki o kaplan kimseden özür dilemeyecek haylaz bir tip gibi duruyordu. Karkan'ın onu gerçekten çok korkuttuğunu düşündü. Karkan'a gerçekten hayran oldu, adam hem bir Ruh Şövalyesi'ydi ve aynı zamanda en yükseğin bir altındaki seviyede olan bir savaşçıydı.

''Hadi bakalım Guoinsu, yapman gerekeni yap.'' Karkan yanında duran süslü kılıcına doğru bakıp ona bir kere dokundu. Ardından biraz önceki kaplan yavaşça kılıcın kabzası ile demirinin birleştiği noktada olan, taşa benzer bir noktadan dışarıya doğru çıktı ve vücudu tam olarak oluştuğunda Zend'e baktı.

Başını yavaşça öne eğdi, aynı zamanda patilerini kaldırmadan kendini biraz geri itti ve konuştu. Biraz önce son derece çılgın ve coşkulu olmasına rağmen şimdi durgundu. ''B-Biraz önce sizi korkuttuğum için özür dilerim L-Lord Zend. K-Kusuruma bakmayın.'' kaplan çok asil bir görünüşe sahipti. Karkan'ın beline kadar bir boyu vardı ve gözleri siyah, vücudu turuncuydu. Konuştuktan sonra sanki onay almak istermiş gibi Zend'in gözlerine baktı, başını kaldırdıktan sonra vücudunu da eski haline getirdi.

''Yok canım, kusura falan bakmadım merak etme, sadece birazcık korkmuştum ve şimdi iyiyim. Senin gibi asil bir Ruh Silahı'nın benim önümde eğilmesi gerektiğini düşünmüyorum.'' Zend konuştu, içi kaplana ısınmıştı.

''Teşekkür ediyorum.'' kaplan konuştu ve Karkan'a döndü. Karkan da ona bir kafa salladı ve aferin diyerek kılıcının içine girmesini sağladı.

''Şimdi, biraz önce yaşadığım deneyime göre, o element çok tehlikeli.'' Karkan konuşmaya başladı, ve Zend'e bakıp uzun bir nefes aldı. Zend zaten bunu daha önce de duymuştu. ''Bana kalsa, şuracıkta sana en iyi büyü ustalarını sıralardım ve sana onlardan birinden birebir bir eğitim aldırırdım. Ama Fun'un söylediğine göre, iki yıl sonra olacak Yeni Nesil Turnuvası'ndan önce kullanmanı asıl ustan yasaklamış ve benim de ustanın kararına saygı göstermem gerekir. Her ne kadar Beyaz Taç'ın bir kardeşi olsan da, sana bizden daha yakın olan ve üzerinde daha çok etkisi olan bir insan olması normal ve biz o insanın isteklerine saygı duyarak işimizi yapmalıyız.'' 

Argenta 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin