"Tanrım, Luhan! Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun?"
"Ne gerek var zaten delinin tekisin." Kıkırdayarak konuştuğumda tehditkâr bakışlarına maruz kalmıştım, öksürerek boğazımı temizledim ve ciddi bir şekilde konuşmaya çalıştım.
"Sizi kızdırdıysam üzgünüm Bay Oh."
"Evet! Kızdırdın...ve en önemlisi benden izin almadan nereye gittin?!"
"Sakin ol dostum...yani Bay Oh."
Sürekli düzeltmek zorunda kalıyordum. Ne yapabilirim...Onu bir türlü patronum olarak göremiyordum.
"Cevap ver." Sinirle tıslarken basitçe omuz silktim.
"Dışarıya çıktım."
"Dışarı ha? Hangi piçti seninle çıkan? Aynı kişi miydi?"
"Sehun, tek başıma çıktım. Sadece kendimde ufak bir değişiklik yapmak istedim."
"Ne değişikliği?" Çatık kaşlarının tekini hafifçe havaya kaldırdığında alt dudağımı dişledim. Bu ifadesi neden bu kadar seksi olmak zorundaydı?
"Luhan?" Sert bir tonda konuşup cevap vermem için uyardığında kendime gelerek gülümsedim. Hırkamın kapalı şapkasını indirerek neşelice konuştum.
"Tada! Nasıl olmuş?"
Pembe saçlarımı karıştırarak gözlerim kısılana kadar gülümsedim. Sehun'un tepki vermeden durduğunu fark edince alt dudağımı hafifçe bükerek Sehun'un yüzüne yaklaştım.
"Sehun-ssi? Beğenmedin mi?"
"Siktir..." Sehun'un dudaklarından fısıltı gibi dökülen sözcüğü duymak için ayrı bir efor harcamıştım.
"Beğenmedin." Üzgünce mırıldandıktan sonra burun kıvırdım. Aslında pekte sorun değildi. Sonuçta ben kendim beğenmiştim.
"Luhan..."
"Sehun?" Merakla bakmaya başladığımda, beni dikkatlice izliyordu. Sıkılmaya başladığımda yanaklarımı şişirdim. Sehun dudaklarını aralayıp seslice titrek bir nefes verdi. Bir şey söyleyecek gibi görünüyordu.
"Her neyse..."
Sessizce homurdandıktan sonra omzuma çarparak yanımdan uzaklaştığında kahkaha attım ve ona doğru döndüm.
"Nefesini kesecek kadar hoşuna gitti öyle değil mi?"
Gözlerini devirdiğini aynanın önünde durduğu için görebilmiştim.
"Saçmalamayı kes Lu Han."
Hızlıca koşarak sırtına atladım. Kollarımı sıkıca boynuna dolayıp aynı şekilde bacaklarımı da bele dolamıştım.
"Benim Hunnie'm benden çok etkilendi?" Yanağımı yanağına yaslayıp soru sorar gibi konuşurken karşımızdaki aynadan kendimizi izliyordum. Tanrım...Nasıl beni reddediyordu? Resmen birbirimiz için yaratılmışız. Bunu anlamak o kadar zor değil. Aynadaki halimize dikkatlice bakarsa bunu anlayabileceğine eminim.
"Luhan neden resmi olamıyorsun? Ben senin patronunum."
"Benim patronum Bay Oh benden etkilendi?"
Gülerek sorduğumda dudaklarının kasıldığını fark ettim.
"Huh? Yoksa gülecek misin?"
Gülmek üzereydi ama neden kendini tutuyordu? Gülmek eyleminin kötü bir şey olduğunu düşünüyor olmalıydı...
Şaşkınlıkla büyüyen gözlerime bakıp gülmeye başladığında kirpiklerimi kırpıştırdım. Bu hayatımda izlediğim en güzel manzaraydı...Tabi bu manzarayı sık sık görme şansım olmuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Whore
Hayran Kurgu"Bu beden herkesin izini taşırken, sadece sana ait olamam."