Bölüm 10 - Yeni Kardeş

16.1K 1.3K 300
                                    

Bölüm 10 - Yeni Kardeş 

Emma, kendi bölgelerine geldiklerinde arkasına döndü. Kardeşleriyle birlikte en önden yürüyordu, konuşmayı kendisinin yapması gerektiğini hissetti. Abisi Yanke tam bir beceriksizdi ve hiçbir şeyi düzgün yapamıyordu. Ablası Lenia ise, Zend'i tekrar görmüş olmanın ona yaptığı şok yüzünden hala düzgün konuşamazdı. Onları nazikçe içeri davet etme işi, bu yüzden Emma'ya düşüyordu. Emma zaten yol boyunca bunu düşünmüştü. Sağ tarafında olan ablasını dirseğiyle hafifçe dürttü ve bunun, ona gülümsemesi gerektiğini hatırlatacağını umdu. Yol boyunca aklında kurduğu şekilde konuşmaya başladı. 

''Kardeş Zend, Kardeş Zend'in ustası, Lord Hollis, burası, Tigrund Ailesi'nin Chibui Dağı'nda kurduğu kampı. Bir yılı aşkın süredir burada duruyor ve son derece güvenli. Gördüğünüz üzere, en küçüğü bir insan boyunda olan çitlerimiz alanımızın sınırlarını gösteriyor. Çitlerin dışında da sürekli devriye gezen, içeridekileri koruyan değişimli bir şekilde nöbet tutan askerlerimiz var. Son derece güvenli olduğunun üstünde durmak istiyorum. Bir yılı aşkın bir süredir bu bölgede olmamıza rağmen, bu bölge sadece üç kere büyülü yaratıklar tarafından saldırıya uğradı. Üçünde de hiç kimse ölmedi. Sınırlarımızı koruyan çitler, büyülü yaratıklara karşı dayanabilmeleri için geliştirildiler. Onlar büyülü, büyülü yaratıklar çok güçlü olmadıkları sürece onları geçemezler. Ayrıca, olur da büyülü yaratıklar çitlere çok yaklaşırlarsa diye, on metrede bir, beş metrelik kulelerin üzerinde nöbet tutan okçularımız ve büyücülerimiz var. Okçularımız doğal olarak büyülü ok kullanıyor, yanımızda birçok büyücü arkadaşımız olduğu için büyü sıkıntısı çekmiyoruz. Ayrıca topladığımız büyülü yaratık öz sularından iksirler de yapıyoruz, burada küçük bir kasaba kurduk. Amacımız, kendimizi eğitmek ve olabildiğince fazla büyülü yaratığın öz suyunu toplamak. Buraya bu yüzden geldik.'' Emma nazik ve görgülü bir şekilde konuştu. Büyülü yaratık dağlarında genellikle topluluklaşan insanlar ön yargıya maruz kalırlardı, bunun olmasını istemiyordu.

''Vay, iyiymiş.'' Hollis elini yumruk yapıp baş parmağını yukarı kaldırdı. ''Sevdim.'' 

Zend ona baktığında, ustasının yüz ifadesinden, aslında burayı çok sevmediğini, ama onları kırmak istemediği için böyle söylediğini anladı. Evet, bunu anlayabildi. İnsanların yüzleri, gözleri aslında hep konuşuyordu. Onların yüzleri, yüzlerce kelimeyle dolu oluyordu. Onları okuyarak birçok şeyi konuşmadan öğrenebilirdin. Tabii bunun için yazıların yazıldığı dili bilmen gerekiyordu. Tek yapman gereken, bakılması gerektiği gibi bakmaktı. O zaman dilini bilmediğin biriyle bile rahatça anlaşabiliyordun. Dil, her şey değildi. Zend de ustası gibi yaparak kimseyi kırmamak için burayı övmeye karar verdi. ''Ustama katılıyorum, burada gerçekten güzel bir düzen kurmuşsunuz. Etkileyici.'' 

''Övgüleriniz için teşekkürler.'' Emma'nın hafifçe eğildi ve kibar bir şekilde onlara teşekkür etti. Onların, Emma'nın ailesinin kapmını beğenmeleri Emma'yı mutlu etmişti. Çünkü Zend ve ustası Emma için değer taşıyordu. Emma onlardan çok şey öğreneceğini hissediyordu, ve Emma'nın hisleri genellikle doğru çıkardı. ''Sabah kahvaltı etmediğinizi düşünüyorum. Biz burada topluca kahvaltı ederiz. Zaten sayımız da çok fazla değil, bize katılacağınıza göre, sizden de bizimle birlikte kahvaltı etmenizi istiyorum.'' Emma konuştu ve arkasını döndü, bölgelerine bir göz attı ve tekrar Zend ve Hollis'e döndü, konuşmaya devam etti. ''Görünüşe göre kahvaltımız neredeyse hazır ve birazdan başlayacak, hadi, yemek yiyelim, sonra diğer şeyleri de konuşuruz.'' 

Emma bunları söylerken, Zend'in kurtardığı gruptaki insanlar da aralarında konuşuyorlardı. Zend'in iki vuruşta öldürdüğü altıncı seviye bir büyülü yaratık olan ayıyı taşıyan iki savaşçı, Emma konuşurken biraz dinlenmek için ayıyı bırakmış ve derin nefeslerle hızlı hızlı güçlerini kazanmak için çabalamaya başlamışlardı. Emma konuşmayı bitirince, Zend ve ustasının önlerinden geçmesini beklediler, sonra da ayıyı kaldırdılar ve yürümeye devam ettiler. Siyah ve uzun saçlı olan, onunla birlikte ayıyı taşıyan diğer kişi olan, kaptan olarak seslendiği, sırtında içe göçmüş kalkanını taşıyan adama seslendi. ''Hey, kaptan! Onların güçlü ve değerli olduklarını biliyorum, ama Leydi Emma neden onlarla bu kadar yakından ilgileniyor? Genç Efendi Emma herkesle iyi geçinir, ama şu ana kadar grubumuza katılmış insanlarla hiç bu kadar uzun konuşmamıştı. Üstelik yemekten sonra tekrar konuşabileceklerini de söyledi, onları neden bu kadar el üstünde tutuyor?'' 

Argenta 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin