Hyuk'un sesi...
*Sehun geldiğinde onu bekletmemek için elimden geldiği kadar hızlı hazırlanıyordum. Bir an önce bana bir çok şeyi öğreten bu odadan kurtulmak istiyordum.
Burası benim için sadece yattığım bir oda değil, aynı zamanda da en büyük hatamdı. Düşünmeden verdiğim aptal bir hata...
Tabi bazen hatalar zarar verebilirdi ama bu bana zarar verdiği kadar derste vermişti.
Sonuçta iyi kararlar tecrübe sayesinde alınırdı. Tecrübe ise, kötü kararlar sayesinde kazanılırdı. (Will Rogers)
Kötü bir karar vermiş ve bundan tecrübe kazanmıştım...
Tüm kıyafetlerimi yerleştirdikten sonra bavulumu kapının yanına bırakarak, şifon yerindeki çekmeceleri karıştırdım. Unuttuğum bir şey kalmasın diye tekrar tekrar kontrol ediyordum. Kapının aralanması ile dudak kenarlarım kıvrıldı.
"Tam da hazırlanmam yeni bitmişti." Önüme gelen pembe saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım. Önüme dönmek gibi bir hamle de bulunacağım sıra, belime dolanan kollar yüzünden yerimden sıçramıştım. Gözlerim belimdeki ellere takıldığında, kaşlarım benden bağımsız bir şekilde çatıldı.
"Kimsin sen?"
"Müşteri, buraya başka kimin gelmesini bekliyordun ki bebeğim?" Tanımadığım adamın alaylı ses tınısı kulağıma dolduğu sıra rahatlıkla nefes aldım ve gülümseyerek önüme döndüm.
"Odaları karıştırmış olmalısınız Bayım."
"Lu... Han?" Adımın devamını hatırlamak için kısa süre duraksayarak devam ettiğinde kaşlarımı havaya kaldırdım.
"E-Evet?" Adımı bilmesi beni biraz tedirgin etmişti.
"O zaman doğru gelmişim." Umursamaz bir vaziyette konuşup omuz silktiğinde, yutkunarak kendime gelmeye çalıştım.
"Bak, seni kim buraya yönlendirmiş bilmiyorum ama bir hata yapmış olmalı."
"Oh Sehun'un odasından buraya yönlendirildim güzelim. Adının da Luhan olduğuna göre hata yaptığımı sanmıyorum." Bana açıklama yaparken, hala kafamda olayları tartarak anlamaya çalışıyordum.
Sehun bu kadar karaktersiz olamazdı öyle değil mi?
Karaktersiz olsa bile bu kadar iyi rol yapabileceğini sanmıyordum. Çünkü bu sefer tamamen farklı bakıyordu. Bugün bakışları sayesinde iliklerime kadar bana aşık olduğunu hissedebilmiştim.
Hayır, hayır... Kesinlikle bir hata vardı. Kabullenemeyeceğim bir hata.
Her ne kadar bir şey yokmuş gibi davransam da, fazlasıyla yorulmuştum. Ruhen de, fiziksel olarakta tam anlamıyla bitmiştim. Ama son anlarda Sehun'un bana karşı olan tavırları bütün olanları düzeltmeye yetmişti neredeyse. Bedenimin taşıyamayacağı ağır yaraları bile ufak tebessümü ile sanki hiç olmamış gibi unutturabiliyordu.
Benim isteğim tek şey onunla mutlu olmaktı. Bunu hiç mi haketmiyordum? Bu odada çıkardığım dersler, tecrübeler olmuştu ve bir de benim için en değerlisi olan Sehun. Gerçek aşkı öğrenmeme sebep olan kişi.
Onu düşünürken, vücudumda gezinen elleri tamamen unutuyordum. Bu acımı biraz olsa da hafifletiyordu.
"Oh Sehun... O odada mıydı? Sarışın ve uzun boylu?" Cevabı korkuyla beklerken, adamın ağzından çıkacak sözcükleri algılamak adına tamamen dudaklarına odaklanmıştım.
"Evet, uzun boylu ve sarışın. Artık istediğimi alabilir miyim? Çünkü tahmin edemeyeceğin kadar para yatırdım sana bebeğim."
Duyduklarımı sırf kabullenmemek için sağır olduğumu iddia edecektim ama adamın dudaklarını okuduğuma göre doğru duymuş olmalıydım.