X15

4.6K 204 6
                                    


Eylül

neredeydim? bembeyaz bir sahne ve kan kırmızısı güller, Arda?
Hayır Arda yok. Ama nerede? İki kolumdan da tutmuş ağır ağır yürüyen iki insan, gözleri acımasızca karşıya bakıyor, karşıdan kocaman bir sıcaklık yüzüme vuruyordu. "Arda?" sesimi kendim bile zor duymuştum, Arda beni duyamazdı. Bu iki adamdan kurtulamayacak kadar halsiz hissediyordum. Sıcaklık daha da yaklaşırken düşünme yetimi boşluğun içinden gelen alevlerle yitirdim. "Arda!" diye bir çığlık attım ve uyandım.

Taksici arabayı kenara çekmiş yüzüme endişeli bir şekilde bakıyordu. Ondan kaçıp arabanın diğer tarafına geçtim.

"Ablacım iyi misin? Betin benzin attı vah vah Arda kim hastaneye gidelim mi yoksa sizi gideceğiniz yere götürmeye devam mı edeyim?"

Ne? Tanrım! Ben ne yapmıştım? Arda yoktu. Ona yüzüğü bıraktım, gittim. Gitti.

"D-devam edelim. İ-iyim kötü bi-bir rüyaydı sadece."
Kurumuş boğazımın acısını yutkunarak geçirmeye çalıştım. Taksici yerine geçtiğinde Mira'nın evine az kalmıştı. Derin bir nefes daha aldım. O rüyada neyin nesiydi?

Ayrıca hamileydim.

Tanrım! Hamileydim. Buna hâla inanmakta zorlanıyordum, inanamıyordum. Arda'dan hamileydim.

Elimi yüzüğüme attım ki, orada yoktu. Strese girince onunla oynar Arda'nın yanımda olduğunu bilirdim. Ama artık yokmuş gibi hissediyorum.
Ki yoktu zaten.

Bu düşünceyle mideme giren krampı yoksaydım. Taksiden inip kusmak istemiyordum. Camımı biraz araladım ve denizin kokusunu içime çektim. Rüzgar suratımı yalarken gözlerimi tekrar kapattım.

Taksici Galata'ya geldiğinde yolu tarif etmeye başladım. Mira'nın evini bulmak ne zordu! Kapıda durduğumuzda beklemesini söyledim ve koşarak kapıyı çaldım.

Mira taytı ve harika bir büstiyerle kapıyı açtığında ve  beni gördükten sonraki haliyle arasında dağlar kadar fark vardı. Küçük bir çocuk gibi tepinip boynuma atladı.

"Eylül! Tanrım çok özledim seni!"

Ah şaka. Tamam bende onu özlemiştim hemde çok ama neredeyse ağlayacak olmam ve taksicinin para beklemesi...

"Taksi paramı öder misin?"

"Ah tabii ki. Atlas! Aşağı gel Eylül geldi."

Atlas evde miydi? Harika. O kadar yolu boşuna gelmiştim. Mirayla ağlayıp mısır çikolata yiyip romantik film izleyemeyecektik.

Atlas sadece eşofmanla kapıya dikildiğinde acaba gelmesemiydim diye düşünmeden edemedim.

"Ah taksi. İçeri geçin geliyorum."

İçeri girdim ve Atlas ceplerini karıştırarak taksiye doğru yürüdü. Bu halde sokağa çıkmasına Mira nasıl bir şey demiyordu? Genelde böyle şeylere kızardı o.

Salona girip ceketimi koltuğa attım ve yatıp gözlerimi kapattım. "Ups kızlar günü gerekli gibi, Arda nerede?"

Eskiden yüzüğümün takılı olduğu elimi kaldırdım. Mira nefes alamıyormuş gibi bir şaşırma sesi çıkardı ve küfür etti. "Atlas'ı evden yollamamız lazım."

"Ah tatlım, hemen hemen gönderiyorum."

Koşarak yukarı çıktı ve Atlas kapıdan girerken elinde tişört ve kapşonlu bir hırkayla geri döndü ve Atlasın eline araba anahtarları ve cüzdanıyla birlikte tutuşturup kapıdan dışarı itti. Bunu kast etmemiştim.

SORUNLU AŞK ☠ 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin